16. Bölüm

3.9K 162 7
                                    

Herkese selam 🙌

Nasılsınız? Umarım sağlıklı, huzurlu ve mutlusunuzdur. 💖

Yeni bölümle karşınızdayım. Lafı çok uzatmadan sizi bölüme almak istiyorum. Keyifli okumalar dilerim. 🤍

...

"Ev sıcacıkken nasıl üşümeyi başardın anlamıyorum Serap?"

Yine ve yeniden gelen hapşırık sesi.

"Ahh, cidden inanamıyorum! Bekle ocağın üstünde kaldı hazırladığım nane limon. Getireyim de iç."

Mutfağa giden teyzemin arkasından bakarken akan burnumu sertçe elimdeki buruşmuş peçeteyle temizlemeye çalıştım.

Öff, daha da batırdım.

Alacağın olsun Sinan!

Adamın karşısında yağmur çamur demeden dik bir duruş sergileyeyim derken yataklara düşmüştüm.

Hasta etmişti. Hem zihinsel hem bedensel.

Burnuma dayatılan fincanla anlık geriye çekilirken aldığım koku ile beynim burnumdan akacak gibi olmuştu.

"Teyze bunun sadece nane limon olduğuna emin misin? Belki arka bahçede bir ceset vardı da onu da ekledin gibi- Ahh! Ne vuruyorsun ki?!"

"Nimete düzgün laf et!"

Koluma yediğim şaplağın ve teyzemin yüz ifadesinden dolayı korka korka fincandaki şeyden bir yudum almaya zorladım kendimi. Teyzem geleli saatler oluyordu. İlk başta bir şey olmamış gibi davransam da sonradan bitkin düşmüş halimden ve sürekli hapşırmamdan dolayı sorguya çekilmiştim. Sabahında sağ olan kızı akşamında hasta bulmasına anlam verememişti haklı olarak.

"Haftaya sınavı var ama kızımız hasta olmakla meşgul!"

"Yaa teyzeee!"

Ağlamaklı yüz ifademle kendimi acındırdığımda teyzem hemen yanıma gelmiş ve saçlarımı okşamıştı.

"Bir şey mi istiyorsun kuzum?"

Onayladığımı gösterir gibi başımı sallayınca "Ne?" diye sormuştu.

"Artık... Susmanı."

Ve kolun üst kısmına gelen bir şaplak...

"Keseceğim o dilini! Bitir artık şu çayı da."

Çay değil zehir, diyerek içimden geçirerek küçük küçük yudumlarla içip en sonunda bitirmiştim. Tadı ne kadar kötüyse etkisi de bir o kadar iyiydi sanırım ki aradan bir saat geçtikten sonra kendimi iyi hissediyordum ve öksürüklerim de azalmıştı. Odama geçip yatağıma uzanırken boynuma kadar çektiğim pikemin altında Sinan'ı ve söylediklerini düşünmeye başlamıştım. Konuşacağımızı, konuşup bu konuyu halledeceğimizi söylemişti. Bunun en yakın sürede olması temennimdi şu anda. Eğer karşısına geçmeyip gitmesine izin verseydim acaba böyle bir ihtimalimiz olur muydu diye sordum içimden. İçimizde fırtınalar kopuyordu. Peki ya birbirimizden kopabilir miydik? Bu düşünceyle bile huzursuz olup yüzümü buruşturmuştum. Aklıma not etmiştim ki yan yana geldiğimizde bir kez daha vurmalıydım koluna. Sinirim belki geçebilirdi.

"Ahh, manyak herif..."

Yüzümde bir gülümseme varken çıkmıştı dudaklarımdan sözcükler. Gülümsememi durduramamışken parmak uçlarımı dudaklarıma yaslamıştım. İsmini söylemek, aklıma gelmesi bile beni bu hale getirirken başkasının adını sevgilim diye vermiş olmak... Hatamı telafi etmeliydim. Saçmalamıştım ama toparlamalıydım da.

ASİDARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin