İyi okumalar...
medyaaa........
Kapı kulpunu indirip içeriye doğru adımladım. Jimin defterde olanbakışlarını kaldırıp bana baktı. Elindeki kalemi masaya bırakıp tepeden tırnağa beni süzmeye başladı.
Ah kendimi çıplakmış gibi hissediyorum. Bakışları adamı delirtecek kadar sert ve tapılası güzellikteydi."Beni çağırmışsınız"
Masadan kalkıp yanıma yavaş yavaş geliyordu. Az ilerde durucak sanmıştım ama adımlarını durdurmadan üzerime geliyordu. Aramızda beş adım kadar mesafe kaldığında kalbim dörd nala koşmaya başlamıştı bile. Yüzümen kızardığını şimdiden hissediyorum. Tüm kanım yanaklarıma pompalanmıştı sanki.
Daha da yaklaştıkca refleks olarak geri geri gitmeye başladım. Sırdım duvara değdiyinde kaçacak yerim yoktu. Ahğğ neden böyle yapıyor. Kalbimin hızlandığını anlıyıcak diye ödüm kopuyordu.
Son adımıda atıp aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdi. Ayakkabı uçlarımız bir birine değiyordu. Nefeslini hissedeceğim kadar yakındı bana. İlk defa bu kadar yakınlaşmıştım. Her zaman uzaktan izlemekle yetinmiştim. Ama daha fazlasını istediöimi fark etdim. O okyanus kokusunu ilk defa yakından sola biliyodum.
Yüzüne piçimsi sırıtış konmuştu. Yüzünü kulağıma doğru yakınlaştırıp tahrik edici bir sesle konuşmaya başladı
"Düşündüyümden daha etkileyici olmuşsun Yoonie"Hayır,hayır,hayır çok yakın. Delireceğim sanırım cidden çok yakın. Bir iki adım geri çekilip sebep olduğu halime bakarak sırıtışını daha da büyütdü. Yerine gidip oturdu. Masadaki defteri tutup incelemeye başladı.
"Gel buraya"
Konuşmasıyla transdan çıkıp yanına yakınlaştım. Biraz mesafe koymuştum aramıza. Jimin'se beni öldürmek kararı almış gibi kolumdan tutup beni yanına çekti. Defterdi yeni bir kıyafet tasarımı vardı. Jiminin becerilerine cidden hayran kalıyordum ve onu sevdiğim için kendimi mutlu bir birey sanıyorum.
Jiminin beni sevme olasılığını düşünmeden edemiyordum. O çok mükemmel olduğu için yoldan geçek her adam ikinci kez dönüb bakmasına ve yönelimini sorgulamasına neden oluyordu.
Bense, beni farketmesi bile büyük birşey olurdu. Yani mümkünlüyü çok az olurdu. Jimin daldığımı fark etmiş cevap bekler gibi mırıltı çıkarmıştı.
"Yeni tasarımınız mı-"
Siktir siktir. Kafamı sikeyim çok büyük bir pot kırdım. Onu tanıdığımı moda tasarımcısı olduğunu bildiğimi açık etdim. Ahh bu kafayla nasıl yaşadım ben bu zamana kadar. Bir ağzıma sahip çıkamıyorum. Böyle işin amına koyum.
Birşey olmamış gibi yüzüme bakıp "Evet nasıl güzel mi?" diye sordu. Ne yani yeni tasarımı olduğunu nereden bildiğimi sorgulamadı mı? Nedense bana bu garip geldi. Hayran olmuş şekilde Jimine bakıp içimden geçenleri söyledim.
"Çok güzel, el beceriğin çok mükemmel"
Jiminin yeniden kurduğu sözler eriyip yok olmamı sağlamıştı. Sanki kalbim onun ellerinde sıkıp yok etmişti.
"Üzerinde güzel duracağına eminim"
Bundan derhal sonra baş eğip odayı terk etmiştim. Duvara yaslanıp elimi kalbime götürdüm. Sakinleşmem için derin derin nefes almaya başladım. Sakinleşdikten sonra işime başladım.
Gün içinde siparişleri yetirmeye çalışıyordum. İnsan oğlu doymak bilmiyordu bu nasıl mide lan. Ayağım koptu o masadan bu masaya gidene kadar. Masadaki son kalanlarıda temizleyip Hyuna ya döndüm.
"Bacaklarım koptu, sonunda bitdi bunlar" diye homurdanmaya başladım.
"Cidden, bende aynıyım. Ha bu arada çıkarken anahtarını unutma. Hepimizde bir anahtar olur."
"Tamam canım alırım"
Daha gerçekci durmak için Hyuna ya karşı canım vb gibi kelimeler kullanıyorum. Gördüğüm kadarıyla kızlar arkadaşlarına ve tanışdıklarına böyle hitap ederdi. Gerçi hepsi öyle değil ama neyse.
Soyunma odasına ilerleyip üzelimdeki elbiseden kurtuldum. Gelirken giydiğim kıyafetlerime giyinip odadan çıktım. Kafeni de kilitleyip dışarı çıkdım. Yarı yol gitmiştimki cebimde anahtarlarımın olmadığını fark ettim.
"Ahh sikeyim"
Gittiğim yolu bir de geri dönmeliydim şimdi. Kafeye geri dönmeye başladım. Dışarıda çok az adam vardı. Kafenin karşısıne geldiğimde anahtarı alıp kapıyı açtım. İyiki Hyuna bana bu anahtarı vermişti yoksa dışarıda kalacaktım.
Kapıyı açıp içeri girdim içerisi karanlık olduğu için telefonun flaşını aşıp merdivene doğru yürüdüm. Yukarı çıkıp Soyunma odasının kapısını açıp önce içeri kafamı soktum.
Kapıyı tamamıyle açmam ve birisi tarafından sırtımın duvara çarpması bir oldu. Elimdeki telefonu korkuyla beni tutan kişiye çevirdiğimde Jimin olduğunu gördüm. Hassiktir şu ana kadar burdamıydı. Ebesinin amı e ben çıkarken kadın değilde kendi normal kıyafetlerimi giyinmiştim. Napıcam şimdi. Kalbim çok kötü çarpıyordu ve nefesimi düzene sokamıyordum
"Ah merhaba Yoonie neden geri döndün?Dur yoksa Min Yoongi mi demeliyim bebeğim hmm?"
Ağzından dökülen kelimeler gerçeklik algımı yitirmeye yeterdi. Ne yani benim bir erkek olduğumu biliyormuydu? Bundan ilave benim ismimi nerden biliyordu? Kafam cidden çok karışıktı. Ne cevap vericektim şimdi?
"Şey... Ben...-"
(benim yatağım kaybolduda seninle uyuya bilirmiyim JDJEİSJSİSİ)
"Evet sen Yoonie değil Min Yoongisin ve burada kadın kılığında çalışmaya başladın."
Konuşmanın sonuna yakın o mehşur sırıtmasından da bana sundu. Evin yanıyor Yoongi.
"Neden geri döndün?"
"Şey anahtarımı düşürmüştüm"
Anladım anlamında kafasını sallayıp odanın ışıklarını açtı. Bende gerek kalmadığı için telefonun flaşını kapatıp cebime atdım. Jimin elini cebine atıp anahtarlarımı çıkarıp bana uzatdı. Garip şekilde bakmıştım galiba bu yüzden konuşmaya başladı
"Yerden buldum"
Başımı sallayıp içimi kemiren sorumu sonunda sora bilmiştim.
"Beni... Kovacakmısınız"
İşaret parmağını dudaklarının üzerine koyup düşünürmüş gibi yaptı. Cevabı bulmuş olacak ki yüzüme bakıdı.
"Mmm hayır hoşuma gittin"
/ / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / /
Hello bebişler nasılsınız bakem?
Bu ficde yazdığım en uzun bölüm oldu. E umarım yorum yaparsınız artık. Diğer bölüm Jiminin bakış açısından olucak bayy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Waiter yoongi || yoonmin
FanfictionYoongi sevdiği erkeğin kafesine kadın eleman aldığını öğrenince Jimin'le zaman geçirmek için kadın kılığına girip çalışmaya başlar. Ama Yoongi Jimin'in onu zaten tanıdığını bilmiyordu. 26.04.2023 14.07.2023