" Tamam şimdi çıkalım " diyerek dış kapıya yöneldim .
O da arkamdan .Binmiştik bir alamete gidiyorduk kıyamete ...
________________________________
Büyük kapıdan içeri girdiğimde burda çok fazla bilgisayar , dev ekranlar ve projeksiyonların olduğunu gördüm .
Uydu alıcıları , sinyal vericiler , telsizler ve daha niceleri .
Burayı görünce insana bir gurur geliyordu , askerlerimiz gece gündüz , dağ tepe , yağmur çamur demeden çatışmalara giriyor , hatta şehit oluyorlardı . Ve bunun da görünmeyen kısımları vardı . İşte görünmeyen kısımlarda burasıydı .
Veri, tabanları , konum bilgileri ,İHA , SİHA desteği aklınıza gelebilecek herşey tam da bu alanda yapılıyordu .İçimdeki minik bilgisayar canavarı tam olarak şunu diyordu .
' Vay anam babam , burası bir harika dostum , resmen bir cennet ...'
Benimde ondan geri kalır bir yanım yoktu . Resmen ağzımın suyu akacaktı . Hızla toparlanıp yanımda yürüyen Denizi takip ettim .
Bir yandan anlatıyor bir yandan da eliyle işaret ediyordu .
" Bak bu kısım İHA , SİHA yönetim merkezi , şu dev ekranları görüyor musun , işte onlarda alınan görüntüler yanındaki kısım da radar görüntüleri. Şu bilgisayarlarda bölgenin tüm sinyal , veritabanı , radyo , baz istasyonu aklına gelecek tüm herşeyin bulunduğu kayıtlı listesinin olduğu kısım .
Şurdaki bilgisayarlar ise şahsi çalışılan bilgisayarlar . Senin kısmın şurası " diyerek son saydığı sinyal vesaire gibi şeylerin olduğu bilgisayar masalarının yan kısmını gösterdi .Güzel bir yeri vardı , önünde duvara montelenmiş baya büyük bir ekran ve yan kısmında diğer masalar vardı .
Her masada en az dört bilgisayar ve işe yarayacak şeyler vardı .Cidden çok donanımlı bir yer olduğu kesindi .
" Beğendin mi ?" Dedi merakla .
Deniz kitapta yazılan insan ve asker karakterlerinin aksine duygularını kızdığında veya başka bir şeyde belli ediyordu. En azından bana karşı .Kafamı sallayarak "Cidden çok güzel ve donanınlı burası . Baya baya beğendim." Dedim .
" Gel masana gidelim birde oraya bak beğenmezsen değiştiririz " dedi . Beğenmeme ihtimalim ve lüksüm yoktu . Öyle şaşaya ,şatafata veya süse ihtiyaç duymazdım ben . İşime ne yararsa onu kullanır fazlasını geri koyardım . Bulduğumda yetinirdim . Küçüklükten gelen bir şeydi 14 yaşımdan sonra bunu sürekli uygulamak zorunda kalmıştım . Kendi kendine hayatını idame ettirmeye zorunda kalınca insan istemeden de olsa tutumlu oluyordu .
Denizin gösterdiği masanın yanına gelince kocaman bir masanın üstünde 4 tane ekranın birleşik olduğunı gördüm . Tüm bilgisayar ve yazılım mühendislerinin hayali ve rüyasıdır bu . Sanırım ben sonuna kavuşmuştum .
Ekstra olarak masada bir tablet ve küçük bir sinyal alıcı-verici olduğunu gördüm . Onun haricinde klavye ve moustan başka bir şey yoktu ."Şimdilik bunlar temel malzemelerin istediğin başka şey varsa söyle hemen getirelim " dedi . Bu Ruh Hastası Komutan kibarlaşıyor muydu yoksa bana mı öyle geliyordu ?
Masaya bir kez daha göz gezdirip karşımda dikilen Denizin, kahvenin en koyu tonu olan gözlerine diktim gözlerimi . İlk defa bu kadar yakından görüyordum . Derin gözleri vardı . İnsanı etkisi altına alıp her istediğini yaptıracak cinsten . Hatta büyülü diyebilirdim. Uzun süre bakınca başınız dönüyordu . Gözlerimi kaçırıp - ki bunu niye yaptım bilmiyorum-
"Evden laptopum gelse güzel olur, birde bir kaç kitabım ve ajandalarım ama çok acelesi yok yarın alırım ben ." Dedim .
Şimdilik böyle idare ederdim . Kafasını sallayıp " Tamamdır yarın hallederiz onu sorun değil o " dedi .
Saatine bakıp bana döndü tekrardan "Benim on beş ,yirmi dakikalık bir işim var gel seni de odama bırakayım sonra Rana komutanımın yanına uğramalıyız ardında tekrardan buraya geçeriz " dedi . Kafamı olumlu anlamda salladım büyük bir esneme ağzıma peydah olurken elimle ağzımı kapadım yoksa tüm askeriye ciğerlerime kadar herşeyi görebilirdi .
Daha ilk günden rezil olmak istemiyordum .O odaya yakın olan başka bir kapıya geldiğimizde Deniz kapıyı açarak içeri girdi , bende peşinden girdim .
İçerisi orta büyüklükte sayılabilirdi . İki tane arasında küçük bir komodin olan tek kişilik yatak vardı pencerenin hemen altında . Yine karşılıklı iki tane çalışma masası ve iki tanede iki kapaklı orta büyüklükte kıyafet dolabı . İçeride bir tane daha kapı vardı , büyük bir ihtimal banyo ve tuvaletti .
Odanın tek tarafı kullanıldığı bariz belliydi . Sağ kısımda bulunan yatağın örtüsü full siyahlar içinde kaplanmış ve jilet gibi dümdüzdü . Aynı şekilde çalışma masasının üstünde bir kaç kitap, kalem , ıvır zıvır ve laptop vardı .
Sol taraf bomboştu . Asker yeşili bir nevresim takımı olan yatak ve boş çalışma masası .
Demekki tek başına kalıyordu bu odada ." Sen istediğin gibi takıl burada ben yirmi dakikaya geleceğim , şu sağ taraf benim yatağım istersen oraya uzanabilirsin diğer taraf tozlu olabilir biraz . Ama tiksinirim dersen sen bilirsin " dedi . Şaşırmış bir şekilde baktım ona . Onda hiç bir şekilde ne yatağını ne de kişisel eşyasını paylaşacak bir tip yoktu .
Demekki dış görünüşe bakarak yargılamak hepimizin en büyük hatasıymış ." Yok tiksinmem ben ama sen rahatsız olmazmısın sonuçta burası senin özel alanın ve bunu benimle paylaşmak zorunda değilsin , hem ben sandalyede de otururum sorun değil " Dedim anlayışla .
Onun rahatsız olacağı bir şey yapmak istemiyordum ilk defa . Garip bir duguydu bu . Sanki üzülmesin ister gibiydi .Hafifçe eğilerek ellerini omuzlarımın üstüne koydu ve başlarımızı aynı hizaya getirdi . Hayran olunası bir çehresi vardı ama ardındaki önemliydi benim için . İçindeki hala büyüyememiş kıytı köşede saklanan ruhu önemliydi . Özü önemliydi , özünü kaybetmiş şu insanlar arasında ...
" Sana ben boşuna küçük ergen demiyorum . Küçücüksün Eftalya , elimle alıp taşıayabileceğim kadar miniksin . Ellerin bile çok minik baksana " diyip elimi avcunın içine aldı . Haklıydı , elimi artık göremiyordum bile . " Ve ergensin , çok çabuk alınan , gereğinden fazla güçlü ve canı yanan bir ergensin . Görebiliyorum gözlerinden Eftalya acını . Bunun getirdiği yenilikleri . Her an her yere rahatsızlık veriyormuşsun gibi hissediyorsun değil mi ? Sanki kendini hep bir yerlere fazlalıkmışsın gibi ait hissetmiyorsun . Bunu fark ediyorum ben küçük ergen . Adının da anlamı gibi tam bir deniz kızısın . Hırçın dalgalara karşı çok güçlü , bir korsana karşı çok zayıf ..." Diyip geri yükseldi boyuna . Omuzlarımdan tutup beni yatağına oturtturdu . Bana söz hakkı tanımamıştı . Bunu bariz belli ediyordu.
Ben hala ona şaşkın balık gibi bakarken burnumun ucuna bir hafifçe bir fiske vurup odadan dışarı çıktı .
Ben daha yeni ne yaşamıştım diyordum kendi kendime .
En önemlisi Deniz benim yıllar önce öldürdüğümü sandığım içimdeki ağlayan küçük kızı nasıl görebilmişti ?
________________________________
Merhabalar.
Yavaş yavaş ısınımaya başlıyor hikayemiz .
Sizce çok mu yavaş gidiyoruz yoksa hızlı mı >
Hatalarım varsa buraya >
İstekleriniz buraya >
Yıldıza basarak gözleriniz gibi kalbimi de parlatmayı, yorum yaparak değerli düşüncelerinizi naçizane ben ile paylaşmayı ve kendinize çok iyi bakmayı unutmayınız <3
Beni takip ederek duyurulardan ve alıntılardan haberdar olabilirsiniz<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grup Askeriye | Yarı Texting
Teen Fiction0544: Sen ciddi ciddi bu grubu hackledin? 0532: Allah için bi anlatır mısın nasıl yaptın bunu? Siz : Evet hackledim , çok da basit yaptım. 0555: Baya baya bizi tanımıyorsun seni biride eklemedi bu gruba? Siz: Ya kardeşim neyini anlamıyorsun Allah al...