I'm Bad Boy | Namjin ✓

Episode 32

Namjoon

"HADİ YE ŞU ZIKKIMI!"

"İstemiyorum Yoon, ne zorladın be!"

"YE LAN AĞZINA SOKACAĞIM ŞU KİMBAPI!"

"Ve zıkkım zıkkım."

Söylene söylene yemek çubuklarını alıp ağzıma attım kimbapı. Sabahtan beri yemek yemem için uğraşmışlardı ama sadece bir tabak ramyeon yemiştim. Birde dalga geçmişlerdi benle. Attığım postu sabah çekmiştim yemek yemeden önce. Ve Yoongi görüp bir boş çene yapmıştı bana. Jeongguk ise alaylı bakışlar atıp bana ne zaman baksa aptal bir yüz ifadesiyle kaşlarını yukarı kaldırıp indiriyordu. Tanrı aşkına, neden onları engellememiştim?

Ve şimdi hemen hazırlanıp parti yerine gitmek istiyordum. Belki Seokjinlerde önceden gitmişlerdi.

Hızla ağzıma bir kaç kimbap ve tteokboggi atıp ayağa kalktım ve "Hazırlanalım artık. Geç olmadan gidelim." dedim heyecanla. Jeongguk gene tam o bakışlarını yapacakken "Siz Taehyung ile ne zaman sevişeceksiniz vampir ve uke olan Gguk?" dedim ve ellerimi sandalyenin sırt yaslama şeyisine dayanıp hafifçe eğildim. Jeongguk kıpkırmızı kesilirken Yoongi alayla "Oooo! Vampirsin oğlum bari öyle kurtar semeliği!" dediğinde Jeongguk kıpkırmızı kesildi. Gülerek "Seni etkiliyecek bir şey mi yaptı?" dedim aklımdakileri dilime dökerek. Jeongguk mümkünmüş gibi kızarırken şok oldum. Kahkaha atarken Jeongguk tam kalkacağı sırada Yoongi histerik şekilde gülerken Jeongguk'u omuzlarından bastırıp geri yerine oturttu. "Duur! Önce cevap sonra kalk." Jeongguk alt dudağını ısırdı ve bir şey mırıldandı. Yüzümü ekşitip "Ne dedi lan bu?" dedim çatlayan sesimle.  Jeongguk başını eğdi ve "Kucağına aldı..." diye mırıldandı. Tam o anda Yoongi ile "Ooooo!" diye bağırdık. Jeongguk hızla kalktı ve "Ben odama gidip üstümü değişeceğim. Sonra da Jennie ve Jisoo nunalara gideriz." dedi telaşla. Kıkırdayarak "Saat kaç ki gençler?" dedim, Yoongi hemen saatine baktı ve "Saat üç, parti saat sekizde başlayacak ve on ikide bitecek. Yani bir saate hazırlanırsak, bir saate de onlara varsak; anca yetişiriz. Kalkın bakalım." dedi ve bize kısa bir plan hazırladı. Başımı salladım ve hızla mrdivenlere yönelip odama çıktım.

Hızla odama çıktım ve dolabımı açıp deli gibi kombin yapmaya başladım aklımdan. Hemen koyu gri tişörtümü aldım ve yatağımın üzerine attım. Altıma da bol, çok cepli bir pantolon aldım ve onu da yatağa attım ve arkamı döndüğüm gibi üstümdeki tişörtü çıkarıp yatağa koydum. Ve altımı da çıkartıp sadece iç çamaşırımla kaldım. Üzerime hızla tişörtümü giydim ve altıma da pantolonumu giyip tişörtümü içime soktum. Ve biraz tişörtü çıkarıp bol bıraktım. Ardından hızla banyoya geçtim ve saçıma spreyle su sıkıp ıslattım. Saçım biraz nemli olunca fön tarağı ile şekil verdim. Ama verdiğim şekli beğenmedim ve saçlarımı iki tarafa ayırıp kuruttum saçlarımı. Ardından düzleştiriciyi taktım ve ısısını ayarladım. Bir süre beklediğimde küçük uyarı sesinden sonra ikiye ayırdığım saçlarımı düzleştirdim. 

Tutam tutam düzleştirdiğim saçlarım düzleşince aynaya baktım. Evet. Bu sefer olmuştu. Sıra bakımdaydı. 

İlk uzun kıstırgaçlı iki tokayı saçlarımın iki yanına takıp yüzümün önüne saç gelmesini engelledim. Ardından kremi aldım ve güzelce yüzüme yaymaya başladım. Kremi yaydıktan sonra naneli lipbalmımı alıp dudaklarıma yaydım. Ardından dudaklarımı birbirine sürtüp iyice yaydım. Saçlarımdaki tokaları çıkardım ve saçımı ellerim ile düzeltip aynaya baktım. Yapılacak başka bir şey olmadığına kanaat getirince banyodan çıktım.

Hızla makyaj masası olarak geçen masanın yanına gidip takılarıma baktım. Elime siyah Rolex saatimi alıp koluma taktım. Hızla parfüm banyosuna da girip üzerimde sert bir koku bıraktım. Sağ kulağıma üç tane siyah halka küpe taktım ve bir de ince uzun zincir kolye taktım. Ayanaya baktım ardından, güzel olmuştum. Acaba Seokjin beni beğenir miydi?

Odamdan çıktığımda aynı anda Jeongguk'un da odasından çıktığını fark ettim. O da siyah kalın askılı bir tişört ve altına bol bir siyah pantolon vardı. Kıvırcık saçları iyice dağılmıştı. Takıları zincir kolye ve siyah küpeler takmıştı. Dövmeleriyle harikulade duruyordu.

Aşağı indiğimizde sigara içen Yoongi ile karşılaştık. İçtiği sigaranın dumanı verirken dağılmış kıvırcık saçları çarptı ilk gözüme. Ardından üstüne giydiği siyah bol tişört. Üzerinde beyaz yazı yazıyordu ama okuma gereği hissetmedim. Altında ise bol siyah bir eşofman vardı. Bizi gördüğünde sigarasının izmaritini küllükte söndürüp ayağa kalktı ve "Hadi gidelim." dedi. Başıı aşağı yukarı salladım ve hole yürümeye başladım.

Üzerime deri ceketimi aldım ve siyah botlarımı dolabı açıp aldım. Arkamı döndüğümde Yoongi de bol saten ceketini almış ve yanıma gelip siyah botlarını aldı. Jeongguk'da hemen üzerine saten ceketini geçirmiş ve siyah botlarını giyiyordu. Hepimiz hızla anahtarlarımızı ve diğer cart curtları alıp evden çıktık. Kapıyı çektik ve bir kaç kilit atıp çıktık.

Hızla siyah Range Rover arabamıza binip arabayı çalıştırdık. Jeongguk arkaya geçerken "Neden bu kadar hızlı davranıyoruz amına?" dediğinde hepimiz bir anda durduk. Jeongguk sapasağlam dursa da biz nefes nefeseydik Yoongi ile. Yoongi'ye kaydı gözlerimizi. Yoongi kaşlarını çattı ve "Hoseok ile konuştum çıkmışlar bile bende belki yetişiriz diye hızlı hızlı şey ettim. Yoksa bana ne amına!" dedi ve arabayı çalıştırdı. İlk cebine sıkıştırdığı sigara kutusunu çıkarıp bir dal sigara aldı dudaklarına. Çakmağıyla ateşledi ve çakmağı torpidoya atıp arabayı geri geri sürmeye başladı. Arkama yaslandım ve telefona gelen mesajla irkilip telefonu açtım. Üstten mesajları okudum ve sırıttım.

*Civciv Jim: Hyung, bugün Jin hyung ile öpüşmezsen adam değilsin.*

_______________________________________________________________________________

Annyeong yorobun! Nağğber?

İyi ben aynı kaos falan ihihihi

Neyseeee bu bölüm neden çok hoşuma gitti anlamadım ama oldu gibi yaa

Siz beğenmediyseniz söyliyin diğer bölümü ona göre yazayımm

Ayrıca o kadar çok kitap var ki ne yapacağımı şaşırdım

Neysee siz boşverin kendinize iyi bakın

Namjinlendiniz, knock. Byee <3