7

1K 108 19
                                    












Mark kolları arasında uyuyan bedenin tatlığı yüzünden çıldırmak üzereydi.
Kapalı olan göz kapakları arada bir titriyor, kaşları çatılıyordu. Mark önce tatlı bulmuştu hareketlerini ancak bir süre sonra yerinde hareket etmeye başlayınca bir sorun olduğunu düşünmüş, endişelenmişti.
Saçlarında gezintiye çıktı eli önce ancak Hyuck sakinleşmemişti. Yine karnına kramp girdiğini düşünmeden edemedi.

"Ahh Glacier." dedi kendi kendine. Üzülmüştü acı çektiği için.
Her zaman yaptığı gibi elini karnına attı ve hafif hafif bastırmaya başladı. Önceki kramplarında daha alt tarafları ağrıdığı için olabildiğince o bölgeye masaj yaptı. Yerinde kıpırdanmak yerine derin bir nefes verdiğini görünce gülümsedi ve elini karnında gezdirmeye devam etti. Bir süre sonra kaşları da düzelmişti. Masum bir şekilde yatıyordu artık. Bir sorun yoktu. Mark bunu da atlatmanın verdiği rahatlıkla gözlerini kapattı. Yine de elini çekmedi karnından.

Sonra bir anda elinde bir hareketlilik hissetti. Şokla araladı gözlerini ve aşağıya baktı. Donghyuck'un karnında olan eline yine bir titreşim gelince ne olduğunu bilmediği için korkmuştu. Elini hızla çekti karnından ve Donghyuck'u omzundan tutup salladı.
Çok geçmeden gözlerini aralayan uykulu bedenin buzul bakışları karşıladı onu.

"Ne oldu?"
Sesi fazlasıyla uykulu geliyordu. Mark uyandırdığı için pişman olmuştu.

"Sanırım bebekler çıkmaya çalışıyor! Az önce hareket ettiler Hyuck." Sesini kısık tutsa da heyecanlı olduğunu saklayamamıştı.

Donghyuck önce kaşlarını çattı. Yeni uyandığı için ne demek istediğini anlamamıştı ancak sonra karnında bir hareketlilik hissedince ne olduğunu kavradı. Yüzünde bir gülücük oluşması çok sürmemişti.

"Çıkmaya çalışmıyorlar Mark, sadece tekme atıyorlar." Gerçekten Mark'ın saflığı çok hoşuna gidiyordu. Bir bebek gibiydi, hiçbir şey bilmiyordu ve Donghyuck bebeklere bayılan bir insandı.

Mark'ın çatık kaşlarını görünce gözlerini devirdi ve elini tuttu. Karnının üzerine bıraktı ve bebeklerinin tepkisini bekledi. Çok geçmeden ard arda iki tane tekme gelmişti Mark'ın avucuna.

"Aman tanrım, bu bir mucize!"

Donghyuck tekrardan güldü. Gülüşünü esnemesi yarıda bıraktı.

"Oh, uyandırdığım için üzgünüm. Sen devam et."

Başını salladı Hyuck. Tekrardan başını önündeki boyna gömdü. Kolları ise göğsünde yumruk şeklinde duruyordu. Tam bir bebeğe benziyordu.
Tekrardan uykuya daldı.

Mark koltukta rahat edemediklerini düşündü. Ayağa kalkıp uyuyan bedeni kucağına aldı ve yatak odasına götürdü. Tek başına rahat rahat uyuması için bırakacaktı Donghyuck'u ancak kazağındaki tutuş gitmesine izin vermedi. En sonunda kendisini Donghyuck'un yanında yatıyorken buldu. Koltukta olduğundan farklı olarak bu sefer o başını yanında uyuyan bedenin göğsüne gömmüştü. Belindeki tutuşu yerini koruyordu. Daha rahattı bu halde. Huzurlu hissediyordu. Çok geçmeden uykusu gelmişti. Donghyuck'un kokusu uykusunu getirmişti, onu suçluyordu tamamen. Aslında kalkıp akşam için yemek hazırlamayı planlamıştı ancak yapamıyordu.

"Senin yüzünden aç kalacağız Hyuck." dedi uyuyan bedene. Yüzünde bir gülücük vardı.

"Huzurlu hissediyorum Hyuck. Kokun uykumu getiriyor." Uyuyor olsa da duyacskmış gibi konuşuyordu. Donghyuck'a özel kullandığı sakin ses tonuyla. Uyandırmamak için de biraz kısık elbette.

İyice sokuldu Hyuck'a ve gözlerini kapattı.
Birkaç saatlik kestirmeden bir şey olmazdı.




...
Kısa tutuyorum çünkü benim de çok uykum geldi ldmdpddldl
Neyse işte çok tatlılar (keşke markım olsa)
Umarım beğenmişsinizdir.

Glacier | MarkHyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin