Tekrardan herkese merhaba. İkinci bölümümüzle geldim. Yine kısa bir bölüm çünkü ana karakterleri bir araya getirmeye çalışıyorum. Daha hikayenin girişinde olduğumuz için kısa oluyor bölümler.
Yazım hatalarını ve diğer şeyleri kontrol etmeye vaktim olmadı. Lütfen kusura bakmayın. Bol bol yorum yapıp oy verirseniz çok mutlu olurum. Bilgisayar başında yorumlarınızı bekliyor olacağımm<3Başlamadan önce herkes buraya güzel bir kalp bırakabilir mii<33
🌙
Hostes tarafından uyandırıldığımda Adıyaman'a vardığımızı anladım. Çantamı alıp uçağın çıkışına doğru ilerledim. Oturmaktan uyuşan dizlerim merdivenleri inmeme de zorluk çıkarıyordu. Serin havayı içime çekmek uykumu açmıştı. Yere ayağımı bastığımda ise duraksadım.Derin bir nefes aldım. Belki de bu benim için yeni bir başlangıç olabilirdi. Bana iyi gelebilirdi. Daha mutlu edebilirdi bu şehir. Yani bilmiyorum. Belki de bu şehir bana gerçekten iyi gelsin istiyordum. Her zaman olumsuz düşünmemek lazımdı belki de. Umarım bu şehir bana iyi gelirdi. İçimde hüzünle beraber iyi bir histe vardı. Duyduğum çığırma derin düşüncelerim uçup kayboldu. Sesle arkamı döndüm.
"Hadi be yürüsene. Seni mi bekleyeceğiz akşama kadar." Dedi bir adam. Gel de şimdi olumlu düşünmeye çalış. İnsana bir rahat vermiyorlar. Ne olur iki dakika beklesen. Derin düşünceler içindeyiz ona bile izin yok. İnsanlık bitmişti, bitmiş. Sinirli sinirli ilerledim. Bavullarımı aldım. Bir taksi çevirdim.
Adıyaman sıcak olacak gibi geliyordu bana. Abim ayarlamıştı evimi. Yine abimin ayarladığı birkaç adam ise mobilyaları yerleştirdi eve. Taksi binanın önüne geldiğinde indim. Taksici bavullarımı verdi ve uzaklaştı. Beş katlı bir binaydı. Caddede ise karşılıklı binalar, binaların altında ise dükkanlar vardı. İşlek bir yere benziyordu.
Bu benim için iyiydi çünkü eve hangi saatte geleceğim belli olmuyordu. Doktor olmak işte. Binaya girip eve çıktım. Ev üçüncü kattaydı. Paspasın altına bırakılan anahtarla kapıyı açtım. Hazır mısın Nida? Sanırım yeni bir hayata adımını atıyorsun.
Ev aynı fotoğraflardaki gibiydi. Anahtarı ve eşyaları vestiyere bıraktım. Soldaki ilk odaya girdim. Burası mutfaktı. Mutfakta beyaz ve ahşap renkleri ağırlıktaydı. Küçük ama hoş bir mutfaktı. Evin geri kalanı da beyaz ve ahşap ağırlığındaydı. Bu iki rengin uyumu bana sıcak hissettiriyor.
Yani tam aradığım kelime sıcak değil de. Anlarsınız ya bir evin şefkatini hissettiriyordu sanırım. Mutfağın karşısındaki salona girdim. Hep hayalini kurduğum beyaz L koltuğu görünce gülümsedim. Salon fotoğraflardan genişti. Salondan balkona çıktığımda tüm sokağı gördüğümü fark ettim. Sıcak bir gülümseme ile içeri geçtim. Geriye tek bir oda kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Derin Nidam (Asker Kurgusu)
Romanceİki insan ister istesin ister istemesin, kader onları sürekli bir araya getirir. Kaderi şansa çevirip çevirmemek ise iki insana kalır. Bu iki insandan biri öldürür biri iyileştirir. Bazen bu iki insanın hikayesi derin nidalara dönüşür. Bu da kaderin...