Merhabalar. Nasılsınızzz? Umuyorum ki çok iyisinizdir. Sizi şaşırtım değil mi? Bende yeni bölümün bu kadar çabuk gelmesini beklemiyordum aslında. Bitirir bitirmez atmak istedim yeni bölümü. Uzun olan bu bölümü beğeneceğinizi düşünüyorum ve sizi daha fazla tutmuyorum. Oy verip yorum yapmayı unutmayınnnn. Çokça kalppp🤍🤍.
Cihan Demirel
Her insanın bir çizgisi vardı bu hayatta. Bazılarının kalemi kendi ellerindeydi. Çizdikleri hayatı yaşarlardı. Geri kalanların ise kalemleri kırıktı. Çizebilecek bir yolları yoktu ya da. Sadece onlar için çizileni yaşayıp köşelerine çekilirlerdi. Bu zamana kadar kalemimi hep dik tuttum. Çok kez ellerim titredi ama ben çizgimi hiç bozmadım. İki şey için yaşadım bu hayatı.
Kendi çizgimde bulunan iki şey vardı. Biri canımdan öte olan vatanım. Uğruna her şeyi feda ettiğim ve etmeye devam edeceğim ilk şey. İkinci şey ise ailemdi. Akla ilk gelen anlamı değil ama. Bir babadan, anneden öteydi benim ailem. Timim benim ailemdi. Ömrümü geçirdiğim kişilerdi. Bu çizgileri hiç bozmadım. Ne vatan aşkımdan vazgeçtim ne de aileme başkalarını katmak istedim.
Bu zamana kadar...
Kollarımın arasındaki kadına baktım. Yıldızların süslediği sarı saçları etrafına yayılmıştı. Yüzüne düşen bir tutamı narince geriye çektim. Yolumu kaybetsem yıldızlarını takip edip yolumu geri bulabileceğim ama bile bile defalarca kaybolmak isteyeceğim sarılara baktım. Düzenli ve sık sık olan nefes alıp vermesini bir kere bile kaçırmamak için hareket bile etmiyordum.
İşte bu kadın bana ilk defa çizgimi bozdurtmuştu. Ne yapmıştı bilmiyordum ama sanki kalem artık benim elimde değildi. İlk defa çizgimi kazımıyordum da akıp gitmesine izin veriyordum sanki.
Ok gibi kirpiklerinde, fındık burnunda, kiraz dudaklarında gezindi gözlerim. Karanlığa rağmen her şeyi görebiliyordum. Parlıyordu sanki. Gözleri gözlerime ne zaman değse yolunu hep aydınlatırım yeter ki yanımda ol der gibi bakıyordu.
Onu her an sarıp sarmalamak, her şeyden sakınmak istiyordum sanki. Aile dediğim insanların yanındaydı yeri. Ben davet etmemiştim onu oraya. O sanki... Sanki hep oradaymış gibiydi. Yeri zaten hep duruyormuş da ben görmemişim gibiydi.
Şimdi ise ondan gözlerimi alamıyordum. Etrafımda olduğunu hissedemeyince huzursuzlanıyordu kalbim. Kokusu olmayınca nefesim kesiliyordu. Gerçi kokusunu duyunca da nefesim kesiliyordu. Orası işin ironik kısmıydı.
Bu kadına ömrümü adayabilirdim. Kollarımda güvenle uyuması için her şeyi feda edebilirdim. En büyük acım denizdi belki ama onun deniz gözlerine sonsuza kadar bakabilirdim. Başta gözlerine baktıkça çok acı çektim. Eskiyi hatırlatıyordu bana.
Sonra onun denizlerinin öyle olmadığını anlamıştım. Durgundu, kimseye zararı yoktu mavilerinin. İlk defa bir denizin yanında yaşayabiliyor gibi hissettiriyordu bana. Acımı alevlendirmek yerine dindiriyordu. Gördüğüm en narin çiçekti. Onun solup gitmemesi için tüm varlığımla savaşırdım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Derin Nidam (Asker Kurgusu)
Romanceİki insan ister istesin ister istemesin, kader onları sürekli bir araya getirir. Kaderi şansa çevirip çevirmemek ise iki insana kalır. Bu iki insandan biri öldürür biri iyileştirir. Bazen bu iki insanın hikayesi derin nidalara dönüşür. Bu da kaderin...