15. BÖLÜM~ ÖZLEM

1.1K 53 6
                                    

Selamlarr. Yeni bölüm ile geldim ama nasıl zor geldim bir bilseniz. Kolumu kırdığım için çok uzun süre ara vermek zorunda kaldım biliyorsunuz. Başka şeylerde vardı ve çok zor bir dönemdeydim. Yazmakta baya zorlanıyordum.

Yavaş yavaş iyi olmaya başladığım gibi ilk işim size yeni bölüm yazmak oldu. Bölüm biraz kısa bunun sebebi tek elle yazıyor olmam. Tek el yazmak çok zor o yüzden yazım yanlışlarım varsa kusura bakmayın. Alçım hala çıkmadı maalesef. Umarım bölümü beğenirsiniz. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Çokça kalpp.

 Çokça kalpp

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌙

"Gönderdiğim hastaya bakıldı mı?" Elimdeki telefonu kulağıma yasladım ve kirlenen eldivenlerimi çöpe attım. 

"Hocam daha öncelikli bir hasta geldi. Ondan sonra ilk ona bakacağız." Dedi hemşire.

"Tamamdır. Haber vermeyi unutmayın." Deyip telefonu kapattım. Masanın üzerine bıraktım telefonumu ve önlüğümü çıkardım. Şiddetle ağrımaktan vazgeçmeyen başım beni öldürüyordu. En son çantama uzanıp odamın kapısına yöneldim. Işıkları söndürmem ile kapı açıldı. 

"Gidiyor musun ya" Dedi Doğu hüzünle. Kahve sözü vardı bana ama yoğunluktan vakit bulamamıştı. Dudaklarımı büzüp onunla birlikte çıktım odadan.

"Şansına küs. Geç kaldın." Dedim yüzündeki hüzüne bakarak. Kahkaha atmamak için zor duruyordum resmen.

"Ama elimde değildi biliyorsun." Demesiyle gülümsedim. Doğu'nun küçük bir çocuktan farkı yoktu gözümde. Neyse ki çocukları oldum olası sevmiştim. 

"Yarın içeriz çok üzülme." Dedim onu avuturcasına. Sonunda hastanenin çıkışına geldiğimizde yürümeyi bıraktık.

"Sen çıkmıyor musun?" Dedim merakla. Başını olumsuz anlamda salladı. 

"Birkaç belge işim var. Bitince çıkacağım." Dedi.

"İyi hadi kolay gelsin o zaman." Dedim ve omzuna vurup çıktım hastaneden. Havanın karardığını yeni fark etmiştim. Arabama ilerleyip bindim. Eşyalarımı yan koltuğa bıraktım. Ellerim direksiyonla buluştuğunda istemsizce tarihe baktım. Yirmi üç. Tam yirmi üç gündür yoktu. İçimdeki yokluk her geçen gün harlanıyordu. Pişmandım. Hemde çok pişman.

Onu mutfakta öptüğüm günden sonra kaçtım. Evde köşe kapmaca oynadım. Sırf eve gelmemek için nöbete bile kaldım. Korkuyordum çünkü. İçimdeki bu saçma hislerden korkuyordum. Belki de yüzleşmekten kaçtım.

Konuşmamız gerekiyordu. Onun da konuşmak istediğini anlamıştım ama bu beni daha çok uzaklaştırmıştı. Ona karşı hislerim vardı ve bunu kabullenmek zordu. Üç gün sonra da göreve gitti zaten. Giderken bile görememiştim onu.

En Derin Nidam (Asker Kurgusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin