Selaaammmm.
Aklımda olan bir şeyden bahsetmek istiyorum kısaca. Görüldüğü üzere hala karakterleri yansıttığını düşündüğüm kişileri paylaşmadım. Aklımda olan birkaç isim vardı ama kararsızım onlarda da. Sizler ne düşünüyorsunuz merak ediyorum. Paylaşmamı ister misiniz yoksa biz kafamızda hayal ediyoruz sen elleşme bize mi dersiniz? Fikirlerinizi yazarsanız mutlu olurum.
Oy ve yorumlarınızı esirgemediğiniz keyifli bir okuma geçirirsiniz umarım. 💕
...
Sıra bende.
Evin beyinin dudakları kendi dudaklarına değiyordu. Az önce o dudaklar arasında emilen dudaklarının ıslaklığı hala duruyordu ve onlar nemini yitirmeden karşısındaki adam kendisini öpmesini bekliyordu. Bir şey demek adına dudaklarını aralamıştı ki aralarından geçen sıcak nefes vücudunun daha da ısınmasını sağlamıştı. Pembe ve dolgun dudakları usulca geri kapanırken Sinan kızın utandığını anlamıştı.
"Seni zorlamıyorum."
Ellerini üstünden çeken ve ondan birkaç adım uzaklaşan adamın hemen sonrasında derin bir nefes almış ve başını önüne eğip sağ elinin işaret parmağı ile saçını düzeltmişti. Bir şey demeliydi ve hemen bu odadan çıkmalıydı sonra da kendi odasına çekilip tüm bu olanları sabaha kadar gözünü kırpmadan düşünmeliydi.
Evet ama ne diyecekti?
"Ben... Benim gitmem gerek."
"Serap-"
Adamın konuşmasına izin vermeden ışık hızında arkasını döndü ve hızlı adımlarla odasından çıktı. Bir saniye bile duraklamadan merdivenleri hızlı hızlı inmiş kimseye görünmeden odasına girmişti. Kapattığı kapı ile odasının ortasına yürüdü ve birden durdu. Boş bakışları anlamsızca odada gezinirken bedeninden geçen bir ürperti ile parmaklarının ucu dudaklarına gitmişti.
"Öptü beni..."
Üzerine sinen şaşkınlık ve onun getirisi olan şokla dudaklarını hafif bir temasla okşarken sanki ateşe dokunmuş gibi aniden çekti parmaklarını.
"Ne yaptık biz?"
Kendi kendisine sessizce fısıldarken kelimeler dudakları arasından büyük bir çabayla çıkıyordu. Nevri dönmüştü sanki başı dönüyordu. Bu böyle bir şey miydi? Öpüşmek? Daha doğrusu öpülmek? Şu ana kadar hiç erkek arkadaşı olmamıştı. Yakın kız arkadaşlarının olurdu ama onlar da çevre korkusuyla el ele bile zor tutuşurlardı. Şimdi kendisinin sevgilisi bile olmayan biriyle -ki o biri evin beyiydi- bir yakınlık kurması ona çok garip duygular tattırıyordu.
Yanlış hissediyordu ama rahatsız değildi.
"Aman Allah'ım... Sen beni affet! Ayy..."
Odanın içinde amaçsızca dolaşırken terlediğini hissetti. Üzerindeki elbisenin düğmelerini çözmek adına başını eğerken cebine sıkıştırdığı zarf ile biraz olsun aklı başına gelmişti.
Simay'ın bıraktığı zarf.
Sinan Bey onu okumuştu.
Titreyen elleriyle zarfı aldıktan sonra çalışma masasına doğru yöneldi ve sandalyesini çekti. Açtığı kağıtta tanıdık el yazısıyla istemeden buruk bir tebessümde bulunmuştu. Bu zarf hem aklının dağılmasına yardımcı olacak hem de bir şeyleri öğrenecekti sayesinde.
Canım, Serap'ım...
Yazacaklarımı okumadan önce senden bir şey istiyorum. Buna hakkım olmadığını düşünebilirsin ama bilirim ben seni. Yaparsın şartsız koşulsuz. Abime verecek kadar cesaretli değilim o yüzden bu satırları okuduktan sonra ona götür mektubu. Eğer dayanamayıp okumak istersen de oku ama bu mektup abime ulaşsın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİDAR
General Fiction2000'li yılların başında, Anadolu'nun bir şehrinde geçecek olan hikayemiz doğduğu gibi teyzesinin kolları arasına verilen Serap'ın ve büyüdüğü evin beyi olan Sinan'ın hikayesini ele almaktadır. ... Yaş farkı ve yetişkin içerikli unsurlar mevcuttur.