28.BÖLÜM: Dönüm Noktası

1.3K 213 146
                                    

BÖLÜM İTHAFI:CennetBahcesi1



Ayak seslerine eşlik eden bir tıkırtı duyduğunda kapalı gözlerini araladı. Yattığı soğuk zeminden doğrulmak için en ufak bir çaba harcamadı. Elleri ve ayakları bağlıyken zaten bir faydası olmazdı. Gözlerindeki pus dağılıncaya kadar birkaç kez kırpıştırdı ve sonra davetsiz misafiriyle göz göze geldi.

"Yaşayıp yaşamadığımı kontrol etmek için mi geldin?" diye mırıldandı. "Ne yazık ki henüz ölmedim." diye sessizce peşinden ekledi.

Roberto Russo pahalı takımının pantolonunu dizlerinden çektikten sonra bastonuna tutunarak usulca başucunda çömeldi. Adamın bakışları hem bir tilkinin kurnazlığına, hem de bir çakalın sinsiliğine sahipti. Bu gözler diye geçirdi içinden, kim bilir kaç insanın ölümünü kılı bile kıpırdamadan izlemişti. Ancak bir katilin bakışları bu kadar soğuk ve ifadesiz olabilirdi.

"Güzel. Çünkü eğer ölseydin bu Franco'nun hiç hoşuna gitmezdi."

Mario boğazı kuruduğu için yavaşça yutkundu. Bunu yaparken bile boğazı acıyordu. Ağzı bir çöl kadar kuruydu ve dudakları da susuzluktan çatlamıştı.

"Kendi öldüremediği için mi?" diye güçlükle soludu.

"İntikamını bu kadar kolay almış olacağı için."

"O çocuk..." Mario gözlerini kapatıp nefes almaya çalıştı. Genzi yanınca da kuvvetle öksürdü. "öfkesinde sonuna kadar haklı. Annesinin ölümünün sorumlularından biri de benim. Bir hataydı ama olan oldu. Ne yazık ki zamanı geri çeviremem. Bu yüzden bana ne yaparsa yapsın razıyım."

"Ama ailene bir şey yaparsa umurunda olurdu değil mi?"

Mario paniğini bastırmak için gözlerini kıstığında yaşlı adam bir kurdun sırıtışıyla gülümsedi.

"Ailem yok benim." diye yalan söylediyse de, adam ona inanmamış gibiydi.

"Sahi mi? Yani Stella, Gustavu ya da Luigi isimleri sana hiçbir şey ifade etmiyor mu?"

Mario bu kez endişesini gizleyemeden sertçe yutkundu. "Hayır."

"Peki ya Daniella ismi Grigio? Yoksa sana Mario mu dememi tercih edersin?"

Mario acıyla başını iki yana salladı, ancak çoktan gözleri yaşlarla dolmaya başlamıştı. Russo haline acımış olmalı ki, arkasındaki birilerine, "Ona su getirin." diye emir verdi. Bu sırada gözlerini bir saniye bile ondan ayırmamıştı. Mario gözleriyle adama sessizce yalvardı. Russo ise ne düşündüğünü belli eden en ufak bir harekette bulunmuyordu.

Meydan okuyan bakışmalarını gelen ayak sesleri böldü. Russo pet şişenin kapağını açıp ona birkaç yudum su içirdi.

"Daha iyi misin?"

"Lütfen!" diye çaresizce inledi Mario. "Ona ailemden bahsetme. Ben... kötü bir adamım. Kabul ediyorum. Ayıca kötü bir koca ve babaydım. Bana yapacağınız her şeyi hak ediyorum. Ama onlar..." Mario'nun sesi boğazında düğümlenince daha fazla konuşamadı. Gözlerinden sessiz gözyaşları süzülüp beton zemine damladı.

Russo yerinden doğrulmadan önce şişenin kapağını kapatıp yanına bıraktı. Ardından omzunu dostça bir samimiyetle pışpışladı.

"Belki de her şeyin sona ermesi için tek çare Franco'nun gerçeği öğrenmesidir."

Mario adamın ne demek istediğini anlayamadı. Ardından defalarca bağırdı, ağladı, yalvardı ancak, Russo bir kez bile arkasına bakmamıştı

..............

SABIKALI (FRANCO) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin