2.bölüm:Düğün

1.1K 31 12
                                    

Kasım 35 yaşında, küçük gelin Halime ise daha 16'sına yeni girmiş taze bir fidandı.Bu fidan ya büyüyüp koca bir çınar olacaktı, yada kuruyup gidecekti.Kimse bilmiyordu yaşayacaklarını.
Halime ve Kasıma görkemli bir söz ve nişan merasimi yapıldı, aynı gün imam nikahı da kıyıldı 10 tane koyun,3 burma bilezik bedeli mehir verildi.İki gün sonra düğün için anlaşıldı.
İki gün sonra beyaz boynuzlarına bir altın bilerzik takılı kırmızı kurdele ile süslenmiş koç ile geldi düğün alayı.
Kasım çok heyecanlıydı sonunda sevdiği kız ile evlenecekti.
Muzaffer ağa torununa beşibiryerde taktı."Yüzün bahtın açık olsun kızım."
Halime ağlıyordu, bu ağlama ailesinden ayrıldığı için değildi,çok güvendiği ailesi önce onu evlendirmeyeceğini söyleyip hatır gönül meselesi için kıydılar hayatına bugün onun düğünü değil sanki cenaze töreniydi.Kahverengi ata bindirildi başında al yazma ,üzerine beyaz gelinliği ile atın üzerinde son kez arkasına dönüp bir defa baktı uzun uzun düşündü bir daha "bu evi göremeyeceğim hoşçakal güzel evim ,hoşçakal yaşayamadığım çocukluğum..."
Düğün alayı mutlu gelini almış karşı köye doğru ilerliyorlardı.Evlerine gelince Kasım attan Halimeyi indirdi.Evin damının(terasında) üzerinde bekleyen kadınlar Halime'nin başından aşağıya şeker ,elma fırlatmaya başladılar.Evine bereket getirsin,tatlı gelsin diye inanış vardı o sırada kayınbabası ve Kasım ile diğer misafirler tekbir getiriyordu sağ ayağı ile kapıdan içeriye girdi.Tahta merdivenleri tek tek çıktı ayakları sendeleyerek hayatında ilk defa böyle bir merdiven çıkıyordu.
Halimeyi gelin odasına aldılar,karnı aç olur diye yemekler getirildi,daha sonra odaya Halime ile birlikte gelen çeyizleri taşındı.
Halime kimse ile konuşmuyor yemek yemiyordu.Tüm bu yaşadıkları sanki bir rüyaydı halıya bakarak bekliyordu.Annesi gelipde bu rüyadan uyandıracak diye bekliyordu.
Akşam olunca kapı açıldı İçeriye büyük bir gürültüyle hadi hadi damat içeriye sesleri ile damat Kasım içeriye girdi.
Kasım içeriye girince Halime ayağa kalktı,korkudan tüm vücudu titriyor du görenler sara hastası sanacaktı,öyle bir titreme vardı.
Kasım "sakin ol benden korkma sen benim karımsın bende senin kocan bak burası da bizim evimiz odamız.Ben seni ilk gördüğümde vuruldum sen beni sevmiyorsun ama biliyorum seveceksin benim sevgim ikimize de yeter diyerek cebinden 2 tane altın bilezik çıkarıp Halime'nin koluna taktı yüz görümlüğün artık o güzel yüzüne bakabilirim doya doya."Kırmızı duvağını açtı gözleri yerde olan Halime'nin yüzünü elleriyle tutup gözlerinin içine baktı gözleri ağlamaktan kan çanağı gibiydi."bu kadar mı nefret ediyorsun benden ama neden? sevmeyi bir denesen çok seveceksin hem sevmesen de olur benim sevgim ikimize yeter."elinden tutup pirinç karyolanın üzerine oturttu.2 rekat şükür namazı kıldı biraz fazlaca dua ettikten sonra gaz lambasını söndürdü...
Sabah ezanı okunmadan uyandılar.Kasım "kalk bana sıcak su hazırla abdest alıp camiye namaza gideceğim" diye Halime'yi uyandırdı.
Halime sıcak su yapıp hazır etti.Kasım abdest alıp evinin karşında bulunan camiye namazı kıldırmak için gitti.Namaz bitince hemen eve geldi kahvaltı yapmak için annesi Zeynep "ah !oğul sen gideli odasında gelip bir işin ucundan tutmadı bile bundan bize karı,gelin nasıl olsun yaktın gençliğini."
Kasım "ana hele dur gözün seveyim kız daha dün geldi sen anlatır yol yordam gösterirsin ağa kızıdır o hayatında yemek mi yapmıştır biraz hoş gör."
Kasım odasına girdi.Oyalı yazma örten Halime'yi görünce aklı başından gitti ilk gördüğü güzellik dahada güzelleşmişti, ellerindeki kınaların kokusu odaya yayılmıştı saçlarından süzülen sular ile küçük bir ceylan yavrusu ürkekliği vardı üzerinde Halime hemen ayağa kalktı buyur efendi diye seslendi.
Kasım "kahvaltı yapmaya geldim yemek yok bundan böyle anama yardım edeceksin her konuda anladın mı?"
"Anladım "
Günler iyi kötü derken geçiyordu.Halime bir türlü ne yeni evine ne eşine nede ailesine alışamadı ,yaptığı her iş göze batar olurdu.Evliliğinin 4.ayında Kasım bir köye iş için gider 3 günlük uzak bir köydü bu köy.İşi bitip gelince anası Zeynep yine "beğenmediği şeyleri durmadan sıralar ,bak oğul 4 ay oldu bu kız kısırdır bir çocuk haberi alamadık,köylü kadınlar buna akıl veriyor galiba senin adını kısıra çevirip baba evine dönmek gayesi bilesin."
Kasım erkeklik onuruna laf gelecek diye hışımla odaya gitti "ne demek oluyor duyduklarım" diyerek bir tokat attı Halime'nin o narin yüzüne.
Halime oturduğu koltuktan yere düştü dudağı kanamış,yüzü kıpkırmızı olmuş "ne oldu ne duydun" söyleyip ağlıyordu.
Kasım "ne duyduğumu boş ver,akşam sıcak su hazır olsun "diyerek kapıyı vurup odadan çıktı.
Akşam Halime sıcak suyu hazırlamıştı abdest alacak her halde onun için istiyor sanıyordu.
Kasım odaya geldi."Ben bu güne kadar seni sevdim korudum hatalarını söylediler görmezden geldim ,bak 4 ay oldu bir çocuk veremedin kısır kadın demek benim adımı kısır yapacak baba evine geri döneceksin.Bana çocuk vermek zorundasın beni neden sevmedin anlamıyorum."
Halime öyle bir düşüncem asla olmadı, çocuk verecek olan Allahtır.Sen hocasın ya benden daha iyi bilirsin o kün fe yekün demese bir toz tanesi bile kıpırdamaz.
Kasım bir tokat daha attı "kes sesini bana şimdi de hocalık mı taslıyorsun.Asla istediğini vermeyeceğim sana üzerine kuma getiririm ama seni geri baba evine göndermem bunu bil ona göre davran."
"Evet seni sevmedim doğru ama sevmeye çalışıyordum taki bu haksız tokatlar olana kadar,ailene, sana ,köyüne alışmaya çalışıyordum çok zorluk çekmeme rağmen dayanıyordum.Allahım ömrümü bir kağıt ayakkabı yapsın her gün giyeyim de erisin tükensin ömrüm kurtulayım senden seni hiç bir zaman sevmeyeceğim bu sözlerinden dayağından sonra.Bedenime istediğini yapabilirsin ama ruhuma kirli elleriniz değemeyecek o saf temiz yüreğimi hiç biriniz kirletemeyecek buda size son sözüm. "
Günler geçiyordu.Kasım köylere gidiyordu yine iş için ,evlerine de çok misafir geliyordu.Halime çok yoruluyordu gelen misafirleriyle ilgileniyordu tam bir Osmanlı kadınıydı cefa çekiyordu ama asla ah!bile demiyordu.Tarlalarda çalışmak ,yemek ,ev işi herşey onun başındaydı kocası ve ailesi rahat çok tembellerdi. Evlerini çiçek gibi temiz yapıyordu hergün gelen insanlar onun "nasıl bu kadar iyi,görgülü,temiz,güzel ahlaklı ve zengin kız böyle bir aileye düşmüş.Tam nazende ürkek,bir o kadar da cesur bir kız bunların elinde heba olup gidecek" diye köylüler konuşuyordu.Kasım efendi çok şanslı böyle harika bir karısı olduğu için.
Evliliğinin 8.ayında hasta olmadığını fark etti.Acaba düşündüğü şey mi anne mi? olacaktı.Birkaç gün gecikme olunca haberi akşam işten gelen Kasım efendiye çok beklediğin haberi vereyim galiba yüklüyüm(hamileyim)söylediğinde.
Kasım "gerçekten mi baba olacağım sonunda çok şükür Allah'ım.Ne istersin benden söyle böyle güzel bir haber verdin bana çok mutlu oldum kahvede herkes kısır imalarında bulunuyordu artık başım dik gezeceğim hele birde erkek olursa varya Allah."
Halime "hiç bir isteğim yoktur.Hayırlısıyla gelsin inşallah."
"Seni ailene götüreyim yarın hazırlan."Kaç ay oldu gitmedik müjdeli haberi ailene ver bakayım."
Halime gizli gizli karnını seviyor,"bana annem iyi bir anne olmadı korumadı sevmediğim babana verdi ama ben sana çok iyi bakacağım iyi bir anne olacağım.Seni bu kadar çok seven bir annen olduğu için çok şanslısın.Seni hayatım boyunca hep sevip koruyacağım.Çok heyecanlı bir yandan da korkuyorum doğum nasıl birsey diye bana yada sana bir şey olursa diyerek bebeği ile konuşuyordu.
Ailesinin evine gitti onlara çok kırgındı ama unutmaya çalışıyordu insan oğlunun Doğasında unutmak var unutmak olmasa insan aklını yitirebilir.Ailesi çok sevindi dedesi Muzaffer ağa büyük "dede oluyorum 2 tane şükür kurbanı kesin bakayım" diyerek emir verdi kahyaya.
Annesi Halide hayırlı uğurlu, bahtı açık bir bebek olsun inşallah kızım artık sende bir annesin benim çaresiz kalışımı anlarsın inşallah.
Halime ben o defteri kapattım anne artık konuşmak istemiyorum geçmiş geçmişte kalsın.

Rüveyda Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin