18. Testler , Testler Ve Daha Çok Testler

21.7K 993 96
                                    


Yere düşerken bedenim, son duyduğum ses telefonun ucundan bağıran Deniz'di .

Anlamıştım .
Babamın kaderini , annemin kefaretini yaşamaya mecburdum ben ..

________________________________

-Deniz Eren Göksel-

Ne yaptığımı bilmiyordum sadece koşuyordum . Ezbere bildiğim askeriyenin koridorları sanki bir labirente dönüşmüştü . Yürüdüğüm koridorlar uzuyor ,çıkış kayboluyordu .
Bu his neydi ?
Kaybetme korkusu ?
Çaresizlik ?
Adını bilmiyordum lakin canımı çok yakıyordu .

Hızla çıkışa yönelip merdivenleri üçer üçer indim . Sağıma solum baktım onu bulmak istercesine . Harekat odasında not tutarken Eftalya aramıştı . Sesi öyle solgun, öyle bitkin çıkyordu ki elimde olmadan paniğe kapıldım . Sanki saatlerce taş taşımış ve yorulmuş gibiydi .

Sonra yardım et dercesine sesi ulaştı kulaklarımdan beynime.
Bir şey olmuştu ona . Elim ayağıma dolaşırken nasıl kalkıp da odadan çıktım hatırlamıyordum .
Birşeyler mırıldandı ağzının içinde . Onu duyamamak , yatıştırıcı sesini hissedememek bende buz etkisi yaratmıştı . Sesine muhtaç gibi 'sakın kapatma telefonu' dedim . Sonrasında ondan ses alamadım . Bir süre sonra bir kaç takırtı ile bir şeyler yere düştü sanki . Ardından derin bir sessizlik.

Çıktığım yüzlerce operasyonlarda bile bu denli panik olmamıştım .
Göğsümün tam ortasını onu kaybetme düşüncesi yakıp kavuruyordu .

Derince baktım etrafımda. Ardından gözüme bir şey ilişti ilerde .
Hızla oraya doğru adımlarken onu görünce adımlarım sekteye uğradı birden . Yerde öylece yatıyordu.

Tüm vucudum buz tuttu birden . Sen bu değilsin Deniz kendine gel diye telkin ettim kendimi .
Nafile , hiç bir işe yaramadı .

Yanına gidince telefonunun yanında yerde olduğunu gördüm .
Sapsarı saçları gri ,soğuk betonun üstüne dağılmış ve bir kısmı kızıla boyanmıştı .
Yanakları burnundan akan kan ile allanmıştı . Şaşkınlık ile baka kaldım .

Çok kısa sürdü bu durum . Ardından hemen kendime gelerek vucudunda yara varmı diye baktım . Ona bunu birisi mi yapmıştı . Aklımda bir sürü soru vardı lakin geri plana ittim hepsini .

Ellerimi boynunun altından ve bacaklarının arkasından geçirerek bir çırpıda kucağıma aldım onu . Bir eli sarktı aşağı doğru hissizce.

Bu görüntü ciğerimin yanmasına neden oldu . Ben ne hale gelmiştim böyle .

Hızla çıkışa doğru yürüken var gücümle " Nöbetçi Asker ! " Diye kükredim tabiri caizse. Uzaktan duyan biri dağlar inledi derdi . Zaten dört bir yanımız sarılıydı sivri sivri dağlar ile .

Koşa koşa bir er geldi yanımıza .
" Derhal bir araç getir bana , çabuk ol " diye emrettim ona . Panik harbi yaşıyordum sanki . Bir yandan ona sesleniyor duyar bir umut diye bir yandan da yürüyordum .

Başımı eğdim yavaşça ağzına doğru . Korka korka dinledim nefesi . Aldığım soluk sesleri ile derin bir nefes verdim . O sırada araç zaten yanımıza gelmişdi . Nöbetçi olan asker arabanın içinden inerken arka kapıyı hızla açtı . Eftalyayı dikkatle yatırırken hemen ön koltuğa geçip askeriyeden çıktım .

Elim ayağıma dolaşmış ne yapacağımı şaşırmıştım onu o halde görünce .
Zihnim bana milyon tane senaryolar kurarken en fazla ne olmuş olabilir diye düşünüyordum .
Askeriyenin içindeydik ve birinin bir şey yapmış olması ihtimali sıfırdı . Ağzı yüzü kan olmuştu büyük bir ihtimal burnu kanamıştı .
Ama esas sorun ise ona ney olduğuydu .

Grup Askeriye | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin