16

451 40 1
                                    

Gece 3 te bir tavşanın uyumasını izlemek kadar güzel birşey yokmuş

"Gelmiyormusun?"

Kendime gelmemle Jimin'e taraf baktım. Kapının ağzında durmuş beni bekliyordu. Gözlerimi kırpıştırıp kafamı onaylar şekilde salladım.

Aniden böyle şeyler söylemesi kalbime hiç iyi gekmiyordu. Hiç alışık değildim buna. Gün gittikce daha da umutlanıyordum. Arada açılsammı diye düşünüyorum. Ama ya ters tepki alırsam?

Bunları boşverip onun yanına gittim. Biryerde odadan çıkıp aşağıya doğru gitmeye başladık.

"Acıktınmı? Hadi yemek yemeye gidelim" diye bir teklif sundu. Ağzımı açıp konuşacaktımki karnımın guruldamasıyla yerin dibine girdim.Yanaklarım anında kızarırken Jimin gülmeye başlamşıtı bile.

"Cevabını senden önce karnın verdi. Hadi gidelim" Hala gülmeye devam ederken daha da kızarıyordum. Bu da sinirlenmeme neden oluyordu.

"Gülme ya!" diyip koluna birtane geçirmiştim. Ama kaslarından dolayı benim vuruşum ona hiçbir şekilde etki etmemişti.

"Bebek" diye seslendiğinde garip şekilde hoşuma gitmişti. Normalde bunu bana Jin hyung söylediğinde evde bomba patlıyordu ama şu an çok sakinim.

Birşey söylemeden bakışlarımı etrafda gezdirdirdiğimde herkesin bize baktığını fark ettim. Rahatsız şekilde yerinde kıpırdanmıştım. İnsanların ilgi merkezinde olmakdan nefret ederim.

Aslında herkez yanımda hala gülen Jimin'e bakıyordu ama yanında ben durduğum için bakışları bana da kayıyordu.

Jimin'e daha da yakınlaşıp kulağına fısıldadım. "Jimin bunlar neden bize bakıyorlar? Rahatsız oluyorum."

Etrafdaki çalışanlara bakıp sert şekilde konuşmaya başladı.  "İşinize dönün!" Herkes anında işine dönerken Jimin elini belime atıp  çıkışa doğru ilerledi.

Aklım hala dokunduğu yerde kalmışken arabasına doğru gelmiş kapıyı açmıştı. Arabaya bindikten sonra arabayı çalıştırdı.

"Ne yemek istersin?" diye sordu.

Biraz düşündükten sonra sevinçle "Pizza" diye bağırdım. Pizzayı çok severdim. 7/24 tam üç öğün bıkmadan yerim.

"Tatlısın. Çok güzel bir yer biliyorum seni oraya götürücem"

Artık bu sözlerine yavaş yavaş alışmaya başlıyordum. Normal birşeymiş gibi. Ama lisedeki Yoongi'ye söyleyin siz anında ambulans çağırılır.

Yan profilden Jiminin mükemmel gözüktüğünü söylemişmiydim? Sanki tüm tanrılar birleşmiş Jimin'i yaratmışlar. Bu kadar da güzel olunmaz be şerefsiz.

"Manzaran güzelmi?"

"Hıhı, çok"

Ne söylediyimi dakikalar sonra anlamıştım. Çok güzel pot kırdığımın farkındaydım. Kafamı anında ayaklamıma doğru eğmiştim. Yüzümün kıpkırmızı olduğundan eminim.

"Benimkide" diye kendi kendine fısıldamıştı ama yinede duymuşdum. Banamı dedi onu. AY SENİN GÖTÜNÜ YERİM.

Jimin'e baktığımda bana cin görmüş gibi baktım. "İyimisin?" diye sordu. Hassiktir! Ben onu seslimi söyledim!

Elimi alnıma vurup ağzımda birşeyler mırıldandım. Sen düşünme veya konuşma. Gittikce boka batıyorum amına koyum.


"Geldik" dediğinde arabadan aşağı inip etrafa göz gezdirmeye başladım. Küçük kafe gibi bir yerdi.

İçeri doğru adımlamaya başladık. İçeri girdiğimizde orta yaşlarında bir kadın  bize doğru gülerek yakınlaştı.

"Jimin oğlum nasıl-"

Duyduğum sesle kadına daha da dikkatle bakmaya başladım. Gördüğüm tanıdık yüzle sevinçten göklere uçmuşdum.

"TEYZEEE"


Hello bebişlerim nasılsınızz? Umarım iyisinizdir? (⁠✯⁠ᴗ⁠✯⁠). Bu bölümü hiç sevmedim ama boş kalmasın diye yanınlıyorum. Umarım beğenirsiniz.

Düzenlemeden atıyorum yanlışlarım varsa kusura bakmayın.

Yorum ve votelerinizi bekliyorum biliyorsunuz değil mi?🥺

Waiter yoongi || yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin