29. Otel

13.9K 780 278
                                    

Kafası hafiften güzel olan adam cevap vermek istedi ama ağzını açıp homurdanmaktan öteye gidemedi çünkü biliyordu Eftalya'nın öfkesinin herkesi yakıp kavurabilecek güçte olduğunu...

______________________________

Allah aşkına şuan biz ne yaşıyorduk ya. Kırmızı ışıkta beklerken ortamda sadece arka koltukta jöle kıvama gelip uyuyan Egemenin horultusunun sesi yankılanıyordu.

Biz rezil olmamıştık, rezillik kavramı bizden türemişti. Tam şuan yeryüzünden silinmek istiyordum. Başımı eğmiş, avcumun içini anlıma yaslamıştım. Böyle yapsam sanki görünmez olacaktım.

Arabaya bindikten sonra bir süre Egemen'in kendince "korkutucu" bakışlarına ardından da horultusuna maruz kalmıştık.

"Deniz şurdan sağa dön" diyerek yolu tarif ettim. Dediğimi yapıp sağa sinyal vererek oraya döndü. İlerde ışıkları yanan otelin önüne gelince "Burada dur lütfen" dedim.

Bana dönerek "Otelde mi kalacaksınız?" Dedi. "Yoo ne münasebet, ben değil o kalacak" diyerek arka koltukta kendinden geçmiş Egemen'i işaret ettim.

Daha fazla bu durumun uzamasını istemediğim için ona bir şey söyleme fırsatı vermeden arabadan inip arka kapıyı açtım. Egemeni omzundan dürtükleyip "uyan" dedim. Birde prensesi kucağımıza alıp odasına çıkarsak tam olacaktı.

Bir kaç kükreme insan dışı sesler sonucundan sinir krizi geçirmenin eşiğinde yürürken sonunda "Ne oluyor be, bi uyutmadın amınakoyim" diyerek esnedi.

Bazen katil olsam kaç yıl yatarım, af çıksa serbest kalırmıyım diye cinayet planları tasarlamıyır değildim. Abisi olanlar, özellikle de hayvanımsı abisi olanlar anlardı beni.

Sakince "in şu arabadan, asabımı bozma benim." Diyerek geri çekildim inmesi için. Deniz arabadan inmiş yanıma gelmişti. Kulağıma eğilerek "yardım edeyim mi?" Dedi masum bir çocuk edasıyla.

Yanaklarını mıncırırımko...

" Gerek yok insin kendisi, Allah el, ayak vermiş, işi ne kullansın işte." Diyerek omuz silktim.
Kafasını sallayarak "Nasıl istersen" dedi. O sırada Egemen nihayet! arabadan inebilmişti. Leş gibi kokuyordu zaten bir an önce defolup gitmesi gerekiyordu. Ona karşı olan tahammül seviyemi çoktan doldurmuştum ben.

"Nereye geldik lan biz, noluyo" dedi. Ayılmış, kendine gelmeye başlamıştı. "Yeni kalacağın yere geldik." Diyerek Deniz'e döndüm. Adamı da gece gece sürüklemiştik buralara kadar, bi vizdan azaba çekmedim değildi yani.

Aman bana yaptığı şeylere saysın beyfendi, az bile yaptım.

"Teşekkür ederim getirdiğin için, zaten gece gece yordum seni kusura bakma." Dedim nezaketen.

Hafiften çıkan sakallarını kaşıyarak "Yok ya ne kusuru. Bırak Egemeni seni de evine bırakayım. Gece gece uğraşma hiç." Dedi.

Aslında çok güzel bir teklifti ama bir an kararsız kalmıştım. Sonıöra özel şöförüm felan değildi adam, ordan oraya ordan oraya götürecek beni.

"Yok sağ ol giderim ben bir taksiyle" diyerek otelin içine giren Egemen'in yanına ilerledim.
"Yok hayır bırakırım ben itiraz istemiyorum."diyerek arabanın kapılarını kitleyerek benimle birlikte gelmeye başladı. Egemen önde, benle Deniz arkada gidiyorduk.

Biraz sesimi kısarak "bak işte Egemen Egemen diyordun, tanıştın gitti mi merakın bari." Diyerek güldüm hafifçe.

Ellerini cebine sokarak "Gitti gitti merakım da abin biraz şey gibi." Diyerek sustu. Kararsız kalmış gibiydi biraz sanki. Merakla "Ney gibi?" Dedim. "Şey, değişik biraz." Dedi. Ardından da ekleyerek "Yanlış anlama, sadece anlaşma şekliniz farklı sanırım" dedi. Resepsiyonun önünde durmuş çatık kaşlarla bize bakıyordu Egemen. Sanırım daha yeni çakmıştı olayı.

Grup Askeriye | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin