Keyifli okumalar, umarım beğenirsiniz. 💕
Yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum. ❤️
...
"Allah'ım... Allah'ım sen bana sabır ver lütfen! Yalvarıyorum sana!"
Odama giden koridorda hızlı adımlarla yürüyordum. En sonunda sabır denen hiçbir şey bırakmamıştı bu adam bende! Kendimi durduramayıp ağlamalarım şiddetlenirken adımlarım yalpalıyordu ama sonunda odama ulaştığımda kapısını sertçe açtım ve içeri girdim. Elimdeki çantayı hızla duvara fırlattım. İçindeki defterler, kalemler yere düşünce sinirimi boşaltmak adına çığlık atmaktan kendimi alamamıştım. Berbat haldeydim ve beni bu duruma o evin beyi denen adam getirmişti. Bana odama gitmemi söylediğinde onu dinlememiş ve kapıyı açmaya yeltenmiştim. O ise kapıyı kilitlemiş anahtarı da cebine atmıştı. O hareketi karşısında sinirle ondan nefret ettiğimi söyleyip yerdeki çantamı da alıp koşarak yanından uzaklaşmıştım.
Siz... Sizden nefret ediyorum.
"Her şeyden nefret ediyorum! Bu evden de, o heriften de, herkesten nefret ediyorum!"
Sabahtan beri içimde biriktirdiğim her şeyi şimdi bağırarak kusuyordum. Dolmuştum. Bir kum tanesi kadar bile sabır bırakmamışlardı.
"Ben mi kaçırdım he?! Ben mi sebep oldum kardeşinin gitmesine? Laftan anlamaz, kendi aklıyla hareket eden bencil bir adamsın işte! Ne bekliyorum ki zaten! Neymiş izin vermiyormuş! Sen kimsin ya? Kim?!"
Kahverengi kapı birden gözümde Sinan Bey olmuştu da sanki söylemek istediklerimi ona söylüyordum.
Yüzüne karşı niye söylemedin peki?
Bu düşünce olduğum yerde durmamı sağlarken sinirle sağ ayağımı yere vurdum. O manyak adam dediklerimin birini duysaydı tüm acımasızlığı ile balkonundan sallandırırdı beni. Gaddar adam! Belki o duymamıştı ama odadan içeri telaşla giren Sare ve Sevda duyduklarını açıkça belli etmişlerdi. Odaya en son giren Sevda gelen giden var mı diye son bir kez sağı solu kontrol edip kapıyı kapatırken Sare'de yanıma gelmiş ve kollarımdan tutmuştu.
"Abla bu halin ne ? Niye öyle bağırıyordun?"
Sevda'da yanımıza gelmiş elleri belinde beni seyrediyordu. Olanları biliyorlar mıydı bilmiyordum ama benim için endişelendikleri yüz ifadelerinden belliydi. Kollarımı Sare'nin boynuna sararken ağlamalarıma hıçkırıklar eşlik etmişti. Sevda saçımı okşarken onların yardımı ile yatağıma oturdum.
"Kız ne oldu anlatsana! Çıldırtacan mı insanı?"
Hıçkırıklarım yüzünden omuzlarım inip kalkarken karşımda duran ikiliye bir açıklama yapmam gerekiyordu. Sağ elimin tersi ıslanan yanaklarımı temizlerken ilk olarak teyzemin nerede olduğunu sordum. Melike Abla ile kahvaltı hazırladığını duyunca az da olsa rahatladım. Kadının tekrardan bu halimi görmesi demek felaketti.
"Duydunuz mu bilmiyorum ama Simay yok... Dün gece geldi dedi ki beraber uyuyalım ben de tamam dedim. Uyumadan önce biraz dertleştik sonra da uyuduk. Sabah Sinan Bey bağırarak odama geldi işte. Nerede, biliyorsun susma falan dedi. Üstüme geldi. Ama bir şey bilmiyorum ki ben! Okula gidecektim sakladığın bir şey vardır diyerek izin vermedi! Ya lütfen siz söyleyin nasıl bir sabaha uyandım ben!"
Yardım dilercesine onlara baktığımda Sare, "Oyy, ablam benim kıyamam sana..." diyerek sarılmıştı. Bakışlarım Sevda'ya kayınca düşünceli bakışlarla bana baktığını gördüm. Gözlerimiz kesişince gülümsemeye çalıştı ama bir şeyler vardı anlamıştım.
"Sevda? Bir şey demeyecek misin?"
"Yeni duydum şimdi ben de Simay'ın gittiğini. Senden. Kim bilir nereye gitti? Anlar Sinan Bey'de hatasını sen ağlama böyle. Bir şeycik olmaz bir gün okula gitmesen. Hem hafta sonu yarın kafanı toparlarsın, dinlenirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİDAR
General Fiction2000'li yılların başında, Anadolu'nun bir şehrinde geçecek olan hikayemiz doğduğu gibi teyzesinin kolları arasına verilen Serap'ın ve büyüdüğü evin beyi olan Sinan'ın hikayesini ele almaktadır. ... Yaş farkı ve yetişkin içerikli unsurlar mevcuttur.