Merhabalar. Yine yeni bölüm yine ben. Uzun bir bölüm oldu bence. Aslında çoğu kısmı zaten yazmıştım ama bir türlü düzenleyip atmaya vakit bulamadım. Sizi çok tutmuyorum ve bölümü keyifle okumanızı diliyorum. Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. Yorumlarınızı okuyor ve cevap veriyor olacağım. İyi okumalar. Çokça kalpp.
🌙
Tam yola girmişken o yoldan sapabiliyordunuz. Hemde siz bile anlamadan oluyordu bu. Hani bazen derler de inanmazsın bazı sözlere. Özellikle hayatla ilgili acı gerçeklerdir bunlar. Ne kadar yalan diye düşünürseniz o kadar doğru çıkarlar.
Sen istediğine inan ya da inanma. Gün gelince anlıyorsun ve o zaman elinden bir şey gelmiyor. Hayat her zaman planları bozuyor. Sen ise o anlara sonradan acı bir tebessüm ile bakıyorsun. Adı üstünde hayat yani.
Derinden gelen bir ağrı hissettiğimde yüzümü buruşturdum. Gözümün üstündeki ağırlığı atmak ister gibi başımı oynatmaya çalıştım ama daha keskin bir acıyla yumduğum gözlerimi araladım bir anda. İlk gördüğüm şey olan tavana boş boş baktım ve olanları hatırlamaya çalıştım.
Yolu, tırı, benim direksiyonu sağa kırışım, Cihan. Hepsini hatırlayınca hafifçe ofladım. Tüm bunlardan sonra hastanede uyanmam normaldi. Gözlerimi tavandan çekip yatağıma indirdiğimde dünyanın en tatlı manzarası ile karşılaştım. Tatlı mı demiştim? Sinir bozucu diyecektim.
Hafifçe gülümsedim. Buz gibi olan içim ısındı. Bakışlarım yumuşamıştı resmen. Cihan bir eliyle serum takılı olmayan elimi tutmuş, diğer elini ise yatağa koyup üzerine başını koymuş uyuyordu. Bu benim başımı mı beklemişti? Deliydi bu adam ya. Sanki çocuktum. Ayrıca o kimdi ki benim başımı bekliyordu.
Hafif doğruldum yatakta. Başım ağrı olarak iyiydi şimdi. Yüzünü daha net görüyordum artık. Kirpikleri ne kadarda uzundu. Daha önce dikkatimi çekmemişti. Benimki de uzundu o yüzden kıskanmama gerek yoktu. Hatta o beni kıskanmalıydı. Benimkiler daha güzeldi bence. Bir an kendi içimde kendi kendime kavga ettiğim için güldüm kendime. Sonra cama döndüm. Kapı tıklatma sesi gelince kapıya döndüm.
Yavaşça aralandı kapı. Sonra içeri elinde tıbbi malzemeler ile Kadriye Hemşire girdi. Gülümsedim ve başımla yavaşça selam verdim. Malum iki elimde doluydu. Hemşirede gülümseyerek karşılık verdi bana. Sanırım pansuman için gelmişti. Başımı seruma kaldırdığımda onunda bitmiş olduğunu gördüm. Ya seruma ya da pansumana gelmişti. Malzemeleri kenara bırakıp seruma döndü.
"Geçmiş olsun Hocam. Pansuman için geldim ama serumunuz da bitmiş." diye fısıldadı. O serumu çıkarırken araya ben girdim.
"Başka seruma gerek yok. İstemiyorum." dedim. kendimi gayet iyi hissediyordum. Başka seruma lüzum yoktu. Hemşire başıyla onayladı beni. Serumu kolumdan da çıkardı ve pansumana geçti. Pansumanı yaparken gözü diğer elime kaydı. Sonra güldü. Başımdaki yaraya pansumanı bitince yeni bir bant ile kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Derin Nidam (Asker Kurgusu)
Romanceİki insan ister istesin ister istemesin, kader onları sürekli bir araya getirir. Kaderi şansa çevirip çevirmemek ise iki insana kalır. Bu iki insandan biri öldürür biri iyileştirir. Bazen bu iki insanın hikayesi derin nidalara dönüşür. Bu da kaderin...