Feride H. Akın - Sana Saklandı Ruhum2009|ANKARA
Henüz 11 yaşındaydı. Bir aslan yelesi gibi gür olan açık kahverengi saçları ter içinde kalmıştı, korkudan tir tir titriyordu. İçinde beliren korkunun sebebi kolon duvarına yapışan ufak bir böcekti. Böcek ufaktı fakat onun gözünde kocamandı. İçindeki korku her saniye artmaya devam ettiğinde böcek de onun korkusu kadar büyüyordu sanki gözünde. Kara ve ikiden fazla ayağı olan bir örümcekti aslında bu: tüylü bir sürü bacak duvara yapışmıştı. Bir kez daha nefesi kesildi korkudan dolayı. Soğuk bir ranzanın üst katındaydı ve tavanla arsında çok az bir mesafe vardı. Hafif loş olan odada zaten kirli olan ve su toplamasından dolayı dökülen o tavana bitişik kolona, yapışarak kara bir leke daha bırakmıştı küçük örümcek.
Küçük kızın korkudan dolayı bütün bedeni terlediğinde üstündeki eskimiş olan battaniyeyi kafasına kadar çekti. Korkusunu üstüne örttüğü battaniyenin altına gizlemeye çalıştı fakat bu sefer de nefesi kesilmişti. Sonra biraz daha terledi sıcaktan dolayı. Uyumaya çalıştı. Tavandaki örümcek onu korkutmamalıydı hatırladığı geçmiş anılarında evinin bahçesinde de görmüştü aynısını. O zaman korkmamış annesi hemen arka masada oturduğu için büyük bir güç gelmişti bedenine ve hiç acımayarak o örümceği ezmişti ayağıyla. Onu yenmişti. Peki şimdi niye korkuyordu?
Çünkü annesi yanında yoktu. Çünkü annesi ona güç veremezdi. On tane çocukla birlikte kaldığı bu kalabalık odada hiç olmadığı kadar yalnız hissediyordu kendini.
Birdenbire aklında beliren düşünceyle korkuyla titredi. Nefes alışverişleri hiç olmadığı kadar hızlandı. Belki de örümcek ondan intikam almak için geri dönmüştü, diye düşündü kendi içinde. Bu sefer annen yanında yok diyerek ona sokacak ve enjekte ettiği zehriyle acı çektirerek öldürecek onu.
Küçük kız bütün bu korkunç düşüncelerin arasından nefesinin son damlasını kullanana kadar battaniyeyi üstünden çekmedi. Bedeninden şapır şapır ter damlıyordu yatağa. Bir havuza fırlatılmış sonra da çıkartılarak kurulanmadan yatağa konulmuştu sanki. Bu aslında korkunun ıslaklığıydı. Alnından akan ter damlası süzülerek ıslak yastığına döküldü. Daha fazla nefessizliğe dayanamadı ve iki eliyle battaniyeyi tutarak sadece gözlerini açıkta bırakacak kadar haififçe çekti üstünden.
Hâlâ oradaydı. Lanet tüylü böcek hâlâ o kolona yapışık vaziyette duruyordu. Üstelik yönünü çevirmiş korkunç kara gözlerini ona dikmişti şimdi. Dudakları titredi, burdan inmek istiyordu fakat yatacak yeri yoktu. Onu buraya getiren kadın senin yatağın bu diyerek sert bir dille belirtmişti ve gidecek kimsesi de yoktu. Bu yüzden örümcekle mücadele etmek zorundaydı. Bu savaşa yenilmemeliydi. Ağzından ufak bir ağlama sesi çıktı. Annesi nerdeydi? Korkuyordu. Ya örümcek onun üstüne düşerse...
Bacaklarını birbirine sürttü. Nefret ettiği kara örümcekle bakışmaya devam etti. Sonra "Git," diye mırıldandı battaniyenin altından. Ses örümceğe ulaşamamıştı çünkü aslında içinden söylemişti bunu. Küçük kız konuşamıyordu.
"Git lütfen. Özür dilerim seni bastığım için." Kendinden nefret etti o an. Savaşı kaybetmişti. Örümceğe yalvarmıştı ve ondan özür dilemişti. Oysa annesi ona asla kimseye yenilmemesi gerektiğini söylemişti.
Ağzından ufak bir hıçkırık daha kaçtı. Battaniyeyi havaya kaldırarak oluşan boşlukla nefes alıp verdi. Tükenen nefesini yeniden canlandırdı. Sonra bir ses duydu.
Bu ses çok kısık bir sesti. Biri fısıldamıştı ona. Sonra tekrardan duydu aynı sesi. "Hey!" diyordu biri. Onu mu çağırıyordu?Sesin geldiği tarafa kafasını çevirdi. Kumral saçlı bir kız ranzanın merdivenlerine çıkmış kendisine bakıyordu. Deniz gibi masmavi olan kocaman gözleri loş ışıkta bile belli olup parlıyordu ışıl ışıl. Onu daha öncede görmüştü çünkü hemen alt ranzasında yatıyordu bu kız.
![](https://img.wattpad.com/cover/338674454-288-k970602.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA PİYON
Ficção GeralGeçmişten yaralı bir kız birdenbire hayatında beliren yabancı ve belirsiz bir adamın ihtirasıyla karşılaşırsa ne olur? Peki ya geçmişte kaldı sandığımız insanlar tamamen geleceğimizi belirlediyse. O zaman ne olur? Geçmiş her şeyi altüst edip gelece...