14.Gözlerinden Görebiliyorum Acını

26.2K 1.1K 117
                                    

" Tamam şimdi çıkalım " diyerek dış kapıya yöneldim .
O da arkamdan .

Binmiştik bir alamete gidiyorduk kıyamete ...

________________________________

Büyük kapıdan içeri girdiğimde burda çok fazla bilgisayar , dev ekranlar ve projeksiyonların olduğunu gördüm .

Uydu alıcıları , sinyal vericiler , telsizler ve daha niceleri .
Burayı görünce insana bir gurur geliyordu , askerlerimiz gece gündüz , dağ tepe , yağmur çamur  demeden çatışmalara giriyor , hatta şehit oluyorlardı . Ve bunun da görünmeyen kısımları vardı . İşte görünmeyen kısımlarda burasıydı .
Veri, tabanları , konum bilgileri ,İHA , SİHA desteği aklınıza gelebilecek herşey tam da bu alanda yapılıyordu .

İçimdeki minik bilgisayar canavarı tam olarak şunu diyordu .

' Vay anam babam , burası bir harika dostum , resmen bir cennet ...'

Benimde ondan geri kalır bir yanım yoktu . Resmen ağzımın suyu akacaktı  . Hızla toparlanıp yanımda yürüyen Denizi takip ettim .

Bir yandan anlatıyor bir yandan da eliyle işaret ediyordu .
" Bak bu kısım İHA , SİHA yönetim merkezi , şu dev ekranları görüyor musun , işte onlarda alınan görüntüler yanındaki kısım da radar görüntüleri. Şu bilgisayarlarda bölgenin tüm sinyal , veritabanı , radyo , baz istasyonu aklına gelecek tüm herşeyin bulunduğu kayıtlı listesinin olduğu kısım .
Şurdaki bilgisayarlar ise şahsi çalışılan bilgisayarlar . Senin kısmın şurası " diyerek son saydığı sinyal vesaire gibi şeylerin olduğu bilgisayar masalarının yan kısmını gösterdi .

Güzel bir yeri vardı , önünde duvara montelenmiş baya büyük bir ekran ve yan kısmında diğer masalar vardı .
Her masada en az dört bilgisayar ve işe yarayacak şeyler vardı .

Cidden çok donanımlı bir yer olduğu kesindi .

" Beğendin mi ?" Dedi merakla .
Deniz kitapta yazılan insan ve asker karakterlerinin aksine duygularını  kızdığında veya başka bir şeyde belli ediyordu. En azından bana karşı .

Kafamı sallayarak "Cidden çok güzel ve donanınlı burası . Baya baya beğendim." Dedim .

" Gel masana gidelim birde oraya bak beğenmezsen değiştiririz " dedi . Beğenmeme ihtimalim ve lüksüm yoktu . Öyle şaşaya ,şatafata veya süse ihtiyaç duymazdım ben . İşime ne yararsa onu kullanır fazlasını geri koyardım . Bulduğumda yetinirdim . Küçüklükten gelen bir şeydi 14 yaşımdan sonra bunu sürekli uygulamak zorunda kalmıştım . Kendi kendine hayatını idame ettirmeye zorunda kalınca insan istemeden de olsa tutumlu oluyordu .

Denizin gösterdiği masanın yanına gelince kocaman bir masanın üstünde 4 tane ekranın birleşik olduğunı gördüm . Tüm bilgisayar ve yazılım mühendislerinin hayali ve rüyasıdır bu . Sanırım ben sonuna kavuşmuştum .
Ekstra olarak masada bir tablet ve küçük bir sinyal alıcı-verici olduğunu gördüm . Onun haricinde klavye ve moustan başka bir şey yoktu .

"Şimdilik bunlar temel malzemelerin istediğin başka şey varsa söyle hemen getirelim " dedi . Bu Ruh Hastası Komutan kibarlaşıyor muydu yoksa bana mı öyle geliyordu ?

Masaya bir kez daha göz gezdirip karşımda dikilen Denizin,  kahvenin en koyu tonu olan  gözlerine diktim gözlerimi . İlk defa bu kadar yakından görüyordum . Derin gözleri vardı . İnsanı etkisi altına alıp her istediğini yaptıracak cinsten . Hatta büyülü diyebilirdim. Uzun süre bakınca başınız dönüyordu . Gözlerimi kaçırıp - ki bunu niye yaptım bilmiyorum-

"Evden laptopum gelse güzel olur,  birde bir kaç kitabım ve ajandalarım ama çok acelesi yok yarın alırım ben ." Dedim .

Şimdilik böyle idare ederdim . Kafasını sallayıp " Tamamdır yarın hallederiz onu sorun değil o " dedi .

Saatine bakıp bana döndü tekrardan "Benim on beş ,yirmi dakikalık bir işim var gel seni de odama bırakayım sonra Rana komutanımın yanına uğramalıyız ardında tekrardan buraya geçeriz " dedi . Kafamı olumlu anlamda salladım büyük bir esneme ağzıma peydah olurken elimle ağzımı kapadım yoksa tüm askeriye ciğerlerime kadar herşeyi görebilirdi .
Daha ilk günden rezil olmak istemiyordum .

O odaya yakın olan başka bir kapıya geldiğimizde Deniz kapıyı açarak içeri girdi , bende peşinden girdim .

İçerisi orta büyüklükte sayılabilirdi . İki tane arasında küçük bir komodin olan tek kişilik yatak vardı pencerenin hemen altında . Yine karşılıklı iki tane çalışma masası ve iki tanede iki kapaklı orta büyüklükte kıyafet  dolabı . İçeride bir tane daha kapı vardı , büyük bir ihtimal banyo ve tuvaletti .

Odanın tek tarafı kullanıldığı bariz belliydi . Sağ kısımda bulunan yatağın örtüsü full siyahlar içinde kaplanmış ve jilet gibi dümdüzdü . Aynı şekilde çalışma masasının üstünde bir kaç kitap, kalem , ıvır zıvır ve laptop vardı .
Sol taraf bomboştu . Asker yeşili bir nevresim takımı olan yatak ve boş çalışma masası .
Demekki tek başına kalıyordu bu odada .

" Sen istediğin gibi takıl burada ben yirmi dakikaya geleceğim , şu sağ taraf benim yatağım istersen oraya uzanabilirsin diğer taraf tozlu olabilir biraz . Ama tiksinirim dersen sen bilirsin " dedi . Şaşırmış bir şekilde baktım ona . Onda hiç bir şekilde ne yatağını ne de kişisel eşyasını paylaşacak bir tip yoktu .
Demekki dış görünüşe bakarak yargılamak hepimizin en büyük hatasıymış .

" Yok tiksinmem ben ama sen rahatsız olmazmısın sonuçta burası senin özel alanın ve bunu benimle paylaşmak zorunda değilsin , hem ben sandalyede de otururum sorun değil  " Dedim anlayışla  .
Onun rahatsız olacağı bir şey yapmak istemiyordum ilk defa  . Garip bir duguydu bu . Sanki üzülmesin ister gibiydi .

Hafifçe eğilerek ellerini omuzlarımın üstüne koydu ve başlarımızı aynı hizaya getirdi . Hayran olunası bir çehresi vardı ama ardındaki önemliydi benim için . İçindeki hala büyüyememiş kıytı köşede saklanan ruhu önemliydi . Özü önemliydi  , özünü kaybetmiş şu insanlar arasında ...

" Sana ben boşuna küçük ergen demiyorum . Küçücüksün Eftalya , elimle alıp taşıayabileceğim kadar miniksin . Ellerin bile çok minik baksana " diyip elimi avcunın içine aldı . Haklıydı , elimi artık göremiyordum bile . " Ve ergensin , çok çabuk alınan , gereğinden fazla güçlü ve canı yanan bir ergensin . Görebiliyorum gözlerinden Eftalya acını . Bunun getirdiği yenilikleri . Her an her yere rahatsızlık veriyormuşsun gibi hissediyorsun değil mi ? Sanki kendini hep bir yerlere fazlalıkmışsın gibi ait hissetmiyorsun . Bunu fark ediyorum ben küçük ergen . Adının da anlamı gibi tam bir deniz kızısın . Hırçın dalgalara karşı çok güçlü , bir korsana karşı çok zayıf ..." Diyip geri yükseldi boyuna . Omuzlarımdan tutup beni yatağına oturtturdu . Bana söz hakkı tanımamıştı . Bunu bariz belli ediyordu.

Ben hala ona şaşkın balık gibi bakarken burnumun ucuna bir hafifçe bir  fiske vurup odadan dışarı çıktı .

Ben daha yeni ne yaşamıştım diyordum kendi kendime .

En önemlisi Deniz benim yıllar önce öldürdüğümü sandığım içimdeki ağlayan küçük kızı nasıl görebilmişti ?

________________________________

Merhabalar.

Yavaş yavaş ısınımaya başlıyor hikayemiz .

Sizce çok mu yavaş gidiyoruz yoksa hızlı mı >

Hatalarım varsa buraya >

İstekleriniz buraya >

Yıldıza basarak gözleriniz gibi kalbimi de parlatmayı, yorum yaparak değerli düşüncelerinizi naçizane ben ile paylaşmayı ve kendinize çok iyi bakmayı unutmayınız <3

Beni takip ederek duyurulardan ve alıntılardan haberdar olabilirsiniz<3

Grup Askeriye | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin