21.

50 5 16
                                    


Taehyung

Jungkook odaya girdikten sonra pek uyuyamamıştım. Aşağı salona inip televizyonu açtım. Bir kaç saat daha dayandıktam sonra Jungkook'un bulunduğu odaya gittim. Kapısını tıklatıp konuşmaya başladım.

-Jungkook, sana verdiğim süre zarfınca bu odada mı vakit geçireceksin? Tanrı aşkına çık artık şu lanet odadan!

-Oh şey biraz bekler misin? Hatta aşağı in. İki dakikaya geliyorum. Odamı görmeni istemiyorum.

-Ah peki. İki dakikaya aşağıda ol.

Bir şey dememişti. Dediği gibi yapıp geri salona indim. Az önceki oturduğum koltuğa tekrardan oturdum. Dediği gibi birkaç dakika sonra gelip koltuklardan birine oturdu.

-Taehyung?

-Efendim.

-Sana verdiğim süre zarfınca dedin daha yeni değil mi?

-Evet ne olmuş?

-Tam olarak ne kadar süre?

-Ne kadar istiyorsun?

-Tam 3 gün istiyorum. Ama bu 3gün boyunca benimle bu evde olacaksın.

-Neden?

-Verdiğin sözleri tutmalısın.

-Neyden bahsediyorsun? Ne sözü?

-Beraber basketbol maçı yapacaktık. Spor yapacaktık. Bir de bana yüzme öğretecektin. Saydıklarıma birer gün ayırsak etti 3 gün. Sadece 3 gününü ayır lütfen.

-Peki o zaman yarından itibaren başlayalım. Madem 3 gün seninle bu evde kalacağım. Bugün tüm işlerimi halledeyim.

-Teşekkür ederim.

-Gidiyorum şimdi. Geç gelebilirim.

-Bekleyeceğim.

-Çok geç geleceğim jungkook. Uykun gelir senin bu yüzden bekleme beni ve uyu.

-Bekleyeceğim.

Ah bu çocuk gerçekten aptaldı. Hiçbir şey demeden evden çıktım. Kim kendisini oyuncak gibi kullanan birisini sevmeye devam edebilirdi ki? Tabiki de aptal Jeon Jungkook.

İstediğim biri gibi çıksaydı ne olurdu sanki?
Güzel bir hayatımız olabilirdi. Hepsi kendisinin yüzünden. Aptal olduğu için oldu her şey. Aptal. Tam bir aptal. Aklı yok. Evden kaçma yolları araması gerekirken kendini o içinde ne olduğunu bilmediğim odaya kapatıyordu. Aptal işte.

Arabama binip Jin'in kardeşi olan mina kısacası Jungkook'un öldürmeye çalıştığı o kızın yanına gidiyordum. Bir kaç soru sormam gerekiyordu.

Jimin ve J-Hope da bir depoda ölüm günlerini bekliyorlardı. Tabii bu bekleme sürecine mina da dahil olacaktı. Yazık oldu.

...

Arabamı park etmiş. Mina için tuttuğum eve gelmiştim. Kapıyı tıklatıp içerdeki hizmetçinin açmasını bekledim. Bir kaç saniye içerisinde kapı açılmıştı.

-Hoşgeldiniz efendim. Bir şey içmek ister misiniz?

-Hayır teşekkürler. Çok kalmayacağım. Odasında değil mi?

-Evet.

Merdivenlerden çıkmaya başladım. Biraz sinirlenmiştim. Jin ile işbirliği yapıp beni yıkmaya çalışmıştı. Ben bunu anlamamıştım. Cidden aşırı iyi oyuncuydu. Bunun hıncını çıkartacaktım.

Odasının önüne geldiğimde bir süre bekledim. Sakın olmalıydım. Nefes alış verişlerimi düzene soktuktan sonra kapıyı açıp içeri girdim.

SET ME FREE -TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin