12. BÖLÜM~ EKLER

1K 53 8
                                    

Merhabalar, merhabalar. Beni özlediniz mi?

Biliyorum geciktim. Bunun talihsiz bir olay yüzünden olduğunu duyuruda açıklamıştım eğer okuduysanız. Hemen atmak için bitirdim. Biraz kısa gelebilir bölüm. Ama telafi ederiz biliyorsunuz.

Size iyi okumalar diliyorum. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Yorumlarınız okumak için sabırsızlanıyorum. Çokça kalp.

 Çokça kalp

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌙

Annemin verdiği alışveriş listesini cebime koydum. Elimdeki poşetleri hemen kenardaki koltuğa bıraktım. Başını sonunda bilgisayardan kaldıran ak saçlıya baktım.

"Ooo hoş geldin kızım." Dedi ak saçlı Mehmet Amca.

"Hoş buldum Mehmet Amcam. Ne yaptın? Nasılsın?" Kollarımı tezgaha yasladım.

"İyiyiz be kızım. Günler geçiyor öyle." Dedi gülümseyerek. Anlar anlamda başımı salladım. Raflardaki ilaçlarda gözümü gezdirdim.

"Ben şeyi soracaktı..." Dememle sözümü bölmesi bir oldu.

"Yine gelmedi yavrum." Kırgınca olan sesi dudak büzmeme sebep olmuştu. Yine gelmemişti. Arkasına bile bakmadan gitmişti ve bir daha hiç gelmemişti. Başımı hafifçe sallayıp arkamı döndüm.

Gözüm eşya koymadığım koltuğa kaydı. Hayali canlandı. Pansuman yapılırken ki hali. Sonra kalkıp kapıdan çıkışı. Kapının önünde 18. yaşım ile konuşması. Sonra ise gitmesi.

Beş sene ne çabuk geçmişti. Her şey dün gibi aklımdaydı. Hep doğum günlerimde geldim buraya. Sırf onu sormak için. Artık tanır olmuştu beni Mehmet Amca. Hep aynı umutla geldim.

Aynı umutsuzlukla ayrıldım buradan. Dudağımdaki buruk gülümseme genişledi. Sol gözümden akan bir yaş, öylece süzüldü.

"Nida." Duyduğum ses ile eskilere dönen aklım karşımdaki adama döndü. Ona pansuman yapmam için bekleyen adama döndü. On bir sene sonra onu tekrar görmüştüm. Bu sefer bir eczanede değil kendi evimde, salonumda.

Yüzümden akan bir yaşa uzandı ve baş parmağı ile sildi. O an işte her şeyi unuttum. Hızla uzandım ona. Kollarımı boynuna dolayıp sımsıkı sarıldım. Başta elleri havada kaldı. Sonra ise o da sardı beni kollarıyla.

"Çok korktum seni bir daha göremeyeceğim diye." Akan burnumu çektim ve bu sözleri mırıldandım.

"Ben hala anlamıyorum." Demesiyle kurtuldum kollarından. Bakışlarından hiçbir fikri olmadığı o kadar belliydi ki. Neden kırgın hissettiğim hakkında fikrim yoktu. Beni hatırlamaması böyle mi hissettiriyordu. Benim onu tanımamam daha beter hissettiriyordu.

"Çok önceden, yaklaşık on bir sene önce falan, kurtardığın kızı hatırlıyor musun?" Dedim gözlerim beklenti ile ışıldarken. Hatırlaması lazımdı, hatırlamalıydı. Kaşları daha çok çatıldı. Kahveleri derinleşti.

En Derin Nidam (Asker Kurgusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin