3

1.2K 121 25
                                    












Mark alışverişini yaklaşık yirmi dakikada bitirmişti. Eve dönüş yolunda yolda kalma korkusu yaşamıştı birkaç kere. Kar düşündüğünden daha hızlı yağıyordu ama neyseki altında arazi aracı vardı ve çok uğraşmadan evine varmıştı.

Arabadan inip poşetleri eline aldı ve evin kapısına geldi. Anahtarlarını cebinden çıkarttığı sırada evin içinden gelen homurdanmaları duymuştu. Kıkırdadı ve sonunda kapıyı açtı. Glacier etrafında dönmeye ve kuyruğunu sallamaya başlayınca kıkırtısı kahkahaya dönmüştü.

"Sadece yirmi dakika yoktum, sakin ol."

Elindeki poşetleri bir kenara bıraktı ve kapıyı sonuna kadar açtı.

"Pekala, söz verdiğim gibi oyun oynayacağız!"

Eşyaları yerleştirmeyi sonraya bıraktı. Glacier'ı da peşine takıp evin etrafını dolandı, arka bahçesine geçti. Sık ve kısa olan ağaçlar sayesinde arka bahçede onları dışarıdan kimse göremezdi. İç rahatlığıyla oynayabilirlerdi. Endişelenmesine gerek yoktu.

Karlar neredeyse bileklerini geçiyordu. Yürümesi zordu ancak Glacier'ın bundan pek etkilenmediğini fark etti. Yüzüne bir gülücük kondurdu ve ağaçlardan birine ilerledi. Kuru dallarından birini kırdı.

"Koşman bebeklerin için iyi bir fikir mi?"

Glacier ise kuyruğunu sallamaya devam ediyordu. Mark odunu çok uzak olmayacak şekilde fırlattı. Saniyesinde koşmaya başlamıştı Glacier. Mark uzun süre dönmesini bekledi kurdun ancak Glacier ağaçların dibinde kalakalmıştı. Etrafı kokluyor, odunu almak yerine ağacın dibine bakıyordu sadece.

"Ne oldu?"

Yanına vardığında Glacier'ın neye baktığını gördü. Yanına eğilip karın ortasında çıkmış mor çiçeği fark etti.

"Kardelen çiçeği! Gücün simgesidir."

Kurdun büyülenmiş bakışları çiçekten ayrılmıyordu, arada bir de yüzünü yaklaştırıp kokusunu içine çekiyordu.
Mark bir elini kurdun tüylerine atıp okşadığı sırada söze girdi.

"Sana benziyor. Karların içinde parlayan güçlü bir çiçek."

Glacier bakışlarını Mark'ın yüzüne çıkarttı. Ardından yanağını yaladı.

"Hadi ama! Yine başlamayalım lütfen."
Gülerek sildi yanağındaki ıslaklığı Mark. Ancak Glacier'ın farklı planları vardı.
Mark'ın üzerine atladı büyük kurt ve kolayca yere serdi zaten dizleri üzerinde olan bedeni. Yine yüzünü yalamaya koyuldu ve yine Mark'ı gülme krizine soktu.

Karların arasında biraz daha boğuştular. Daha çok Mark yalanmaktan kaçmaya çalışıyor ve Glacier her seferinde onu yere seriyordu. En sonunda Mark ıslanmış ve üşümeye başlamıştı. Kurdun da kendisinden farkı yoktu, sırılsıklamdı.

"Hadi içeri, sırıl sıklam olduk!"

Evin girişine kadar yarışmışlardı. En sonunda tabiki Mark kazanmıştı çünkü Glacier hala arka ayaklarından birini kullanamıyordu. Kapıya nefes nefese gelmiş, sıcak eve adımlarını atmışlardı.
Mark hemen sabah kullandığı havluyu alıp Glacier'ı kurulamış, sonrasında üzerine battaniyeyi örtüp koltuğa yatırmıştı yorgun bedeni. Kendisi de kısa bir duş almak için odasına gitmişti.

Duştan çıktığında üzerine kalın kazaklarından birini giymişti. Hala üşüyordu bedeni. Önce aldığı malzemeleri mutfağa götürdü ve hepsini yerleştirdi. Aldığı biralardan birini eline alarak yorgunlukla salona döndü ve bedenini şöminenin önüne attı. Genelde sakince evde zaman öldürme rutinine eklenen Glacier yormuştu bugün onu. Sadece bir günde böylesine yakın olmaları hala şaşırtıyordu onu.

Glacier | MarkHyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin