6.bölüm:Kaderin Cilvesi

778 24 1
                                    

Kasım 6 ay evelenecek kız aramış bulamamıştı.Sonunda kendi köyünden yaşı biraz büyük bir kız ile evlendi.Kız Kadriye yaşı olğun hiç evlenmemiş, her gelen talibe bir kusur bulmuş sonunda Kasım ile evlenmeye razı olmuştu.
Kadriye esmer,uzun boylu ,siyah saçlı tam bir diktatördü.Düğün sabahı Kasım işine gitti.Kadriye düğünü hayırlı etmeye gelen misafirler ile oturuyordu.Kadınlardan birisi Rüveyda'yı görünce "ah !zavallı bahtsız kız dünyaya geldiğinden beri yüzü gülmedi inşallah seninle yüzü güler Kadriye hanım."
Kadriye "güler yüzü benimle elbette ben diğer kadın gibi değilim ben ona çok iyi bakacağım asla kimseyi aramayacak gözleri.Beni çok sevecek ben de onu çok seveceğim."
Kasım yine sorumsuz bir insan olmuş sadece imamlık vazifesi dışında ev ile uğraşmazdı.Kadriye gücü ,otoriteyi,parayı seven bir kadındı.Herkesin ona itaat etmesine, sadık olmasına bayılırdı.Tam bir aslan burcuydu tembellik sevmez,güce aşıktı.
Tarlaya gider hiç aklına gelmeyen sebzeleri eker ,satar para kazanırdı.Kasıma muhtaç değildi,Kasım da memnundu aldığı kadınlar içinde ilk defa işe yarar birini bulmuş kendisini mutlu edecek insanı bulmuştu.
Rüveyda 5 yaşına gelmiş evlerinin avlusunda arkadaşları ile oynuyordu.
"Rüveyda Rüveyda neredesin uğursuz."
"Burayım cici anne"
"Anne deme bana ben senin annen değilim abla söyle."
"Ama babam annen senin dedi.Sen benim annemsin ya."
"Boş ver babanı sen beni dinle hani baban var mı sana bakan benim."
"Hemen köpeklerin yemeğini ver ,yukarıya gel seninle bir tarlaya gideceğiz."
Henüz 5 yaşında olan minik çocuk verilen emiri unutur ve oyun oynamaya devam eder.
Sinirli bir şekilde yanına gelen Kadriye kolundan tuttuğu gibi Rüveyda'yı yukarıya götürdü.Kerpiç evin 2.katının merdivenlerine getirdi bak şimdi sana bir ders vereyim sen benim her sözümü çiğnediğinde buradan aşağıya atacağım seni anladın mı?Eliyle Rüveyda'nın omuzuna vurarak onu merdivenden aşağıya itti.
Elleri yüzü yara bere içinde kalan minik kız, "anne anne neden yaptın canım acıdı sen çok kötüsün akşam babama söyleyeceğim seni."
Akşam Rüveyda babasına olanları anlatınca, "kimbilir ne hata yaptın da ceza verdi hak etmişsin demek."
Kadriye "olur mu bey çocuk o onun sözüne ne bakarsın yalan söylüyor,merdivenleri inerken dikkat et kızım dedim ama beni hiç dinlemiyor tak diye düştü."
"Biliyorum tabi ama benim gibi bir hocanın çocuğu yalan söyleyemez eğitimini sana veriyorum akşamları da ben ona din dersleri vereceğim yoksa mazallah yoldan çıkar."
Rüveyda o anda anladı.Asla babasından hayır yoktu,üvey annesinin her dediğini yapmak zorundaydı.
İstediklerini yapmadığı günler ya kilere kapatılır, ya aç kalırdı.Kismeye birşey söyleme hakkı yoktu.Kadriye çok iyi bir anneydi.
Mahmut ağa gelip torununu aldı evlerine konağa götürdü.Rüveyda çok heyecanlıydı dedesinin konağın da prenses gibiydi,herkes onu çok seviyor ne istese anında oluyordu orada çocuk olduğunu yaşadığını hissediyordu.
Ananesi Halide ye "anane beni yanına alsana ben burda kalsam ben babamı sevmiyorum yeni karısı da kötü ben burayı çok seviyorum."
İstediğin kadar kalabilirsin yavrum sen benim yavrumun emanetinisin.Sana baktıkça annenin küçüklüğünü görüyorum.
1 hafta sonra Kasım gelip Rüveyda istemese de zorla onu kendi evine geri götürdü.Rüveyda ağlıyor gitmek istemiyordu ama ne fayda öz babasıydı elinden almak mümkün değildi.
Eve gidince Rüveyda çok ağlamış "ben burasını sevmiyorum ben orada yaşamak istiyorum dedem beni çok seviyor siz beni hiç sevmiyorsunuz burda hep acı var."
"Acı mı?var burada ne acısı yaşadın ki hiç birşey babanın evini beğenmez oldun demek gel bakalım."
Minik kızı kolundan tuttuğu gibi mahsene kitledi,"sabaha kadar aç kal bakalım bu karanlıkta da anla nasılda rahat yaşıyorsun odanda" diyerek kapıyı vurup gitti.
Babası bunu ilk kendisini yaptığını sanıyordu halbuki kaç gece kaç gündüz o mahsende aç susuz kalmıştı.Elleri titriyordu korkudan tıkırtı seslerine korkup çığlık atıyordu ayağının üzerinden geçen fareleri hissedince daha çok korku yaşıyor,bağıra bağıra Allah'ım beni burdan kurtar diyerek dualar ediyordu.
Sabah olunca çıkıyordu hiçbir şey olmamış gibi yine hayat onun için devam ediyordu.
Bu işkencelerin bir şahidi vardı artık her zaman onun mahsene kilitlenip bağırma sesini duyan Babasının amcasının karısı Hafize bir gün dayanamayıp Kadriye'ye geldi.
"Bacım bu sabiden, öksüzden ne istiyorsunuz karı koca artık yoldan iyice çıktınız Allah bunun hesabını size sorar,bir daha görürsem duyarsam jandarmaya gideceğim bunu bilin."
"Git kime gidersen git kız bizim kızımız onu terbiye etmek bizim vazifemiz aklının yetmeyeceği işlere burnunu sokma yoksa kötü olur."
Hafize konuyu Mahmut ağalara ulaştırır, "Mahmut ağa deliye döndü benim torunuma nasıl zarar verirler kızımın hayatını yediler onun emanetini harcatmam" diyerek evlerine baskına gitti.
Tak tak tak...
Açın kapıyı!
Ne istorsunuz?
Ne mi istiyorum.Torunumu istiyorum artık onu bu cehennemden kurtarma zamanı geldi çok sabır ettim ama sabır bitti küçük kızı mahsene kilitlemek de ne demek sen nasıl babasın?"
"Kız benim kızım sana ne sen kendi kızına ne kadar sahib çıktın ki gelmiş torununu koruyorsun."
Mahmut'un arkasından gelen jandarmalar Kasımı tutuklayıp götürürken Rüveyda Mahmut ağa'ya teslim edildi.
"Dede dedem beni kurtaracağını biliyordum seni çok seviyorum."
"Artık burası senin evin burada yaşayacağız."
1 gün sonra kapı tak tak vurulunca kâhya kapıyı açınca Kasım kapıdan içeriye girip "beni bıraktılar ağa suçsuz olduğum anlaşıldı kızımı geri almaya geldim bir daha kapıma asla böyle gelme yoksa Torununu son görüşün olur."
Rüveyda dedesinin ayaklarına kapanmış ağlıyordu."Beni bırakma dede ne olursun ben korkuyorum."
"Ağlama kızım sen şimdi git ben seni gelip alacağım yine tamam mı bak asker abiler de bekliyor onları bekletmeyelim."
Rüveyda evine gidince korktuğu şeyler başına gelmedi babası ve üvey annesi gayet normallerdi hiç kızmak,bağırmak yoktu aksine çok iyidiler.Babası ilk defa ellerine pestil ,orcik vermiş yemen güçlenmen lazım diye sürekli birşeyler yediriyordu.
15 gün geçmiş Kadriye de babası da çok iyilerdi ne oyun oynadı diye dayak yemek vardı, nede iş vardı tam çocukluğunu yaşıyordu ilk defa çocuk olduğunu hissetmişti.

Kadriye hayatta en çok istediği şeye ulaşmış anne olacağını anlamıştı.Çok mutluydu,Rüveyda'ya çok iyi bakıyordu.Köylüler büyük kız aldın artık çocuğun olmaz diyerek Kasımı kızdırıyorlardı,artık ikiside başı dik yürüyecekti.Birde karnındaki çocuk erkek ise sırtı asla yere gelmezdi hanım ağa olurdu.Kendi kazandığı paralar ile her zaman yeni bir tarla alıyor mallarını artırıyordu.Akşam Kasıma mutlu haberi verince çok sevinen Kasım "hele bir de erkek evlat doğarsan sana söz tarlaların yarısını sana vereceğim."
Zaman geçiyor karnı büyüyordu.ilk aylar güzel geçmiş sonraki aylar mide bulantısı şikayetleri başlamıştı hiçbir şeye sabrı kalmamıştı.Ara sıra Rüveyda'ya kötü davransa da gidip gönlünü alıyordu.Rüveyda'ya kötü davranırsa karnındaki çocuğu Allah alabilir yada sakat doğar korkusu ile çok iyi davranıyordu.
Bir gece sancısı tutan Kadriye bir erkek çocuk dünyaya getirdi.Rüveyda yan odada oturup baba bir daha kardeşim olacak artık bir arkadaşım olacak onunla oyunlar oynayacak yalnız kalmayacağım.Onu çok seveceğim,koruyacağım."
Kasım'a bebeğin erkek olduğu haberi verilince "şükürler olsun Allah'ım beklediğimi nasip ettin sana şükürler olsun oğlum için 3 tane koç kurban edeceğim."Aynı gün 3 koç kurban edildi.Akşam ezanından sonra oğlunun kulağına ezanı Şerif ve kâmet okuyarak ismini Aslan bıraktı.Oğlum Aslan'ım veliahtım,gücüm,tutunacak dalım Allah'ım sana uzun hayırlı ömürler nasip etsin.Aslan gibi korkusuz,cesur,çevik,güçlü olması için bu ismi verdi.
Aslan ,Kadriye ve Kasım'ın göz bebeği ,güzün açan kır çiçeğiydi onlar için.Ikiside ondan çok umutluydu,hele Kasım daha 1 aylık çocuğu yere göğe sığdıramıyor, dilinde sürekli Aslan düşmezdi.
Aslan büyüyordu,Rüveyda kardeşini sevmek için elini uzattığında Kadriye sobanın demirini alıp minik kızın ellerine vurup,"çek elini uğursuz senin yüzünden kardeşin ve annen ölmedi mi?benim de oğlumu öldürmek amacın ona sakın dokunmayacaksın!"
Rüveyda yediği dayaklara alışmış gizli gizli kardeşini seviyordu.Aslan ağladığı zaman babası ve üvey annesi suçu Rüveyda da bilip ona kızarlardı.İyi kötü derken Aslan 1 yaşına gelmişti.Kadriyenin annesi Pınar "ah yavrum Aslanım demek var yemez Kasım'ın malları sana ve ablalarına kalacak demek evin tek çocuğu olsaydın ne güzel olurdu.Tam adına yakışır Aslan ağa olurdun."torununu severken konuşan kadını kızı Kadriye duymuştu aklına şeytanın bile aklına gelmeyecek bir plan gelmişti.
Kasım karşı köye sünnet düğünü için gitmiş,Kadriye ise ev ,tarla işleri ile uğraşıyordu.Rüveydanın kolundan tutup onu bir yere götürdü."Seninle bu damda bir oyun oynayacağız sonunda özgür olacaksın tamam mı?"
"Olur ben oyun oynamayı çok severim."

Rüveyda Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin