BÖLÜM İTHAFI: keskegercekolsa
Sognare (Rüya) Oteli hafızasındaki görüntüsünden çok şey kaybetmemişti. Yıllar içinde revize edilirken ana hatlarına sadık kalınan bina neredeyse yarım asırdır Lombardilere aitti.
Büyükanne ve büyükbabasının son anına dek titizlikle ayakta tutmaya çalıştıkları bu özel yapı bir aile mirasıydı ve bir vakıf arazisinin üzerine inşa edilmişti. Uzun zamandır arazi için ödedikleri kira devlet ödeneğine katılıyordu. Ta ki, büyükanne ve büyükbabası artık oteli işletemeyecek kadar yaşlandıkları için bir huzur evine yerleşmeye karar verene dek.
Son seçimlerden sonra değişen yeni belediye başkanının aldığı kararda, kontratın çoktan dolduğu ve sözleşmenin yenilenmemesi halinde mülkü boşaltmaları gerektiği bildiriliyordu. Mektubu ona gönderen yerel bir emlak şirketiydi. Mektupta Sohgnare'nin akıbeti hakkında söz sahibi olan kişiler olarak Daniella ve ağabeyi Luigi'nin ismi yazılıydı. Ve eğer derhal bir karar verilmezse her şey sona erecekti.
Daniella ailesi için bu kadar değerli bir yerin yıkıldığını veya el değiştirdiğini düşünmek bile istemiyordu. Sognare Oteli eskiden kasabanın en gözde ve en kaliteli mekânlarından biriydi. Stella ve Gustavu için önemliydi. Ve tuhaf ama onun içinde...
Çocukluğunda anne ve babasıyla-henüz boşanmamışlarken- sık sık buraya gelir ve ağabeyiyle birlikte vaktinin çoğunu otelin arka bahçesinde geçirirlerdi. Partiler, kutlamalar, bayramlar, evlilik yıldönümleri gibi özel günlerde Sognare insanlarının bir numaralı tercihiydi. Stella ve Gustavu'nun nazik ilgisinden hoşnut olanlar oradan daima memnun ayrılırlardı.
Otel mimari yapısı itibariyle de akıllarda kalıcı bir yer bırakıyordu. Fildişi rengindeki sütunlarıyla kemerli girişi, arka kısma kadar uzanan ve bahçeyi panoramik açıdan izleme şansına sahip verandası, denize bakan odaları, kısacası otel tam bir 18.yüzyıl mimari harikasıydı.
Büyükannesi ön bahçeyi beyaz krizantemler, ekinezyalar ve begonvillerle doldurarak insanlara görsel bir şölen sunuyordu ama otelin asıl sevilen yeri arka taraftaki kuş kafesini andıran kameriyelerdi. Yazın kadınların beş çaylarını veya akşamüstü erkeklerin iş toplantılarını yapmak isteyeceği türden bir yerdi. Hemen önlerinde Meksika fasulyesini andıran dev bir yüzme havuzu, düzinelerce meyve ağacı, akçaağaçlar ve daha aşağısındaysa kocaman yaşlı bir söğüt ağacı vardı. Büyükbabası her yaz söğüt ağacına kral tahtını andıran tahta bir salıncak kurar ve Daniella'yı boş zamanlarında bıkıp usanmadan sallardı. İlk romantik genç kızlık hayallerini o salıncakta okuduğu kitaplar sayesinde kurmuştu. Onun için çocukluğunun en mutlu anıları burada, Sognare'deydi. Şimdi onu bu kadar yalnız ve terk edilmiş görmek kalbine bir bıçağın saplanması kadar acı veriyordu.
Arabasıyla bahçe yoluna yaklaşarak motoru kapatmadan dışarı çıktı. Büyük parmaklıklı dış kapı paslanmış ve yabani otlarla sarmalanmıştı. Otomatik bir mekanizması varsa bile bu haldeyken çalışması imkânsız görünüyordu. Kapıyı manuel olarak açmayı denedi. Bir kaç dakikasını harcadıktan sonra dev kapı nihayet gıcırtıyla paslı kızağında kaymaya başladı.
Daniella arabasını içeri sürerek, aralarından çimenlerin fışkırdığı taşlık yolda ilerledi. Büyükbabası buradaki parke taşların denizaşırı bir ülkeden getirildiğini iddia ediyordu. Tıpkı binanın iki yanında kule gibi uzanan sütunlar gibi kemik renginde olan taşlar mermer kadar parlak ve pürüzsüzdü.
Etrafına hızlıca bir göz atmaya çalışınca ön bahçenin oldukça bakımsız olduğunu fark etti. Otelin üzerinde isminin yazılı olduğu altın harfler tıpkı girişteki tabela kadar solmuş ve paslanmıştı. Çocukluğunda gökkuşağını andıran renklerinin bir tekini bile etrafta görememek korkunçtu. Onların yerine her yeri bol miktarda saman renginde dikenli otlar ve karahindibalar sarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIKALI (FRANCO) TAMAMLANDI
RomantizmBir Sage Taylors romanı... Kasabaya yeni taşınan Daniella bir beladan kaçtığını düşünürken kendini başka bir belanın ortasında bulur. Amacı ailesine ait eski bir oteli işletmek ve geçmişin kirli anılarını geride bırakmaktır. Ancak hayat ona en kötü...