22.BÖLÜM: Davetsiz Misafir

1.7K 236 332
                                    

BÖLÜM İTHAFI: NurcanErimifti


"Oğlum nerede Antonio? STEFANO NEREDE?"

Angelo Greco adamlarıyla birlikte sabahın erken saatlerinde De Luca malikânesini bastığında, Antonio henüz uykudan yeni uyanmıştı. Bu yüzden üzerinde yalnızca göbeğinin üzerinde bağladığı bir sabahlık ve iç çamaşırı dışında bir şey yoktu. Yine de yılların verdiği alışkanlıkla, Lorenna çığlık atıp çarşaflara sarınırken o bir yerlerden silahını kapmış ve eski düşmanına doğrultmayı başarmıştı.

"Bu da ne demek oluyor Greco? Evime bu şekilde girmeye nasıl cesaret edersin?"

"Daha fazla sabrım kalmadı artık." Angelo ateş püskürüyordu. "Günlerdir oğlumdan bir haber yok ve sen beni oyalayıp duruyorsun. Bana hemen nerede olduklarını söylemezsen leşini yere sermekten bir an bile çekinmem."

"Sen aklını mı kaçırdın? Sana oğlunun yerini bilmediğimi daha kaç defa söylemem gerekiyor. Unuttun galiba. Kaybolan yalnızca senin oğlun değil. Kızım Sara da aynı şekilde ortada yok."

"Evet. Peşinden bir an bile ayırmadığın köpeğinle birlikte."

"Ne demek istiyorsun?"

"Az önce o ikisinin geçen hafta Barselona yakınlarındaki bir havaalanında görüldüğünü öğrendim. Buna ne diyorsun?"

"Saçmalık!" Antonio hem şaşırmış hem de kızmıştı. "Bundan kesinlikle haberim yok."

"Kes artık zırvalamayı Antonio. Kızını buradan kaçırdığına göre Stefano'ya mutlaka bir şey yaptın. Söyle çabuk. O nerede?"

"Çok büyük bir hata yapıyorsun Greco. Daha yeni aramızda bir ateşkes imzalamışken sana bunu neden yapayım ki?"

Angelo kafası karışmış gibi görününce sakince devam etti.

"Dinle. Kızımı tekne gezisine çıkarmak isteyen senin oğlundu. Ortadan kaybolduklarında benim sana hesap sormam gerekirdi ama ben bunu yapmayıp aramızdaki ateşkese sadık kaldım."

"Stefano'nun gemisini bir sahilde terk edilmiş halde bulduğumuzu biliyorsun. Fakat oğlum günlerdir ortalarda yok!"

"Bu konu hakkında en ufak bir fikrim bile yok. İnan bana. Ne Sara'nın ne de Stefano'nun yerini bilmiyorum. Sana en kutsal şeylerin üzerine yemin ederim."

"Lanet olsun Antonio! Yine de bu kadar sakin kalabilmen hiç hoşuma gitmiyor. Eğer bildiğin bir şey varsa ve benden saklıyorsan..."

Angelo, açık tehdidini anlaması için silahını avucuna daha iyi yerleştirmişti ama ateş edecek gibi görünmüyordu. Yine de hâlâ adamlarına ger çekilin emri vermemişti. Bu yüzden Antonio tedirgindi. Boğazı kurumuş, alnı gerginlikten boncuk boncuk terle kaplanmıştı.

"Sakin olmam endişeli olmadığım anlamına gelmez. Onları bulmak için neredeyse bütün şehri alt üst ettim. Adamlarım tüm hava limanlarını ve deniz yollarını tuttular. Eğer ülkeden ayrılmış olsalardı mutlaka haberim olurdu. Bir yanlış anlaşılma olmalı."

"NEREDELER O HALDE?" diye bağıran Angelo silahını her bir kelimesinin altını çizermiş gibi eski düşmanına sallamaya devam etti. "Bana oğlumu bul Antonio! Bana. Hemen. Oğlumu. Bul! Yoksa... olacaklara karışmam."

"Bu tartışmanın yeri benim yatak odam değil. Önce sakin olup, adamlarına silahlarını indirmelerini söyle. Karımı korkutuyorsunuz. "

Angelo silahını indirip adamlarına da indirmeleri için bir işaret verdi. Antonio arkasında Lorenna'nın rahat bir soluk aldığını duymuştu. İtiraf etmek gerekirse kendisi de rahatlamıştı. İki taraf da nefeslerini tutmuş sessizce birbirini izliyordu. Tam o sırada çalan telefon sessizliği bıçak gibi böldü.

SABIKALI (FRANCO) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin