Şehire taşınmalarının üzerinden bir haftaya yakın bir süre geçmişti.
Bu süre içinde Donghyuck'un karnı daha da şişmiş, ayaklarını göremez olmuştu. Karnının şişliğinin aksine yüzü çökmüş, adımları fark edilir derece yavaşlamıştı. Geceleri sürekli uykusu bölündüğü için artık gündüzleri de uyuyordu arada. Zor bir döneme girmişlerdi. Doğuma yaklaştıkları belliydi.Şimdi ise Jaemin'in kliniğine gelmişlerdi.
Uzun süredir dışarı çıkmayan Donghyuck için yorucu bir yolculuk olmuş ama en sonunda başarmışlardı kliniğe girmeyi. Üzerine giydiği kalın mont az da olsa karnını gizlese de yine de belli oluyordu hamileliği. İnsanların garip karşılamaması için saçlarını kaptacak şekilde şapka ve bir de maske vardı üzerinde. Bir erkek olduğu belli olmuyordu artık."Hoşgeldiniz."
Onları karşılayan Jaemin'i takip ettiler. Beyaz duvar üzerine çeşitli hayvan figürlerinin olduğu, karanlık bir odaya girdiler. Mark köşede duran sedyenin üzerine oturmasına yardım etti başından beri yürüttüğü bedene. Donghyuck oturmanın verdiği rahatlamayla çok geçmeden yatağa uzanmıştı.
Eldivenlerini giyen Jaemin yanlarına geldi. Köşedeki tekerlekli sandalyeye oturdu ve eline bir şişe aldı.
"Kaç bebeğin olduğunu düşünüyorsun?"
"Üç." dedi Donghyuck. Sesindeki yorgunluk Mark'ı üzmüştü açıkçası.
"Peki cinsiyetleri ne sence?" diye tatlı bir heyecanla soran Jaemin'e gözlerini devirdi.
"Arkadaşmışız gibi davranmana gerek yok Na Jaemin."
Konuşurken tişörtünün kaldırılıp koca karnının ortaya çıkmasına izin vermişti."Bu konuyu kontrolden sonra konuşacağız Lee Donghyuck."
Altındaki eşofmanının da hafif aşağıya indirildiğini hissettiğinde elini eşofmanına atmış, daha fazla indirmesine izin vermemişti. Ayrıca utançla bakışlarını kaçırmıştı. Jaemin ellerini çekip derin bir nefes verdi bu hareketine.
"Bana bak Hyuck."
Sesi yumuşaktı. Sadece göz teması kurmak istediğini belli ediyordu.
Donghyuck önce köşede duran Mark'a sonra da Jaemin'e çevirdi bakışlarını."Utanılacak bir şey yok, tamam mı? Alfa olmamı bir kenara bırak ve doktorun olarak düşün beni."
Donghyuck başıyla onayladı ve ellerini eşofmanından çekti. Yine de Jaemin eşofmanına dokunmadı rahatsız etmek istemediği için. Sadece birazdan dökeceği jelin bulaşmaması için bir peçete sıkıştırdı köşesine.
Jeli karnına döküp cihazı gezdirdiğinde Hyuck açıkça titremişti soğuk yüzünden. Çok geçmeden monitörde görüntü belirdi. Jaemin'in bakışları oraya odaklandı diğer ikili gibi.
"Üç taneler. Cinsiyetleri hakkındaki tahminlerini söylemedin hala."
Donghyuck dolu gözleriyle Mark'a baktı. Mark da köşede durmak yerine Hyuck'un yanına oturdu ve bir elini iki eli arasına aldı destek vermek için.
"Bilmiyorum. Erkek olsun istiyorum ama..."
sözünü yarım bırakıp Jaemin'e döndüğünde Jaemin'in monitöre bakarak güldüğünü gördü."Tebrikler. Üçü de erkek."
"Peki ikinci cinsiyetlerini ne zaman öğrenebiliyoruz?" dedi Mark.
Jaemin bir süre monitöre baksa da başını iki yana salladı.
"İkincil cinsiyetlerini burada görmek çok zor. Belki Donghyuck hareketlilikleri hakkında bir tahminde bulunabilir ama doğana kadar bilemeyeceğiz gibi duruyor."Mark başıyla onayladı. Zaten birinin alfa olduğundan emindi Hyuck, daha önce söylemişti. Birinin de omega olduğundan şüpheleniyordu zaten. Geriye kalanın ne olduğu belli değildi henüz. Mark doğumu beklryeceklerini duyunca üzülmüştü bu yüzden. Fazla meraklıydı.
Jaemin işi bitince karnındaki jeli peçeteyle silmişti özenle. Ardından yandaki masaya dönüp birkaç şey yazmıştı kağıda.
"Üçü de sağlıklı gözüküyor. Doğumuna üç-dört hafta kalmış gibi duruyor ama erken doğum olabilme ihtimali çok yüksek. İlk doğumunda üç çocuk biraz sıkıntı ancak eminim bir sorun çıkmayacaktır. Bunun dışında birkaç ilaç yazıyorum çünkü gördüğüm kadarıyla fazla kilo kaybetmişsin. Uyku düzenin nasıl?"
"İyi."
"İyi falan değil. Geceleri yarım saatte bir uyanıyor."
dedi Mark. Donghyuck'un neden yalan söylediğini bilmiyordu.
"Kramplar mı?"
Donghyuck başıyla onayladı bıkkınca."Erken doğum olma ihtimali yüksek demek bu. Eğer krampların süresi artarsa bana haber verin. On dakikayı geçtiğinde doğum başlıyor demek. Suyun gelmeden önce kliniğe gelmemiz gerekiyor yoksa evde doğum yapman gerekir."
Elindeki kağıtları Mark'a uzattı.
"Altta numaram yazıyor. Almanız gereken ilaçları da eczaneden edinebilirsiniz."Tüm bu süreç boyunca oldukça profesyonel olan Jaemin'i tebrik etmeden edemedi Mark. Teşekkür ettikten sonra Donghyuck'un kalkmasına yardım etti. Ayakları üzerinde durabildiğinde ise tek koluna tutunmasını sağladı.
"Gitmeden önce bir kahve içelim."
Mark onayladı. Donghyuck'un istemediğini bilse de bu konunun artık bir sonuca bağlanmasını istiyordu. Jaemin'i takip ederek kliniğin arkasında bulunan ve kimsenin olmadığı kapalı bir alana çıktılar. Terasın etrafını cam balkon gibi kapatarak oluşturulan alan çok tatlı duruyordu. Mark Donghyuck'un sandalyeye oturmasına yardım ettiği sırada Jaemin de elinde bir tepsi ile dönmüştü.
Donghyuck'un önüne sıcak süt, Mark ve kendisine de kahve koyduktan sonra söze girmişti."Neden Donghyuck? Neden benden nefret ediyorsun?"
"Yalancısın. Sırf kendini kurtarmak için beni ölüme terk ettin. Sonra da gidip Mark'a bilmediğini söyledin."
"Yalan değildi. Hamile olduğunu bilmiyordum. Bizi sürekli birlikte gördükleri için benim yaptığımı düşüneceklerdi. Zorla evlendireceklerdi bizi. Hamile kaldığını ve sürüden atıldığını bilsem elbette seninle evlenirdim!"
"Yalanına devam mı edeceksin?"
Donghyuck'un tavrı Jaemin'i sinirlendirmiş olmalı ki elini masaya vurdu. Sesini biraz fazla yükseldi."Yalancı falan değilim! Jeno ile mutlu bir birlikteliğim varken bir söylenti yüzünden seninle evlenemezdim Hyuck. Hatalı olabilirim ama yalancı değilim!"
"Sakin ol Jaemin." dedi Mark. Donghyuck'un bağırılmaktan ne kadar korktuğunu biliyordu. Karşısındaki alfanın da bir omega ile konuştuğunu unuttuğunu fark ettiği için araya girme isteği doğmuştu.
Jaemin Mark'ı dinledi ve bir süre nefeslendi. Sonrasında daha sakin bir şekilde söze girdi.
"Şimdiye kadar yaptığım hatalar için özür dilerim Hyuck. Bundan sonra yardım edeceğimden emin olabilirsin." bir elini Hyuck'un eline attıktan sonra mavi gözlerle bakıştı bir süre.
"Çocuklarını büyütmene yardım edeceğim. Söz veriyorum."
Donghyuck başıyla onayladı. Olanları unutmayı o da istiyordu. En azından birilerinin yanında olduğunu bilmek istiyordu. Güvende olmak istiyordu."Barıştık mı?" dedi Jaemin yumuşak sesiyle.
Donghyuck bir kere daha onaylayınca Jaemin gülümsedi. Kısaca sarıldı karnının izin verdiği kadarıyla. Ayrıldıklarında Mark'a döndü."Bu arada, dağ evini cidden kundaklamışlar."
Mark beyninden vurulmuşa döndü. Yüz ifadesi o kadar komikti ki masadaki diğer ikili gülmeye başlamıştı.
"Ama ben sana demiştim." dedi Jaemin kahkahaları arasından. O sırada Mark, Donghyuck'un uzun zaman sonra ilk defa kahkahasını duyduğu için bakışları ona takılmıştı. Çok güzel gülüyordu.
İstemsiz o da bir tebessüm kondurdu yüzüne. Evi umrunda değildi. Tek istediği pembelinin güvende olmasıydı.
Glacier'ı her şeye değerdi....
Hoppa bir bölüm daha...
Umarım beğenmişsinizdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glacier | MarkHyuck
Fanfiction• Omegaverse [ "Gözlerindeki buzullar ve toz pembe kürkü." ] •bxb •mpreg •fluff •top!Mark bttm!Hyuck 🥇 #1 leedonghyuck #1 mpreg #1 haechan #1 marklee