4.bölüm:Son ayrılık

979 29 3
                                    

Halime doğumdan sonra kanaması asla durmadı,biraz azalır gibi oluyor yine devam ediyordu.Gücü,kuvveti yoktu herşeyden bitap düşüyordu.Kimseye belli etmek istemiyordu çektiği sıkıntıyı,Rüveyda'yı sanki bir daha hiç göremeyecek gibi kokluyor her dakika bağrına basıyor, iş yaparken bile sırtına bağlayıp iş yapıyordu.Nereye gitse bebeği ya kucağında ya sırtındaydı.Tarlada çalışırken su içmek için Rüveyda'yı yanına uzatınca kahve rengi bir yılanın yanlarına yaklaştığını gördü kıpırdadığı taktirde ikisi de canından olacaktı.Yılan ile göz göze geldi bir anda ona "yükek ses ile eğer yavrumu bırakırsan sana söz  hergün bu ağacın altına yiyecek  bırakacağım,yoluna git ey yılan."
Yılan konuşmayı dinlemiş sanki onaylar gibi tıslayıp yanlarından süzülüp gitmişti.Akşam olunca Halime eve gideceği vakit yılan için oraya söz verdiği için biraz yiyecek bırakıp gitti, bunu her tarlaya gittiği zaman önce yılana yiyecek bırakıp sonra işine başlıyordu.Yılan da hergün bırakılan yiyecekleri yiyirdu anlaşmaya iki tarafda uyuyordu.Kasım hocalık yapıyor ne misafiri bitiyordu nede kendisinin köy ziyaretleri.Sürekli Halime'nin hasta olduğunu görünce "bizde erkek adamız bu kadar da hasta olunmaz lohusalık dediğin 40 gün senin oldu 6 ay bir ebeye git göster kendini."
  Ebe kadına giden Halime doğumda çok zorlandığı için "yaralarının iyi olmadığını şehire doktora gitmesi" gerektiğini duyunca Kasıma gidip olanları anlattı,"ne şehiri ne doktoru iyi olursun merak etme anam kaç tane çocuk doğmuştu  pekmez ye kanın yerine gelir."
Halide arada kızına geliyor ah !yavrum neyin var gözümün önünde bir çiçek gibi solup gidiyorsun neyin var yavrum doktora gidelim hadi kalk.
  Halime "birşeyim yokmuş anne ebe kadın kansız kaldığımı söyledi.Sen beni merak etme gözün arkada kalmasın."
  Rüveyda 7 aylık olmuş artık anne anne ilk kelimeleri ağzından çıkıyor yeşil gözleri ile etrafı inceliyordu,annesinin peşini 1 dk olsun bırakmıyordu ,annesinden ayrılınca çok fazla ağlıyor beyaz teni ağlamaktan kıpkırmızı olurdu.
Ebe kadın birçok tarif uygulayıp Halimenin iyileşmesini sağladı."Bak kızım 2.bir çocuk asla doğmamalısın bu senin sonun olur.Kendini kızına ada onu çok sev sana tek evlat yeter."
  "Ebe kadın iyi hoş dersin de kızımın bir kardeşi olmasın mı?ben tektim kardeşim abim olsa belki de bu durumda olmazdım, kızımın bir sığınağı olsun."
"Kızım öyle söyleme belkide kardeşi olacak ama hayırsız olacak ,olmaması daha iyi bedenin 2.bir hamileliği kaldırmaz."
  Rüveyda 1 yaşına gelince pata küte  adımlarını atıp yürüyordu.Çok şirin tatlı bir bebekti.
"Kasım ikinci çocuk istiyorum bu defa oğlum olacak biliyorum."
  "Ben çocuk istemiyorum Rüveyda yeter hele o küçük ona bakamıyorum,hem tarla işleriniz hem ev ,misafirlerine yetişemiyorum."
"Sana soran oldu mu ben istiyorum doğacaksın!!
  Halime hamile kalmamak için direndikçe dayağın, eziyetin ,ardı arkası kesilmiyordu.Bir gece ahırda aç susuz karanlıkta ellerini bağlayıp kapıyı kilitledi,yukarıda minik yavrusu bağıra bağıra ağlıyordu anne anne...
"Anne yüreği dayanamayıp tamam kabul ediyorum çocuğumu ağlatma ne istersen yapacağım."
  2 ay sonra hamile haberini verdi zalim kocasına.Ama çocuğu hiç istemiyor,sırf minik yavrusunun eziyet görmemesi için kabul etmişti Biliyordu başına gelecekleri "ebenin  sakın 2.çocuk yapma ölürsün" dediğini defalarca Kasıma söylemiş ama o "ölürsün öl kadın mı bitti ne hayrını gördüm ki bana 2.çocugu vermek zorundasın."sözlerine mazur kalıyordu.Sonunda ölüm olduğunu bile bile yaşamaya başladı.Bu hamileliği çok güzel geçiyordu hiç sıkıntı yoktu sanki zaman da çok çabuk geçiyordu Rüveyda 2 yaşına gelmişti.
   Dogum zamanı yaklaşmış.Ebe kadın çağırılır ben sana bunu yapma demedim mi ah! kızım ailene neden cektiktiklerini söylemiyorsun seni çekip kurtarırlar bu bataklıktan.Artık bebek geliyor başıda kocaman zorlanıyorum ıkın yavrum ıkın Halime hanım içeriye girdi gördügü manzaraya ağlıyordu yanında getirdiği doktorunda yardımı ile bir erkek çocuk ölü doğum olmuştu herkes üzgündü  Halime'nin kanamasi durmuyordu doktor yapacak birşey olmadığını söyleyip gitti.Kapıda bekleyen Kasım'a doğumun olduğu bebeğin ölü doğduğu haberi verilince Kasım'ın bağırma seslerine köylüler kapıya dayandı ne oldu diye."Benim oğlum ölemez nasıl ölür uğursuzlar öldürdüler doktor getirip boğdular çocuğumu o benim oğlumdu."
  "Köylüler sakin ol Kasım sen bir imamsın Allah'ın takdiri böyleymiş yine olur oğlun merak etme karın iyi olsun hele sakin ol."
Doğumdan on gün sonra Halime çok hastaydı artık yataklara düşmüş pembe yanakları solmuş,ışık saçan yeşil gözleri artık ölmüş balık gibi bakar olmuş, yolda beklediği var gibi gözü hep kapıdaydı.
  Ailesine haber verildi.Annesi ve babası yanına geldi "ah!yavrum ne oldu sana neyin var sen bizim tek yavrumuzdun ne oldu sana."
Babası Mahmut Kasıma "okkalı bir tokat atıp kızım ne hallere düşmüşte yeni haber yolladın demek."
  Halime "dur baba yapma o tokat için çok geç kaldın.Beni 3 yıl önce verince o hakkınız da gitti ben ne işkenceler gördüm, sıkıntılar çektim ama siz duymadınız.Size hakkımı helal etmiyorum sizden tek istediğim kızım Rüveyda'ya sahip çıkın ama bana sahip çıktığınız gibi sahip çıkmayın.Kızımı getirin bana biraz kokusunu çekeyim içime onun kokusu bana nefes oluyor.Ne hayaller kurdum ben hep kızım büyüyecek onu okula götüreceğim, her zaman destekçisi olacağım.Onun söyleyemediği sözleri bile gözlerine bakıp okuyacak onun üzülmesine asla izin vermeyecektim."
   Halide "yine yapacaksın kızım herşey güzel olacak merak etme baban doktor çağırmıştı yolda geliyor merak etme."
  Rüveyda'yı içeriye getirdiler.Anne anne diyerek annesi Halime'nin boynuna sarıldı onu öptü "anne cici ,anne cici".Halime mis kokusunu içine çekti."Vakit geldi kızım sana asla doyamadım seni çok sevdim iyiki benim yavrum oldun ama vaktim yok isterdim ki seninde güzel günlerini göreyim her zaman yanında olayım nasip olmadı bu kolyemi alın boynuna takın annesinden hatıra olsun bu kolyem seni hep korusun, benim koruyamadığım zamanlar Allah seni bu kolye ile korusun,güzelliğinegüzellik katsın,sana hasret giden anneni anlatsın,kaderin hep güzelolsun yavrum...Bir tutam saçını mezarımın içerisine koyun kokusu gelir bana."
  Kasım "seni hiç sevmedim,ömrüm kağıttan bir  ayakkabı olsun giyip tüketeyim demiştim ya işte o ayakkabı tükendi artık yırtıldı, ezildi.Bana yaptığın tüm eziyet ve sıkıntıları affetmiyorum hocaydın sen değil mi?sevdim demiştin ama senin sevgini hiç görmedim yaşattıklarının hiç birisi sevgi değildi sahip olma öfkesiydi.Dilerim bana yaşattığın herseyin cezasını iki cihanda fazlasıyla yaşarsın.Ağzından kanlar aksın beni vurup her akıttığın kan damlaları gelsin aklına son nefesinde."
   Kasım "ben seni ilk gördüğümde sevdim evet 35 yaşındaydım sen 16 ama sen bana bir gün olsun gülmedin, beni hiç sevmedin sanki başka bir muradın sevdiğin varmış gibi birine özlemin varmış gibiydin ben sana her yaklaştığında sen benden kaçtın bende içimdeki sevgiyi öfke ile besledim tek suçlu varsa oda sensin sevgime hiç bir zaman layık olamadın şimdi gelip beni suçlu ilan edemezsin."
  "Neden sevemedim seni hiç sordun mu?attığın dayakların,elimi sıcak tandıra sokup yakmanda hiç bir suçum yokken sen hep annenin söylediklerine kulak verip  bana şiddet uygulayıp, benim sözlerime sağır olan  ,aileme gitmeme görüşmeme her zaman engel olan bir adamdın,küçük bir çocukken ilk gördüğün kızı alacağım inadıyla hayatını mahvetmeye kalkmandı.Bu evde ne acılar çektim ama şimdi içim rahat şerefim ile namusum ile yüzüm ak ,o kadar eziyete rağmen sana olan tüm görevlerimi yerine getirmenin huzuru ile gidiyorum bu dünyadan."
  Öksürük tuttu Öksürük durmuyor ağzından 4 damla kan gelince "ah !ömrüm  vah!ömrüm bir hiç uğruna soldum ömrüm.Bana  eş olmadın bari kızımıza iyi bir baba ol."
Kapı çaldı doktor içeriye girdi."Lütfen! hasta ile beni yalnız bırakınız."Doktor odadan dışarıya çıkıp "hastanız için yapılacak hiç birşey kalmamış durumda bu zamana kadar neredeydiniz hem enfeksiyon, hem verem vurmuş yazık çok yazık koca Muzaffer ağanın torunu o varlıklı ailenin kızı bu imkansızlıklar içinde can verecek yazık çok yazık.Belkide yaşadığı son saatler mutlu,huzurlu bir ölümü olması için onu üzmeyin."
   Birkaç saat sonra Rüveyda kapının önünde ağlıyor anne anne diyerek.Halime "ağlatmayın yavrumu getirin bana ben onu 2.5 yıl boyunca hiç ağlatmadım o göz yaşı nedir bilmez.Gel bana yavrum o mis kokun bana ilaç,derdime derman.Bu evde yalnız kaldığımda korktuğumda o uzun sesiz gecelerde bana tek sığınak oldu senin kokun,varlığın."
  Rüveyda "anne anne diyerek annesini öptü.Anne soğuk anne üşüdü,annem üşüdü."
   Halide okuduğu Kuran'ı Kerim'i bırakıp dönüp baktığında gül kızı Halime'nin gözleri açık elinde bir tutam Rüveyda'nın saçları ile vefat ettiğini görünce çığlık atıp bağırdı.
  Kapıdan Mahmut ve Kasım içeriye girdiler.Halide alın Rüveyda'yı içeriye götürün."Kızım kızım sana iyi bir ana olamadım affet beni gözleri açık gitti yavrumun ah açmamış bir goncayken kıydık sana ah yavrum benim."
   Rüveyda bağıra bağıra ağlıyor "anne üşüdü,anne üşüdü bende üşüdüm anne bende üşüdüm."
  Artık öksüzdür Rüveyda annesi canı cananı dünya daki tek sığınağı artık yoktu.Babası hiç babalık yapmamış bir var bir yoktu onun varı yoğu annesiydi.Hani yavru bir kuşu annesi uçmayı mücadeleyi öğrenmesi için yuvadan aşağıya atar ve arkasından ondan önce aşağıya uçup kanatlarının üzerine düşmesini sağlar,Rüveyda'nın onu yuvadan atıp koruyacak bir annesi artık yoktu.Sürekli "ağlıyordu anne gitti ,anne üşüdü."
  Cenaze töreninden sonra Mahmut Rüveyda'yı yanlarına almak istedi Kasım "ne haddinize kızınızın 40 çıktı artık evime gelmenize gerek yok torununuzu da arada getiririm görürsünüz."
  Mahmut okkalı bir tokat attı Kasım'ın suratına "kızımın başını yedin hayatını kararttın onun emanetine de böyle davranamazsın ne olursa olsun onu senden kurtaracağım."
  Kasım  "kızın yeni mi aklına geldi ben ona neler yaptım bir bilsen size gık bile demedi.Yemeği güzel olmadığı zaman onu karanlık mutfağa kitledim çok ağlayıp bağırıyordu ama kimse onu kurtaramadı, baba olduğun şimdi mi aklına geldi.Beni her defasında sevmediğini söylüyordu sevseydi başka olurmuydu bilmiyorum ama ona yaptıklarım sevmediği içindi.Kar yağarken dışarıda ayazda kalma cezası vermiştim hiç haberin oldu mu ?süper babası ,süper dedesi ağa torunu bak şimdi nerde mezarda yatıyor.Kız benim kızım istediğim gibi bakarım."Kapıyı açıp "hadi uğurlar ola yolunuz açık olsun."

Rüveyda Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin