6

1.6K 112 49
                                    

Şakaklarımı ovarak kaldırımda yürümeye devam ettim. Yine yorucu bir günün ardından hayata söve söve eve gitmeye çalışıyordum. Hala babamın "Kızım bizimle yaşamaya devam et, sana söz araba alacağım." Sözüne nasıl kandığımı kara kara düşünüyordum. Ben bunları nasıl yiyorum ya ben bunları nasıl yiyorum! Üniversiteye başlayınca ayrı eve çıkmayı kafama koymuştum. O mahalleden kendimi atacaktım fakat annemin feryatları ve babamın sözleriyle kalmaya karar vermiştim. Ama o sözler hiç tutulmadı. Keşke bir yere imza falan attırsaydım. Bir kuru söze inanmıştım.

"Salaksın Ahu, salak! Enayi misin kızım sen? İnsan boşta olsa bi kağıda imza attırır. Al işte. Geçti borun pazarı, sür eşeğini Niğde'ye!" Kendime söylene söylene yürümeye devam ettim. Ben konuşmaya devam ederken bir arabanın yavaşça yanıma yaklaştığını farkettim fakat hiç o tarafa dönmedim. Gece gece bela aramayalım değil mi?

Fakat araba inatla yanımdan gidiyordu. Bense kafamı bile çevirmiyordum. Artık sinirlerim bozulmaya başlamıştı. Arabanın camını açtığını duydum. O tarafa bakmadan "lan git, gece gece sinirlerimi bozma benim!" Dedim ve hızla yürümeye devam ettim. Araba da peşimden geldi. "Kardeşim sen laftan anlamıyor musun?!" Diye arabaya döndüm fakat döndüğüm gibi Çınar'ı görmeyi beklemiyordum. Gülerek bana bakıyordu. "İyi akşamlar Ahu hanım."

Şoktan çıkarak ona gülümsedim ve "İyi akşamlar." Dedim. Bu adam da hep sinirli olduğumda karşıma çıkıyordu! "Gece gece korkuttum sanırım." Dedi. Kafamı iki yana sallayarak "Yok, estağfurullah." Dedim. "Sizi öyle kaldırımda kendi kendinize konuşurken görünce iyi misiniz diye bakmak istedim." Bu bana imada mı bulundu şimdi?

"İyiyim, iyiyim merak etmeyin." Dedim sahte bir gülümsemeyle. "Gelin sizi evinize kadar bırakayım. Sonuçta aynı yere gidiyoruz." Kafamı salladım ve arabaya bindim. "Kusura bakmayın, öyle lan falan dedim." O da sapık gibi durmasaydı yanımda! "Bu sefer kusur yok, haklısınız. Korkuttum sizi fakat böyle bir tepki vermeniz biraz tehlikeli. Sonuçta iti kopuğu çok." Dedi. Doğru, ülkenin iti kopuğu çoktu.

"Merak etmeyin, kendimi koruyacak güce sahibim." Dedim kemerimi bağlarken. Arabayı sürmeye başladı ve ağzının içinden "Ona ne şüphe." Dedi. Yalnız ben duyuyorum! Kısa bir sessizliğin ardından konuşmaya başladım. "Siz karakoldan geliyorsunuz herhalde." Dedim. Kafasını salladı. "Siz?" Dedi soru sorar gibi. Hayret, benimle iletişim kuruyordu! "Kütüphanedeydim." Dedim. "Ne okuyorsunuz?" Diye sordu. Hala benimle iletişim kuruyordu! Kıyamet alameti bunlar.

"Hukuk okuyorum." Dedim. Yola bakarak yavaşça kafasını salladı. Aramızda bir sessizlik oldu ve ben bu sessizliği bozmamak için zor duruyordum. Dayanamadım ve "Çınar bey." Dedim. Bana bakmadan "Efendim?" Dedi. Ne diyeceğimi bilmiyordum o yüzden bir anda "radyoyu açabilir miyim?" Dedim. Kafasını salladı "tabii açabilirsiniz."

Radyoyu açtım.
Sen bizim mahalleye geldin geleli, canım
Bizde ne akıl kaldı ne de fikir, bittik
O endam, eda nedir öyle, hey yavrum
Kaç yıllık arkadaşlar birbirimizi sattık

Duyduğum şarkıyla Çınar'a döndüm. Sezen Aksu çok doğru söylüyordu. Ne akıl kalmıştı, ne fikir. Çınar bana döndü ve sonrasında tekrar yola baktı. "bir şey mi oldu Ahu hanım?" Diye sordu. Derin bir nefes verdim ve "oldu." Dedim dayanamayarak. "Noldu?"

"Çınar bey." Bana dönmeden "buyrun?" Dedi. "Artık şu hanımı, beyi kaldırsak mı? Sonuçta artık aynı mahalledeyiz, yüz yüze bakıyoruz. Biraz resmi gibi sanki." Dedim. Neden aynı mahallede oturuyorken bu kadar resmiydik ki? Ben Şükriye teyzeye Şükriye hanım diyor muydum? Biraz düşündü ve kafasını salladı. "Haklısınız-" sonrasında kendi kendini düzeltti ve "Yani, haklısın. Sonuçta artık aynı mahallede yaşıyoruz." Dedi. Gülerek kafamı salladım.

"Bu arada ben sizden-" Dedim ve bu sefer ben kendimi düzelttim. "Yani senden tekrardan özür dilerim. Çok iyi bir başlangıç olmadı. Gerçi devamı da çok iyi olmadı ama hiçbirini bilerek yapmadım. Yani size neden zarar vermek isteyeyim ki? Hepsi yanlışlıklaydı." Dedim kendimi açıklayarak. "Evet, tatsız şeyler yaşandı fakat benden nefret ettiğinizi düşünmüyorum. O yüzden eminim ki yanlışlıkla olmuştur."

Ona otuz iki diş sırıttım. "Söz, gerçekten dikkatli olmaya çalışacağım." Dedim. Adama ona zarar vermeyeceğime dair söz veriyordum. "Umarım, işin sonunda tekme tokat dövülmekten korkuyorum." Bize yanlış yaparsan neden olmasın koçum. Güldüm ve "Yok canım. O kadar da değil." Dedim. "Tamam, hakkımda çok iyi şeyler duymadınız ama olmaz öyle şey."

"Anlattıkları gerçek miydi?" Sorusuyla gülüşüm yüzümde dondu. Ben buna cevap veremem. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Cevabı anlamıştı. "Hepsi?" Dedi hayretle. Tekrar bir şey demedim. "Hepsi değildir diye düşünmüştüm." Dedi kendi kendine. "Çoğu mübalağa, inanmayın!" Dedim bir anda. Artık çok geç Ahu. Adam anlayacağını anladı.

Gülerek kafasını salladı ve "Anladım." Dedi. Tabii ki inanmamıştı! "En azından karakola falan düşmedim." Dedim kendi kendime. Benim yerime babannem düşmüştü gerçi. "Evet, ona çok şaşırdım." Baya eğleniyordu. "Ya ben aslında çok sessiz sakinimdir ama Çevremdekiler beni böyle yapıyor. Normalde melek gibi bir insanım. Şiddete şiddetle karşıyımdır, sinirlenmem, öfkelenmem ama beni zora sokuyorlar, anlatabiliyor muyum?"

Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı ve kafasını aşağı yukarı salladı. "Anlatabiliyorsun." Dedi. Bende kafamı salladım ve ciddiyetle "Sevindim." Dedim. "Ayrıca yani o mahallede delirmemek, sinirlenmemek mümkün mü? Değil tabii ki de! Büyüğü ayrı, küçüğü ayrı hepsi beni deli etmek için uğraşıyor. Bi gün beni tımarhaneye tıkacaklar!"

Gülüşünü gizlemeye çalışarak "çok haklısın." Dedi. Benimle dalga geçiyordu! Ona baktım ve "Biliyorum!" Dedim sinirle. "Tamam, sakin ol! Dayak yemek istemiyorum." Dedi bir bana bir yola bakarken. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" Dedim gözlerimi kısarak. "Estağfurullah, ne haddime?" Dedi ciddi kalmaya çalışarak.

"İyi!" Dedim ve kollarımı göğüslerimde birleştirip yolu izlemeye başladım. Mahalleye gelmiştik. Arabayı park eder etmez kemerimi çıkardım ve arabadan indim. Biraz daha sakindim. Neden bir anda yükseldiğimi bilmiyordum. Gün boyu sinirimi biriktirmiştim ve arabada ufak bir patlama yaşamıştım. Şimdi eve gidip bütün sinirimi Yunus'tan çıkaracaktım.

Çınar'a "beni bıraktığın için sağ ol. İyi akşamlar." Diyip yürümeye başladım. "Ahu." Demesiyle durdum. İlk defa hanımsız ismimi söylüyordu. İsmim ağzına ne kadar da yakışıyor. Yavaşça ona döndüm. "Seninle dalga geçmedim, yanlış anlama. Sadece öyle bir anda sinirlenmeni beklemiyordum." Dayanmayarak gülümsedim. Ay hiç dayanamıyorum bu adama!

"Önemli değil. Arada böyle ani çıkışlarım olabiliyor." Dedim. Gülümsedi ve "İyi akşamlar o zaman." Dedi bende ona gülümsedim ve "İyi akşamlar." Dedim. İkimizde apartmanlara girdik. Hadi hadi yine şanslısın Yunus, sinirim bir anda yatıştı.

....

Benim bu aktiflik şako mu?! Neyse nazar değmesin. Bu arada medyaya koyduğum adam beni bitiriyor. İsteyen Çınar olarak düşünebilir. Neyse ben gidenzi, benden bu günlük bu kadar. Sizleri cokkk seviyorum, öptüm. Behlül kacar.

Deli ile divaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin