Laçin Aden Faris
Lotus çiçeği, bataklıkta açan tek çiçek...
Herşeye,tüm kötülere rağmen hayatta kalan ben...
Beni tanımlayan en iyi çiçek olabilirdi.Karşımda bana benzeyen bir adam vardı. Sahi Mercan Hanım ve Devran Bey nasıl tüm çocuklarını birbirine benzetmeyi başarmışlardı?
Niye merak ettin? Tarifini mi alacaksın?
Saçmalama.
Aaa! Sen kimse sevemezsin ve kimse de seni sevemez değil mi?!
Kes!"Laçin? İyimisin niye abime onu öldürecekmiş gibi bakıyorsun?"diyen Alaz ile ona doğru döndüm.
"Yoo. Hiç de bile öyle bakmıyorum."dedim bir adım geri çekilerek. Gerilmiştim. Açtım ve başım dönüyor gözüm önü kararıyordu. Ya dışımdan konuştuysam Mia ile? Ya beni deli sanarlarsa? Ya beni bir odaya kapatır ve orada aylar geçirmek zorunda bırakırlarsa?
Hayır asla! Bir daha öyle bir yere asla gitmem, gidemem!Kolumda hissettiğim el ile titremeye başladım. Hayır Laçin sakin ol. Hiçbir şey yok. Sorun yok. Sorun yok. Sorun yok. Sorun yok.
Bu sever beline bir kolun sarılması ile daha titremeye başladım.
Hayır, sorun var!
Sorun var mı?
Var tabi ki. Bir erkek senin iznin olmadan sana dokunuyor. Ve sen kontrolünü hemen kaybediyorsun. Bu çok büyük bir sorun.Mia haklıydı. Sorun vardı. Ama sorun bu değildi. Benim onların gözü önünde kontrolü kaybetmem ve güçsüz düşücek olmamdı.
Pekala o zaman kontrol iplerini sıkısıkı tutucak ve çekicektik. Bu konuda da bende iyisi yok.
Halat çekme de madalyası varda. Ondan bu havalar.
Kes be! Süslü!
Ben miyim süslü? Hah! Haspama bak sen! Ben süslü değilim bir kere,sen fazla pasaklısın!
He he bizde inandık.Yavaşça Pars'a döndüm.
"Tekrardan tanıştığımıza memnun oldum. Okul saatim geliyor. Artık sofraya geçelim mi?"
"Tabi ki küçük hanım. Siz nasıl isterseniz."diyerek eli ile referans
yaptı Pars. Açık konuşmak gerekirse çok kibardı.
Bas nikahı bas!
Mia kanka saçmalama! O senin abin abin!Yüzümde hafif bir gülümseme vardı. Komik biriydim. Bence. Ama dışarı yansıtmıyordum. Çünkü beni kendilerine alıştırıp bırakmalarından korkuyordum. Tekrar...
"Abi bu kız galiba gerçekten delirmiş." diye fısıldayarak abisi Afşin'in yanına yaklaştı Alar. Şuan koridordaydık. Yemek salonuna gidiyorduk. Önde Mercan Hanım ve Devran Bey,arkalarında Afşin, Alar ve Bera,onların arkalarında da ben, Pars ve Alaz vardık. Adımlarımı hafiften hızlandırarak Alar'a yaklaştım. Kulağına doğru konuşmaya başladığımda sıçradı.
"Şu sözü bilirmisin manget hırsızı?"
"H-hangi sözü?" diyerek bana döndü. Fısıldayarak konuştum.
"Müziği duymayanlar dans edenleri deli sandılar."diyerek hızlandım. Mercan Hanım ve Devran Bey'in yanına geldiğimde hafifçe gülümsedim.Yemek salonuna girdiğimizde rastgele sandalyeye oturdum. Hemen sağıma Alar soluma ise Alaz oturdu. Karşımda Pars onun solunda Afşin,sağında ise Bera vardı. Masadaki sandalyelerin bir tanesi boştu. Harbiden Efes neredeydi?
Her zengin sofrasında olduğu gibi evin en büyük erkeğinin 'Afiyet olsun' demesi ile değil, Devran Bey ve Mercan Hanım'ın yemeğe başlaması ile başladık. Azar azar tabağıma aldığım yemek ile Pars bana kaşlarını çatarak bakıyordu. Ona bakarak 'ne oldu?' dercesine kafamı salladım. Tabağıma uzanarak eline aldı ve bir çok şey kattı. Sonra tabağımı tekrar önüme bırakarak kendi yemeğine döndü. Benim ise aklımdaki tek soru, bu tabağı nasıl bitireceğimdi. Tabaktaki doluluyu gördükçe midem bulanıyor,midem bulandı kaç başım dönüyordu. Sanki o anlara geri dönüyordum. Ağzıma bir parça peynirli ekmek attığımda zar zor çiğnedim. Çayı alarak tek yudumda nerdeyse yarısına geldim. Çayla o lokmayı yuttuğumda bir parça daha ekmek attım ve o ekmeği tam 5 dakika çiğnedim. Abartmıyorum. Lokmayı yutarak ağzıma bir lokma daha attım. Bu sondu. Daha fazla yersem sofraya kusucaktım. O lokmayı da bir 5,6 dakika çiğnedikten sonra yuttum. Kalan çayımıda tek dikişte bitirerek arkama yaslandım. Pars, Alar ve Bera bana tip tip bakıyorlardı. Alaz ve Afşin sanki kıtlıkdan çıkmışcasına yiyorlardı. Bu halleri bana Asil'i hatırlattı. Asil demişken, ben hiç ikizlerle konuşmamıştım son olanları. Umarım Elisa Adin anlatmıştır. Telefonumun çalması ile tüm gözler ( Alar, Pars ve Bera hariç,onlar zaten bana bakıyordu.) bana döndü. Arayan Elisa Adin'di. Bir peçete alarak ağzımı sildim.
"İzninizle. Açmam gerekiyor."diyerek ayağa kalktım. Kapının önüne çıktım. Telefonu açar açmaz konuşmaya başladı.
"Neden geç açılıyor bu telefon! Merakta bırakma beni Laçin." diyerek bana sitem eden Elisa'ya güldüm.
"Tamam anne bir daha olmaz."
"Olmasın zaten küçük hanım. Eee nasılsın neler oluyor orada?"
"Anlat anlat bitmez."
"Ya sen bir anlat, bakarız ozama anlat anlat bitermiymş bitmezmiymiş."
"Tamam. Şimdi şöyle ki...."Yazarın anlatımından
Faris ailesi, masa da oturmuş yemek yerken kulakları Laçin'deydi. Pars,Bera ve Alar'ın aklında Laçin'in neden bu kadar az yediği vardı. Sadece üç lokma yemişti. 'Önünde ki tabağa bile korkarak bakarak kadar ne yaşamış olabilir ki?'diye geçirdi içinden Pars.Kulaklarına ulaşan o melodi gibi kıkırdama sesi, Faris ailesinin duymadığı türdendi. Sahi ya Laçin neden onlara hiç gülmemişti?
Geleli iki gün oldu da ondan.
Bu kitabın yazarı benim iç ses sen karışma.
Aman,aman tutmuşun bir kitabı olmuş...
Rezil ettin bizi.Ortamda ki sessizliği bölen Pars oldu.
"Laçin hep mi az yiyor. Ya da gece yatmadan önce fazlamı yedi?" Abisinin sorusuna Bera yanıt verdi.
"Geldiğinden beri böyle. Hiç fazla yediğini görmedim."diyerek arkasına yaslandı. Mercan Hanım olaya atladı.
"Hep böyle olduğunu sanmıyorum. Evinden almaya gittiğimizde yemek yiyordu." Dışarıdan gelen kapı sesi ile Mercan Hanım ayaklandı. Efes'in geldiğini tahmin etmişti.O sırada Elisa Adin ile olan konuşması biten Laçin, giderek kapıyı açtı. Kapıyı açtığında tabi ki ağzı ile burnu yer değiştirmiş bir Efes beklemiyordu.
Hello gençlik!
Nabersiniz?Bölümler artık sık gelmeye başlayacak. Ve şunu söylemeliyim ki,bu kitap öyle 30,40 bölümde bitmez. Bilin yani.
Bölüm hakkında lütfen yorum yapın ve beğenin. Hayalet okuyucu olmayın. Lütfennn!! 🥺
En yakın zaman da tekrar görüşmek üzere.
Ebru kaçar!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laçin /Gerçek Ailem ( Gerçek Serisi 1. Kitap.)
HumorMonoton bir bir hikayemi istiyorsunuz? O zaman bu kitaptan hemen çıkın! Çünkü burası hayatı hem yalan hemde macera ile yaşayan Laçin'in evreni. Hayattan ümidini kestiği an kitapları ve müziği bulan, Acılarını içine gömen, Yaralarını sarmayı kendi öğ...