8. BÖLÜM~ SARSINTI

1.4K 60 10
                                    

Herkese selamlar. Yeni bölüm ile geldim. Küçük bir uyarı yapacağım. Kitap düzenlendiği için giriş bölümünü hiç okumamış kişiler var. Hemen bir koşu gidip okumanız lazım. Zaten uzun bir bölüm değil. O zaman sizi Nida ve Cihan ile baş başa bırakıyorum. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Çokça kalp.

Bitti dediğiniz her şey öyle bir başlangıç buluyor ki siz bile şaşırıyorsunuz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bitti dediğiniz her şey öyle bir başlangıç buluyor ki siz bile şaşırıyorsunuz. Hayat gerçekten çok garip ve karmaşık ve bazen anlaması güç bir problem gibi. Problemi çözmek ise anlamaktan daha zor. Ama bazen bunların hiçbirine gerek kalmıyor. Kaderde varsa çözülüyor bir yerden. Her ne kadar yorucu bir süreç olsa da değiyordu.

Sonunda okulun önüne geldiğimizde bir curcuna vardı. Duyduğum kadarıyla oyun havaları açmışlardı. Bazıları masada otururken bazıları kalkmış oynuyordu. Yani çoğunluk oynuyordu diyebilirim.

Arabayı park edip indim. Cihan çoktan inmişti. Doğu'nun masada oturduğunu ve telefonuna telaşla baktığını gördüm. Beni merak etmiş olabilirdi. Hızla onun yanına gittim. Beni görünce ayaklandı. 

"Yine nereye kayboldun ya? Bir gün senin yüzünden kalpten gideceğim." dedi sinirlice. Elinden tutup tekrar yerine oturttum. Bende oturdum yanına. Cihan'ın arabadan buraya geldiğini gördüm. Nasıl asil geliyordu size anlatamam.

Yani asil derken ona demedim ben. Sakın yanlış anlamayın. Bunu düşünmeyi sonraya bıraktım ve Doğu'ya döndüm tamamen. Doğu'nun gözü önce Cihan'a sonra bana kaydı. İmalı imalı gülünce omzuna geçirdim bir tane.

"Aaaa. Yuh kızım. Senin elin ne kadar ağır." diye çığlık attı resmen. Allah'tan müzik sesinden duyulmadı.

Doğu her şeyi muhtemelen saçma salak anladı. Kafasında asla gerçekleşmeyecek senoryolar kurduğuna şimdiden emindim. Ama şu anda durumun düşündüğü gibi olmadığını açıklayacak vaktim yoktu. O sırada tanıdık bir yüz bize doğru gelmeye başladı.

Başta anlamasamda sonradan Hamza olduğunu fark ettim. Kocaman gülümsemem ile Selam verdim. Ben onu uzun zamandır görmemiştim. Ne etkinlikte ne de bugün. Sadece Hamza değil tüm erkekler tek tek ayrılıyorlardı oyun havalarından. Hamza tam karşımıza oturdu. 

"Nasılsın Nida?" dedi sonra gözü Doğu'ya kaydı ve konuşmasına devam etti. "Ve yanındaki şahsiyet." dedi. Bu komiğime gitmişti. Doğu sinirden köpürürken sessizce kıkırdamıştım. ben gerçekten Hamza'yı çok seviyordum ya. Tam kafa çocuktu. O sırada tepemde bugün tanıştığım Nur teyze belirdi.

"Hadi kalk. Oynayacağız." dedi. Dediğini anlamamış gibi kaşlarımı çattım. Elimle kendimi göstererek "Ben mi?" dedim. 

"Sen tabi. Başka kim olacak." dedi. Ben kalkıp hayatta oynamazdım. Hele böyle bir ortamda asla. Benim bir çizgim vardı. O kadar doktordum. Kalkıp nasıl oynayayım.

"Ben hayatta oynamam." dedim. Nur Teyze kaşlarını çattı. 

"Oynar mısın diye sormadık zaten kızım. Oynayacağız o kadar. Bitti." dedi. Al işte çatmıştık. Valla kimse bana imajımı bozduramazdı. Doğu'nun gülmesini duyunca sert bakışlarım ile ona döndüm. Bir tane daha geçirdim omzuna.

En Derin Nidam (Asker Kurgusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin