Jungkook;
2023Gece 3 civarıydı ve ben hiç uyumamıştım. Gökyüzüne baktığımda gecenin lacivert rengi aldığını farkettim. Hemen odamdaki balkona çıktım. Çıkmamla hafif esen rüzgar tenime çarptı. Bu bana huzur veriyordu adeta.
Bir an aklım yıllar öncesine gitti. Babamın dediklerine, ne güzel beni renk aşığı yapmış diye içimden geçirdim. Evet tam bir renk aşığıydım. İyi bir şey miydi kötü bir şey miydi onu hala bilmiyordum.
Sahi babamın dediklerine neden bu kadar takmıştımda renklere ilgi duymuştum. Sikimde bile olmayan babamı neden bu konuda kafaya takmıştım? O zamanlar aklımdan neler geçiyordu?
Tekrardan düşünmeye başladım. Babam o gün ne demişti de beni etkilemişti? Neden renklere bu kadar ilgi duymaya başladım.
Ve yine o geceyi hatırlamaya başladım.2015.4nisan.gece 3civarı.
Jungkook;Her zaman bu saatlerde uyuyan ben ne yazık ki bugün uyuyamaıştım canım bir şeylere sıkkındı ama neye bende bilmiyordum. Kalkıp hava almanın iyi olacağını düşündüm. Salona indiğimde balkonda demir parmaklıklara yaslanmış babamı görmeyi beklemiyordum. Bir kaç dakika durup onu izlemeye başladım. Çok düşünceli duruyordu. Ve sakin.O bana göre korkunç bir insandı. Sadece geceleri bulduğum özgürlüğü zindana çeviren bir vahşiydi. İzlemeyi bırakıp bende balkona çıktım. Şaşırmış olsa gerek ki gözleri büyüdü:
-Neden uyumadın? Bir şey mi oldu?
-Olsa çok mu umursayacaksın? Saçma konuştun. Sikine bile takmıyorsun beni baba.
-Doğru sikime bile takmıyorum seni. Ama ilginç ki merak ettim.
-Sen neden uyumadın. Böyle seni sakin ve düşünceli görmek çok şaşırtıcı.
Onun yanına demir parmaklıklara yaslandım. Yan yanaydık. Nedense biraz korkuyordum. Ona bu kadar yakın olmamıştım hiç. Bir anda bana baktı. Ahh şimdiden titremeye başlamıştım bile.
-Korkma bugünlük benden. Sadece gökyüzünü izliyorum, ne kadar da güzel değil mi?
Rahatlamıştım açıkçası. Sahi neden korkuyorum bu adamdan. Onu öldürme planları yaparken hiçte korkmuyorum. Onu öldürmek istiyorsam. Korkularımı yenmek gerekmez mi? Sorusuna onu çok bekletmeden cevap verdim.
-mavi bir gökyüzü alt tarafı hiçbir özelliği yok gereksiz. Sıkıldım. Gidiyorum ben.
-Renk körü falan mısın sen? Mavi diyipde kestirip atamazsın. Lacivert olduğunu görmüyor musun? Gökyüzünün lacivert renk aldığı günler kısıtlıdır.
Neden bu kadar sinirlenmişti ki. Ha mavi ha lacivert ne fark ederdi ki. Bir anda sormak istedim.
-Niye bu kadar tepki verdin ki? Ne önemi var gökyüzü mü gökyüzü. Herhangi bir renk işte.
-Yanılıyorsun oğlum.
Oğlum mu dedi o? ne? Bir dakika yanlış mı duydum? Ağzına bir yakışmıyordu. Tekrardan iğrenmeme sebep oldu. Bir kaç saniye yüzüme baktıktan sonra konuşmaya devam etti. Uzun konuşacakmış gibiydi. Ve ilk defa benimle bu kadar uzun süre konuşmuştu. Biraz mutlu olmuştum.
-Renkler bizi tanımlayan,bizim "kendimiz" olmamızı sağlayan ve özgür olduğumuzu gösteren bir yardımcıdır..dünyada binlerce belki milyonlarca renk vardır ve hepimiz bu renklerin arasından sadece bir tanesini ya da birkaçını seviyoruz.hepimiz farklı zevklere sahip olduğumuz için farkı renkler seviyoruz sadece farklı renkte değil farklı koku,farklı kıyafet...hepimiz farklıyız,farklı düşüncelere ve farklı hislere sahibiz ama hepimiz siyah kadar asil ve beyaz kadar zarifiz yani her ne kadar farklı olsakta içimizde her zaman aynı olan şeylerde vardır...aynı düşünceler,aynı hisler,aynı zevkler ve hatta aynı yaşamlar...renkler aslında yaşamı tanımlar,nasıl yaşarsan öyle renklenir hayatın,yaşamının nasıl bir renk almasını istiyorsan da öyle davranmalısın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SET ME FREE -TAEKOOK
FanfictionRuhunu özgür bırakmak isteyen bir adam ile ruhunu çoktan şeytana teslim etmiş bir adamın aynı gün aynı yerde aynı teknikler ile cinayet işlemeleri onları birbirine çeken en özel bağ olmuştu...