Episode 30

198 25 60
                                    

Namjoon

"HYUNG! HYUNG KALK EVİN YANIYOR HYUNG!"

Jeongguk'un bağrışıyla hızla yataktan kalktım ve korku dolu gözlerle Jeongguk'a baktım. Bana pişkin bir sırıtışla baktığını gördüğümde elime geçen yastığın ucundan tutup ona vurdum ve uyku mahrumluğuyla yüzümü avcuma dayayıp yüzümü Jeongguk'a döndüm. Üzerinde bir şey yoktu ve bembeyaz vücudu gün yüzündeydi. Altındaki Calvine Klein iç çamaşırının lastiği gözüküyordu ve altında siyah bir eşofman vardı. Saçları dağınıktı ve özensizce dağıtılmıştı.

Esnedim ve gözlerimi kırpıştırıp "Ee ben yokken neler yaptınız bakalım?" dedim, sesim yeni uyandığımdan derin çıkıyordu. Jeongguk heyecanla yatağımın ucuna oturdu ve ona dönmemi sağladı. Ona kısık gözlerle bakarken derin bir nefes aldım ve "Ben Taehyung ile öpüştüm." dedi.. Göz devirdiğimde dudaklarını büzüp "Ya, hyung, neden göz deviriyorsun? Gelip bana 'Ne güzel!' demen gerekirken göz deviriyorsun! Alınıyorum ama!" dediğinde gülümseyip tatlı tatlı büzüştürdüğü dudaklarını sıkıp "Çünkü öpüşmüştünüz daha önceden." dedim sakin ses tonuyla. Mutsuzca omuz silkti ve "Ama hyung!" dedi. Tanrım cidden bebek gibi duruyordu!

Zaten dağınık olan saçlarını elimi uzatıp birde ben karıştırdım. Durgun sesimle "Söyle bakalım hanginiz uke hanginiz seme?" dediğimde anında yanakları kızardı. Yerimde yavaş yavaş doğrulurken gülerek "Vampirim vampirim diye övünüyordun! N'oldu lan bir anda uke olmuşsun!" dedim, tek kaşını kaldırdı ve "Peki senin son Instagram postunun açıklamasına ne demeli?" dedi alayla. Gülümsedim, "Oraları karıştırma zaten her şey açık."

Jeongguk beni yatağa ittirdi ve üstüme çıkıp gıdıklamaya başlarken kahkaha atmaya başladım. şerefsiz hep böyle yapardı. boş anımda yakalar, gıdıklamaya başlardı. 

Onu üzerimden ittirdim ve yatakta doğrulurken nefesimi düzene sokamaya çalıştım. Jeongguk ise yatakta yatmış ve eli kasıkları üzerinde duruyordu, diğer eli ise rastgele savurmuştu yatakta. 

Kendime gelebildiğimde gülümseyip "Ne oldu lan bir anda ayı gibi üzerime atladın?" dedim, ardından elini gösterip "Tanrı aşkına senin Tanrı'n kim? Bizim bir Tanrı'mız var da senin nasıldı?" dedim. Unutkanlık başa belaydı cidden. Eh, B12 eksikliği işte.

Jeongguk hızla "Ben aslında Hristiyan olmak istiyorum ama kan emdiğimden dinden çıkabilme gibi bir durumum var. Ayrıca eskiden biz şeytana kulluk eden bireylerdik çünkü kan emme ve insan öldürme şeytanın işi. Ama İncil'i biraz daha inceledim ve Hristiyan olmaya devam ettim. Şeytanın ne kadar kötü bir melek olduğunu biliyorum bu yüzden asla ona kulluk etmem. Ben yaratıcıya, Tanrı'ya inanıyorum." dediğinde başımı salladım. Karışık ve zordu onun durumu. İstediği dine mehsup olamıyor, istediği gibi yaşayamıyordu. 

Jeongguk'un birden gözleri dolunda hızla "Ne oldu? İyi misin?" dedim ve boynumu gösterip "Biliyorsun, istediğin zaman." dedim. Bazen açlık içinde kıvrılıyordu. Bu yüzden kanımı az olsa da kanımı emmesine izin veriyordum. Ardından biraz vişne suyu vücudumu yerine getirtiyordu.

Jeongguk başını sağa sola sallayarak "Hyung, ben siz ölürseniz ne yapacağım?" dediğinde gözlerimin dolduğunu ve gerildiğimi hissettim. Sonsuz ömür her birimiz için ne kadar güzel görünse de çok kötüydü aslında. Sevdiklerinin ölümünü görmek ve o sonsuz ömürde yaşadığın olaylar insanı sarsabilme etkisi çok yüksekti.

Jeongguk'u kendime çektim ve sarıldım hemen. Başını okşarken bir yandan da onu sakinleştirmeye çalıştım. 

"Düşünme öyle şeyler küçük vampir, biz her zaman yanındayız."

"Hem ne demek ölürsek! O zaman sende geliyorsun darılırım."

"Hem sen ölümü düşünme, Taehyung'u düşün."

I'm Bad Boy | Namjin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin