Ruh Hastası Komutan : Tüm deniz kızlarının kalbi naif olurmuş . Sende benim gözümde küçük bir deniz kızısın .
Siz : Okyanusun Kalbi ...
Ruh Hastası Komutan : :)
Bliyordum bildiğini , tüm deniz kızlarının kalbi olmadığını ve buna rağmen bana kalbim varmışçasına yaklaştığını .
Biliyordum beni görebildiğini ...________________________________
Bacaklarımı kendime doğru çekip küçücük dönen sandalyede daha da büzüştüm .
Tabiri caizse yere düşmüş bir bok parçası gibi gözüktüğüme yemin edebilirdim . Bir kaç tane tamamlayamadığım işim vardı o yüzden sabah erkenden askeriyeye gelmiştim .Sabah sabah güne Boran'ın kafamın etine ekmek banmasıyla başlamış askerlerin tabildot kahvaltısıyla devam etmiş - ki hala nasıl o yemekle doyuyorlar anlamış değilim- ve büyük bir karın ağrısıyla sürüyordu .
Sanırım reglim yaklaşıyordu ve bu yüzden yeryüzünden silinme isteğim artıyordu . Küçük bir sinir küpü olarak etrafta dolaşıyor parmaklarımı delmek istercesine klavyeye vuruyordum .
Hayır canım ne siniri ...
Saate gözüm kaydığında 13:42 olduğunu gördüm . Umarım öğle yemeği veriyorlardır yoksa askeriyenin diğer ucunda olan kantine yürümek zorunda kalacaktım ve bu beni daha çok geriyordu .
Elimde bir silah olsa önüme gelenlerin kafasına sıkabilecek potansiyeli buluyordum kendimde .
Beni asker yapmamlarında varmış demekki bir sebep .Yemekhaneye doğru ilerlerken derince havayı soludum içime . Bir yemek kokusu almayı umuyordum . Sık sık nefesler alırken dışarıdan gören biri için K9 köpeğine benzeyebilirdim ama sadece aç bir bireydim .
İtiklememle birlikte açılan kapıyla ağlama isteğine adım atmış gibi hissettim . Bomboştu yemekhane .
Bir kaç saniye durup olayı idrak etmeye çalıştım . Hayır bu bir rüyaydı ve ben şuan yemekhane sırasındaydım .
Maalesef gerçekdi ...
Kapıyı geri kapatıp bilgisayar odasına ilerledim . İçeri girip masamdan cüzdanımı ve hırkamı alıp geri çıktım dışarı .
Askeriyeden çıkınca uzunca arazi biraz büyük geldi gözüme . Bir kere gitmiştim Ömür'le kantine ama şuan hatırlamıyordum .Ve cidden askeriye alabildiğine büyüktü . Sağ tarafta eğitim alanına giden parkur ,sol tarafta bolca yeşillik ve patika bir yol , önümde ise piste giden taşlı yol . Tabi ara yolları saymıyordum .
Tabanlara kuvvet deyip parkur alanının oradan ilerlemeye başladım . Karnımda halay çeken ağrı periferik nöropatilerim baş kaldırmışken yürümek aşırı zordu , kadınlar beni çok iyi anlardı .
Derince nefesler vererek kendimi telkin ettim . Birazcık huzur istiyordum çok mu .
Aslında birazcık huzurun bile bana haram olduğunu unutmuştum . 13 yaşımda tatmıştım acıları . Daha acı nedir bilmezken hayat bana büyük bir oyun oynamıştı . O zamanlar çok canım yanmazdı gelip geçer sanardım , daha sonralarında fark etmeye başladım bu acının asla beni terk etmeyeceğini .
Babam beni terk etmişti , annem beni terk etmişti ama bu acı asla beni terk etmeyecekti.
°
Canı yanmaya devam eden kız , dışarıya karşı acısını göstermemeye devam etti . Bunu babasından görmüştü , babası hep böyle yapar , göz yaşlarını saklardı . Küçük Eftalya da böyle yapmaya çalışıyor soyulan avuç içlerine kendince üfleyerek acısını dindirmeye çalışıyordu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grup Askeriye | Yarı Texting
Teen Fiction0544: Sen ciddi ciddi bu grubu hackledin? 0532: Allah için bi anlatır mısın nasıl yaptın bunu? Siz : Evet hackledim , çok da basit yaptım. 0555: Baya baya bizi tanımıyorsun seni biride eklemedi bu gruba? Siz: Ya kardeşim neyini anlamıyorsun Allah al...