18

886 89 36
                                    




"Sanırım kavga ediyorlar."

Donghyuck'un sesinden ne kadar da üzgün olduğu belli oluyordu. Mark koltukta oturan ve battaniyesine sarılmış bedeni kolları arasında aldı. Saçlarını okşadığı sırada konuştu.

"Merak etme, eminim tatlıya bağlanacaktır."
İçinden geçenleri aynen söyledi. Jeno'yu uzun yıllardır tanıyordu ve Jaemin'i çok sevdiğini gözlerinden anlamıştı. Gerçekten de aşıktı ona. Bu yüzden kavganın tatlıya bağlanacağından neredeyse emindi. Zaten birkaç dakika sonra sesler kesilmiş, evleri sessizliğe bürünmüştü.

"Neden kavga ediyorlar ki? Jaemin iyi biri, kötü bir şey yapmadı."

"Üzme kendini Hyuck. Bazen ilişkide böyle küçük kavgalar olabilir. Boşver şimdi onları."

Donghyuck başıyla onayladı ve kolları arasında olduğu bedene iyice yanaştı.

Birkaç gündür aşırı sevgi doluydu Hyuck. Her gördüğünde Mark'a sarılıyordu. Uyurken bile yapışıklardı birbirlerine. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Uzun sessizliğin içinde sadece birbirlerine sarıldılar. Arada bir boynundaki dudakları hissetse de sesini çıkartmamıştı Mark. İlgi isteyen Hyuck o kadar hoşuna gidiyordu ki...

"Markie." Neşeli bir sesle konuşan Hyuck'a güldü.

"Efendim Hyuckie." dedi ve bir kıkırtı da Donghyuck'tan kazandı.

"Hatırlıyor musun? Dağ evinde karnımı kaldırmıştın beni rahatlatmak için."

"Hmm."

"Tekrar yapabilir misin? Belim çok ağrıyor da."
Sesindeki utanç belli oluyordu. Tatlı isteği ise Mark'ı gözyaşlarına boğabilirdi. Özellikle kullandığı şirin ses tonu ve aşağıdan attığı masum bakışlar kalbini tekletmişti. Çok güzeldi.

"Elbette Hyuck."

Önce kendisi kalktı, ardından kollarından destek alarak Hyuck'u kaldırdı. Fark ettiği ilk şey normalden daha yavaş olan hareketleri olmuştu. Hyuck bugün gerçekten çok yorulmuş olmalıydı.

Hızla arkasına geçti ve karnının altında birleştirdi ellerini. Yavaş yavaş kaldırdı koca karnını. Öncekinden çok daha ağır olduğunu hissetti ve böylesine ağır bir yükü Hyuck gibi naif birinin taşıması onu üzmüştü. Yorulması, ağrılar çekmesi, krampları, geceleri ter içinde uyanması, uyuyamaması, mide bulantıları, baş dönmeleri... hepsi üzüyordu Mark'ı. Donghyuck'u acı çekerken görmek istemiyordu artık. Bir an önce bebeklere kavuşmak istiyordu ve biliyordu ki bebekler doğduğunda kendisi de tıpkı Hyuck gibi yorgun, uykusuz ve ağrılı olacaktı. Üç bebeğe aynı anda bakmak çok zorlayacaktı ikiliyi.

Düşüncelerini kolları arasındaki bedenin iniltisi kesmişti. Hyuck öylesine rahatlamış hissediyordu ki omuzları düşmüş, bacakları bedenini taşıyamaz olmuştu. Tam da istediği şey buydu işte. Birkaç dakikalığına da olsa rahatlamaktı.

Mark dayanabildiği kadar durdu. Kaç dakika geçtiğini bilmiyordu ancak kolları titreyecek kadar uzun bir zaman geçmişti. Zorlasa saatlerce taşıyabilirdi karnını ancak kolları arasında uykuya dalacakmış gibi duran Hyuck izin vermemişti. Karnını indirmeden odaya adımlamalarını sağladı. Paytak adımlarla ulaştılar yatağa. Yavaşça yatırdı Hyuck'u ve yan dönmesini sağladı. Son zamanlarda fark ettiği şeyi yaptı, koca karnının altına bir yastık yerleştirdi. Hyuck'un gözünden kaçmamıştı bu hareketini. Bir teşekkür mırıldandı.

"İstediğin başka bir şey var mı?"

Hyuck hızla başını sallayınca Mark gülümsemeden edemedi. Pembe saçlarını karıştırdı, yanağını okşadı baş parmağıyla. Konuşmasını bekledi.

"Benimle uyur musun?"

Mark beklemeden yanına yerleşti. Yorganın altında Hyuck'un kendisine yaklaşmasını, sıkıca beline sarılmasını izledi yüzündeki tebessümle. Bir elini boynuna gömülen kafasına, diğerini de beline sardı.

"Markie." dedi Hyuck kafasını kaldırıp. Mark da başını eğdi ismini duymasıyla ancak beklenmedik bir şekilde çok yüz yüze gelmişlerdi. Birbirine dokunan burunları ve kesişen bakışları yutkunmasına sebep olmuştu. Hyuck üzerinde inanılmaz bir etki bırakıyordu.

"Beni öper misin?"

Tek bir saniye bile kaybetmedi. Dudaklarını birleştirdi yumuşak dudaklarıyla. Usul usul öptü pembeliklerini. Yavaştı ancak bir o kadar da derin. İçinden geçen tüm duyguları sanki öpücüğe aktarmak istiyordu, öyle güzel öpüyordu. Donghyuck kendini kaybetmiş gibi dudaklarını aralamıştı. Karşılık vermeye çalışmayı bir süre önce bırakmıştı. Mark onu sevsin, dudaklarının tadını çıkartsın istiyordu. Öyle de oluyordu. Mark'ın ağzından kaçan küçük bir inlemeyi duymuştu çoktan. O kadar hoşuna gidiyordu ki seslerine hakim olamıyordu.

Masum başlayan öpücük aynı şekilde devam etti. Arada nefeslenmek için ayrılsalar da sadece birkaç saniyenin sonunda tekrardan birleşiyordu dudakları. Bir Donghyuck uzun uzun öpüyordu, bir Mark. Sıraya koymuşlardı anlaşmadan.
Mark elini Hyuck'un ensesine çıkarttı daha da derinleştirmek için öpücüğünü. Ensesindeki saçları okşadı, eli hafif aşağıya indi. Serçe parmağının değdiği bir nokta yüzünden Hyuck'tan sesli bir inleme alınca duraksadı. Zevk ve acı karışımı inleme korkutmuştu. Canını yaktığı düşüncesiyle hızla ayrılmıştı dudaklarından.

"Sorun yok Mark. Sadece mühür yerime dokunduğun için irkildim o kadar." demiş ve korku dolu gözlerle bakan Mark'ı sakinleştirmeye çalışmıştı. Mark ise merakla dolmuştu. Ne olduğunu bilmiyordu, daha önce de duymamıştı ancak şu an sormak için hiç de iyi bir zaman değildi. Öpüşmeye devam etmek istiyordu. Çok geçmeden isteğini yerine getirdi. Tekrardan yapıştı karşısındaki kızaran dudaklara. Donghyuck'un yanaklarından tuttu bu sefer, uzunca ve güzelce öptü. Kaç dakika geçti bilmiyordu ancak Hyuck'un yorgun düştüğünü hissedebiliyordu. Dudaklarının hareketleri yavaşlamış, nefeslenmek için ayrıldıklarında bile gözlerini açmamıştı. Nefesleri daha ağır ve hızlıydı. Uzun süre nefessiz kalması zaten karnı yüzünden baskı altında olan ciğerlerine hiç iyi gelmemiş gibi duruyordu. Mark durması gerektiğini fark etmişti artık. Hyuck'un nefeslenmesine izin verdi, kolları arasına gömdü bedenini. Üzerlerinden kaymış olan yorganı düzeltti. Bir yandan saçlarını okşadı bir yandan da karnını.

"Bugün çok yoruldun. Uyu hadi."

Hyuck yorgunca başını salladı ve hızla uykuya daldı.
Bugün gerçekten de çok yorulmuştu.





...
Kısa ancak tatlı bir bölüm oldu. Daha uzun tutmayı düşündüm ancak pek ilham gelmedi.
Umarım beğenmişsinizdir.

Glacier | MarkHyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin