Eski Sevgili

216 18 0
                                    

Sabah olduğunda daha kimse uyanmamıştı. Bunlar abi-kardeş uyumayı çok seviyordu. Mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladım.

Uzun bir sürenin ardından hazırdı. Uyandırmak için Mert'in odasına girdim. Gece yine tişörtsüz yatmıştı. Burası çok soğuk oluyordu kışın. Hasta olacaktı. Ben bunları düşünürken Mert beni belimden tuttu ve yanına çekti. Bir anda yaptığı için korkmuştum ve evin içinde ettiğim küfür yankılanmıştı. Beni öpmeye başladı. Karşılık verince baya uzun süre öpüştük. Ayrılan ben olmuştum. Bu çocuğun hiç nefesi kesilmiyor muydu yahu ! Yataktan kalkıp aşağı indik. Ben mutfağa girerken Mert'te tuvalete gitti ama gitmesiyle dönmesi bir oldu çünkü biz yukarıda oyalanırken Bahar kalkmıştı ve o girmişti. Biraz bekledikten sonra Mert'te tuvalete girdi ve geldiğinde masaya oturup hayvan gibi yemeye başladık. Mert salağı yerken bir de boğuldu. Bahar ile zor kurtardık.

Etrafı topladıktan sonra Bahar İspanyolca kursuna gitmek için evden çıktı. Mert ile beraber salona oturduk ve TV izlemeye başladık. Gerçekten çok saçma şeyler vardı. Bana doğru dönüp "hadi hazırlan kızz gezmeye gidelim " dedi. Ona "aşkım lütfen bir daha kendini Buse gibi yapmaya çalışma !" Dedim. Bu sefer hayvanca bir şekilde "hadi kalk giyin dışarı çıkalım" dedi. Oturduğum koltuktan kalktım ve sürüne sürüne Mert'in odasına çıktım. Üstümü giyinip makyajımı ve saçımı yaptıktan sonra hazırdım. Kapıyı açtım Mert beni bekliyordu. Sinirli ama tatlı bir ses tonu ile "beni bu kadar bekleteceğini bilseydim önce ben giyinirdim güzellik" ona bakarak sadece göz devirdim. O da hazırlandıktan sonra kapıyı kilitleyip, arabaya bindik ve bir kafeye geldik. Kafenin adı 'Yağmur' du. Bu kafe bana bir yerden tanıdık geldi ama nereden bilemedim. İçeriye girip herhangi bir masaya oturduk. Allah kahretsin ! Bu kafe eski sevgilim Burak'ın kafesiydi. "Aşkım kalkalım mı ya ben bu kafeden pek hoşlanmadım, istasyondaki kahve tiryakisine otururuz hadi gel " dedim ve ayağa kalkıp Mert'i elinden tutup kaldırmaya çalıştım ama tabiki beceremedim. "Aşkım ya ben beğendim burayı güzel işte ne gerek var başka yere otur işte" uğraşlarım sonra ermişti. Kalktığım yere geri oturdum ve elimle yüzümü kapatmaya çalıştım. Bir garson geldi ve siparişlerimizi alıp gitti. Tam ortam sakin deyip kafamı kaldırdığım anda bana bakıp sırıtan bir Burak gördüm. Buyurun cenaze namazına. Burak bizim masaya geldi ve oturdu. Mert ona tip tip bakıyordu. "Naber güzellik " dedi. Mert cevap vermeme izin vermeden "hayırdır kardeşim ? güzellik falan ?" Burak alaylı bir şekilde "sana demedim kardeşim yanındaki güzelliğe dedim " dedi. Mert cevap vermeden Burak'a yumruk attı ve "o güzellik dediğin benim sevgilim it ! O dediğin güzellik kelimesini senin müsait bir yerlerine harf harf sokarım" dedi. "MERT ! Lütfen yapma hadi aşkım gidelim " dedim ama hiç oralı olmadı ve yumruk atmaya devam etti. Kafedeki insanlarla beraber onları ayırdık. Mert sinirle "bana bak KARDEŞİM eğer seni bu kızın yanında görürsem bu sefer ağzını yamultmakla kalkmam gebertirim seni !" Dedi. Zorla Mert'i kafeden çıkarttım ve bizim eve gittik.

"Aşkım ben sana kalkalım dedim dimi şimdi bu halde olmazdın işte " dedim ve kaşındaki kanı sildim. "Kimdi o çocuk Öykü ?" Dedi. Oturduğum koltukta doğruldum ve "aşkım o benim eski sevgilim Burak. Onun kafesiydi bu yüzden sana hadi kalkalım dedim. Kendisi biraz laubali bir çocuktur kavga çıkacağını biliyordum ve oldu da" dedim imalı ses tonuyla. Mert kaşına bandı yapıştırdı ve "neyse senin annen gelmeden ben gideyim görüşürüz " dedi. Onu kapıya kadar geçirdim. Çıktıktan sonra odama gittim ve kendimi yatağa attım. Bu Burak kesinlikle başımıza bela olacaktı ve ben ne yapacağını bilmediğim için çok korkuyorum.

Mavili Çocuk (Düzenleniyor !) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin