Bölüm İthafı: dermiralay
Garson içecekleri tazelemek için yanlarına yaklaştığında Stefano gözlerini kısarak arkasına yaslandı.
"Bu herif gittiğimiz her yere peşimizden gelmek zorunda mı?"
Stefano'nun sorusu üzerine Sara başını çevirip arkalarındaki masada çatık kaşlarla onlara dik dik bakmakta olan Fabio'ya baktı. Genç adamın duruşu bir heykelden farksızdı, ancak gözlerinde yanan öfkeyi bir kilometre öteden görmek mümkündü. Elleri masanın üzerinde birbirine sıkıca kenetlenmişti. O ellerle birçok insan öldürdüğünden emindi. Fakat Sara'ya dokunurken, yaralarını sararken oldukça yumuşak ve şefkatlilerdi.
"Bir mahsuru mu var?" dedi güçlükle yutkunarak.
"Evet. Seninleyken onu etrafımızda görmek istemiyorum."
Aile arasında taktıkları yüzüklerden sonra Stefano ile daha sık görüşmeye başlamışlardı. Artık eskisinden daha sık dışarı çıkıyor, babasına hesap vermek zorunda kalmadan canı ne isterse yapabiliyordu. Zaten Stefano yanındayken babası onun ne yaptığını pek sorgulamıyordu. Sonunda istediği özgürlüğe kavuşmuştu. Bu rahatlık Sara'ya iyi geldiğinden Fabio'nun varlığına takılmak aklının ucuna bile gelmiyordu.
"Fabio sadece emirleri yerine getiriyor. Uzun zamandır benim korumalığımı yapıyor. Düşmanlarımız olduğunu biliyorsun."
"Ben yanındayken bir korumaya ihtiyacın yok." diyerek kestirip attı genç adam. Elini kızın elinin üzerine sahiplenircesine koyarken sesi giderek sertleşiyordu. "Ben Stefano Greco'yum ve sen de benim nişanlımsın Sara. Çok yakında da karım olacaksın. Kadınımı koruyamazsam ne tür bir erkek olurum söylesene!"
"Ben öyle bir şey de-"
"Son defa söylüyorum. Bu adamın etrafında dolaşmasını istemiyorum. Bizi bir dakika bile yalnız bırakmıyor. Ondan gitmesini iste."
Sara şaşkınlıkla bakakaldı. Nişanlısının neden sinirlendiğini anlayamamıştı. Fabio ile tanıştıkları andan beri nedense yıldızları hiç barışmamıştı. Aslında haksız sayılmazdı. Fabio gözünü Sara'nın üzerinden bir an olsun ayırmıyor, onları asla yalnız bırakmıyor, nereye gitseler bir gölge gibi peşlerinde oluyordu. Stefano ile bir kez bile kalıp öpüşememişlerdi. Buna hevesli olduğundan değildi gerçi. Sadece genç adanım bunu istediğini düşünüyordu. Stefano sürekli ona dokunmak istiyordu. Yanındayken ya elini tutuyor, ya da ona sarılıyordu. Bu şekilde sevilip istenmek Sara'nın çok hoşuna gidiyordu elbette. Ama yine de... içinde adını koyamadığı bir huzursuzluk vardı.
"Fabio babamın yardımcısı ve sağ koludur. Emirleri yalnızca ondan alır. Bu yüzden ben söylersem gitmeyecektir. Hem neden bu kadar takıldığını anlayamadım?"
Genç adam elinin üzerindeki elinin baskısını arttırırken bakışları sertleşti. "Çünkü sana olan bakışlarından hiç hoşlanmıyorum."
"Ne varmış bakışlarında?"
"Fazla sahiplenici. Sanki senin koruman değil de... aşığınmış gibi."
"İşte şimdi saçmalıyorsun."
Sara bu konuşmadan giderek daha çok rahatsız olmaya başlamıştı. Elini usulca adamın parmaklarının arasından çekerken gözlerini kaçırdı. Yerinde huzursuzca kıpırdanarak suyundan bir yudum aldı.
"İnkâr etmiyorsun?"
Genç kızın içtiği su birden genzine kaçmıştı. Öksürüğünü gülüşünün arkasına saklamaya çalışırken kalbi dörtnala koşturuyordu. Tek dileği Stefano'nun da bunu fark etmemesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIKALI (FRANCO) TAMAMLANDI
RomanceBir Sage Taylors romanı... Kasabaya yeni taşınan Daniella bir beladan kaçtığını düşünürken kendini başka bir belanın ortasında bulur. Amacı ailesine ait eski bir oteli işletmek ve geçmişin kirli anılarını geride bırakmaktır. Ancak hayat ona en kötü...