Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Keyifli okumalar.
Digital Daggers ' The Devil Within
Bazen gözlerin, senin sessiz dilin olurdu.
Bazen konuşma gereği bile duymadan karşındaki insanı gözlerindeki ifade ile öldürebilirdin. Bir fantastik filmde olmadığımızı varsayarsak eğer fiziksel olarak bu mümkün değildi tabii. Burda kastettiğimiz şey tam olarak ruhendi.
Psikolojik bir savaşa girdiğimizde ben dünyanın en güçlü insanı olsam bile O, sadece kara çekik gözlerinin içinde barındırdığı anlamadığım o ifadelerle beni şüphesiz yenebilirdi. Onun gözlerinin üstüne örttüğü kara perde ürperticiydi. Çünkü o perdenin ardında bilinmezlik vardı. Ve şu an içinde barındırdığı ifade ise çok daha korkutucuydu.
Onun gözleri takılı kaldı, kapının ardındaki benim gözlerime.
Derince yutkundum. Bakışları ile Zeliha denen kadının da gözleri benim tarafıma kaydığında daha fazla burada durmanın saçma olduğunu anlamış ve çıkmıştım kapının ardından. Mutfağa girdiğimde gözlerim ikisinin üzerinde gidip gelirken "Sen bizi mi dinliyorsun?" diye sormuştu sert bir sesle.
Bunu öyle katı bir surat ifadesi ile sormuştu ki elim ayağıma dolaşmıştı. "Şey..." dedim terleyen avuç içimi çaktırmadan eşofmanıma silerken.
Masanın tam önünde duruyordu. Mutfağın oldukça büyük olmasından kaynaklı benden fazlaca uzaktı. Bakışlarım bir anlık hafif tüylü olan çıplak göğsüne kaysada hemen gözlerimi çekip yüzüne baktım. Durumu kurtarma amaçlı bu sefer boğazımı temizlediğimde "Ben, ben yeni geldim de, çantam en son senin arabanda kalmıştı, verir misin?" diye sordum. Attığım yalanın onda ne kadar etkili olduğunu bilmiyordum ama hemen ardından kısılan gözleri ve bana diktiği şüpheli bakışları ile inanmadığı barizdi...
İçine girmiş olduğum uslu kız rolü gereği yüzümdeki sert ifadeyi gizleyerek ordan açık vermemeye devam ettim. Yakalanmasaydım eğer ona asla rica tarzı bir cümle kurmazdım. Yaptıklarını unutmamıştım. Bu havada bahçe hortumu ile bana resmen banyo yaptırmıştı. Aklıma o anlar tekrar düştüğünde bütün kemiklerim sızlamıştı. Soğuk suyun etkisi sanki hâlâ üzerimdeydi.
İçine girdiğim üstün performanslı role rağmen onun inanmadığını gördüm ama yine de cevap vermeyerek sessiz kalmıştı. Oluşan derin sessizlikle birlikte göz ucuyla çarprazımda duran sarışın kadına baktım, gözleri benim üzerimdeydi ve anlamsız bir şekilde dümdüz bir ifadeyle beni inceliyordu. Ortamın gerginliğinden olsa gerek gür olan saç diplerimin terlediğini hissediyordum.
Sessizlik sürdü ve benim gerginliğim artmaya devam etti. Biz niye üçümüz mal gibi durmuş birbirimize bakıyorduk?
Sonra iç sesimi karşımda dikilen adam duymuş gibi gözlerini benden çekerek Zeliha denen kadına döndü. "Ben seni geçireyim," dedi düz bir sesle, elinde bitmiş olan sigarayı masada bulunan tabağa bastırdı ve belini doğrulttu hızla.
Zeliha onun sesini duymamış ve sanki yeni kendine geliyormuş gibi sırtını dikleştirdiğinde hiç beklemediğim bir anda bana doğru ilerlemeye başlayınca gerilmiştim. Siyah topuklu ayakkabılarının mutfakta çıkardığı tok sesler, büyük bir gürültüyle kulağıma çarparken tam dibimde bitmişti. Bakışlarımı oldukça pürüssüz görünen çenesinden kaldırarak, yüzüne baktım. Güzel bir kadındı. Mavi gözleri ışıl ışıl parlıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/338674454-288-k970602.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA PİYON
General FictionGeçmişten yaralı bir kız birdenbire hayatında beliren yabancı ve belirsiz bir adamın ihtirasıyla karşılaşırsa ne olur? Peki ya geçmişte kaldı sandığımız insanlar tamamen geleceğimizi belirlediyse. O zaman ne olur? Geçmiş her şeyi altüst edip gelece...