"Gülüm, güzel yavrum evleneli tam 2 ay oldu.Sana bir kaç nasihatim olacak beni çok iyi dinle bunları sana evlenmeden önce söyleyecektim ama söyleyemedim.Şimdi tam zamanı."
"Evlilik bir gemi ,eşler ise o geminin kaptanı bu iki kaptanlardan herkes kendi rotasinda gitmek isterse ne olur gemi alabora olup ters döner ve batar,hep dengeli olmalı.
Haklı olduğun konuda bile eşini dinle, ona değer ver saygıda kusur etme.Hakkından vazgeç demiyorum,Hakkını sonuna kadar savun ama güzellikle.
Güzellikle anlattığında bile anlamıyorsa o insan seni haklı da olsa haksızda olsa seni dinlemez, ona kendini anlatmak için çabalama ip inceldiği yerden bir zaman sonra kopar.Fazla fedakarlık insanın kendi kul hakkına girmesidir.
Şimdi şaşkın bir ifade ile bunları sana benim söylediğimden şüphe ediyorsun.Evet, bunları ben hayatıma yansıtmadım hep ezilen taraf oldum ,halk eğitim hocam Nevziye kızım, bana güzel kitaplar getiriyordu hepsini okudum kişisel gelişim kitapları, bu yaşlı gözlerimle zorla okudum,meğer ne kadar çok kendi kul hakkıma girmişim.
Benim yaşadığımı kimse yaşamasın. Baba evinde üvey annem "Kız kısmı et yemez derdi ben baba evinde hiç et yiyemedim.Gizli gizli bulaşık yıkarken kemikli artık etleri kemirirdim.Et yokmuydu çoktu, babam aylık alınca eve kasalar ile sebze alırdı, et ise bir bütün kuzu yada koyun getirirdi.Çok fazla balık almazdı kışın genelde alırdı. Üvey annem yiyecekleri tel dolapta kitlerdi yetmezmiş gibi kilerin de kapısını kitler anahtarı boynuna asardı. Varlık içinde yokluk yaşadım.
Koca evinde ise çok güzel bir lahana sarması sarmıştık, sana hamileyim canım nasıl çekiyor anlatamam iştahlı bir insan değilim ama hamile kadının nefsi çok olur.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Elazığ'ın etli bulgurlu lahana sarması.)
Babanın kızı Hanife ve halan Cemile lahana sarmasını ocağa pismek için götürdüler ve bana asla yemeyeceksin babamız yemeden bu evde kimse yemek yemez dediler.Halbuki o evde geçirdiğim zamanlarda böyle birşey görmemiştim,yemek pişiyor nasılda güzel kokuyor anlatamam, gittim dayanamıyorum sen ve kardeşin karnımda kıpır kıpır hiç durmuyorsunuz.Karar verdim gittim tencerenin kapağını açtım günahsa benim boynuma Rabbim çocuklarıma günah yazma bu sarmayı yemem lazım dedim. Tencerenin kapağını açmamla ocağın tepesi baca açıktı meğer bu ikisi dama çıkmış bacadan aşağıya üzerime sıcak su döktüler o günden beri ben lahana sarması çok severim ama yiyemem boğazım düğümlenir.Hem elim hem belim yandı,üstüne yemek hırsızı damgası vuruldu.Insan kendi evinde yemek yiyemezse ne anlamı kalır o evin.Baban bana hiç değer vermedi önceleri iyidi ama ablan evden kaçınca sorumlu beni bildi hayatı bana zehir ettiler.Dilerim Allahtan hepsi bana yaşattığının cezasını iki cihanda yaşarlar.
Kaynanan belki iyi belki kötü bir insan bunu zaman gösterecek.O kötü olsa bile sen iyi olmaktan vazgeçme ,ama öz saygını da yitirme.
Kendini sev ,eşini sev.Eşinin ailesini el üstünde tut.Asla eşin ile ailesi arasına girme onlar barışır iyi olur sen arada gidersin.Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme ,en çok yaraları değer verdiğimiz insanlar açtılar..."