Eskisi Gibi...

48 13 5
                                    

Bu Bölüm Mert'in Ağzından Anlatılacaktır.

Kazanamamıştım. Hayallerim sadece sözlerde kaldı. Hadi neyse daha ikinci sınavlar var ama Öykü'yü nasıl Izmir'e göndereceğim. Üzüntü ile yatağımdan doğruldum ve banyoya gittim. Rutin işlerimi hallettikten sonra odama geçtim ve üstümü giyinerek evden çıktım.  Bugün Bahar Almanya'dan geliyordu. Onu almak için arabamı havaalanına sürdüm.

Üç saat olmuştu ben geleli ama daha Bahar gelmemişti galiba ben erken çıkmıştım. Kendi kendime söylenirken ileriden Bahar koşarak bana gelmeye başlamıştı. Ayağa kalktım ve ellerimi iki yana açarak onu beklemeye başladım. Geldiğinde direkt boynuma sarıldı ve "abim seni çok özlemişim. Gurbet eller çok zormuş" deyip yanağıma bir öpücük kondurdu. Daha sıkı sararken en sonunda "kızım öldüreceksin beni hadi bırak da eve gidelim" dedim. Ilk başta alınmış gibi yapsada sonra en önden arabaya bindi ama ben hâlâ onun bavulu ile uğraşıyordum. Ne koymuş acaba bu bavula eşşek ölüsü mübarek. Söylene söylene bavullarını bagaja koydum ve sürücü koltuğuna geçtim.

Sonunda eve gelebilmiştik. Bahar yukarıda odasına eşyalarını yerleştiriyordu. Ben de salonda yayılmış televizyon izliyordum. Tam o sırada zil çaldı. Oturduğum yerden kalktım ve kapıyı açtım. Yine her zamanki güzelliğiyle Öykü karşımda duruyordu. Yanağıma bir öpücük kondurarak "görümcem gelmiş dediler ziyarete geleyim dedim" dedi ve az önce oturduğum koltuğa oturdu.

Ikimizde Bahar'ı bekliyorduk. Dışarı çıkacaktık ama benim sevgili kız kardeşim bir türlü hazırlanamamıştı. Artık tam sıkılmış dışarı çıkmaktan vazgeçecekken Bahar merdivenlerden aheste aheste inmeye başladı. Daha ne giydiğini göremiyordum merdivenleri indiğinde görüş alanıma tam olarak girmişti. Giydiği elbiseye -ya da kumaş parçası- bakakaldım. Çok kısaydı. Tam ağzımı açmış itiraz edecekken kendini savunmaya başladı. "Abicim canım benim bak şimdi benim üstüme giyeceğim bunlardan başka bir şey yok buraya gelince alışveriş yapacaktım onun için kızma abim hadi çıkalım zaten çok beklediniz." Öykü ile birbirimize bakmaya devam ederken yine Bahar "ohooo ben kime diyorum ki gençlik ben çıkıyorum siz gelirseniz gelin" dedi ve evden çıktı. Bakışmayı ilk sonlandıran ben oldum. Tam kapıyı açmış çıkarken karşı arabadan annem ve babamın indiğini gördüm. Gözlerim fal taşı gibi açıldı Bahar da benim gibiydi. Annemler barışmış mıydı ?

Kapının önünde durup öküzün trene baktığı gibi annem ve babama bakıyordum. Kafam karışmıştı. Noluyordu ? Bi ara acaba yanlış mı görüyorum diye gözlerimi kapatıp açtım ama yanlış falan görmüyordum. Hızlı adımlarla ikisinin yanına ulaştım. Tip tip bakmaya başladım. Babam annemin elini tutarak "çocuklar biz anneniz ile tekrar barıştık" dedi. Bahar ile birbirimize bakarak aynı anda "hadi canım " dedik ve kahkaha attık. Gerçek olabilir miydi böyle bir şey annem ve babam ESKİSİ GİBİ...

Öykü evine gitmişti. Biz ise AİLECEK benim evimde salonda oturmuş birbirimize bakıyorduk. Bahar ile ben çok şaşırmıştık. Annem yıllar önce bizi bırakıp gitmişti şimdi ne olmuştu da geri dönmüştü. Sinirle yerimden doğruldum ve "baba bir şey söylemek istiyorum annem bizi yıllar önce bırakıp gitmemiş miydi ? Şimdi ne oldu da geri döndü ve nasıl olurda sen tekrardan affedebilirsin annemi hâlâ aklım almıyor ve özellikle sen anne hangi yüzle babamın ve bizim karşımıza çıkıp pişman olduğunu söyleyip geri dönebilirsin ya. Bir insanda da bu kadar mı gurur olmaz arkadaş" tek nefeste söylemiştim bunları ve babamın sinirlendiği her halinden belli oluyordu ama yeterdi yani biz de küçük çocuklar değiliz her şeyi bilmek hakkımız. Babam adeta kükrercesine "MERT haddini aşıyorsun o senin annen düzgün konuş karşında senin ebeveynlerin oturuyor askerlik arkadaşların değil. Annen zamanında bir hata yaptı ve hatasını anlayıp geri geldi ve ben de annenizi çok sevdiğim için affettim şimdi beni sorgulamayın"  hâlâ konuşuyordu ya sinirle oturduğum koltuktan doğruldum ve " bak baba kendi ağzınla söyledin zamanında şimdi mi aklına geldik. Bırak ya siz ne yaparsanız yapın. Benim sizi sorgulamaya hakkım olmayabilir ama ben sizin çocuğunuzum. Siz ikiniz yoktunuz ben baktım büyüttüm Bahar'ı hem anne hem baba hem de abi oldum ben ona. Hadi baba sen bize bir şekilde baktın para yolladın ama annem bizi daha küçücük yaşımızda yüz üstü bıraktı şimdi benim onu affetmemi bekleme." Bahar kolumdan tutmuştu. Çizgiyi aşıyordum ama her şey de bir yere arkadaş. Babam da benim gibi ayağa kalktı ve "öyle mi Mert BEY siz daha iyi bilirsiniz. Derhâl evden defol gözüm görmesin !"  Kendi evimden kovuluyordum ne kadar da ironi ama. Portmantoya doğru yürüyüp ceketimi aldım ve tam evden çıkacakken Bahar'ın çaresiz sesini duydum "Abicim. Lütfen gitme." Ağlıyordu ve benim buna asla dayanamayacağımı bilir. Yanına gidip "ağlama canım kardeşim ben şimdi gidiyorum ama daha sonra yine geleceğim ben her zaman senin yanındayım bunu sakın unutma" dedim. Yanağına ve alnına bir öpücük kondurarak evden çıktım.

Nereye gideceğimi bilmiyordum. Beni tek iyi edebilecek kişi Öyküydü ama onun yanına gidemezdim babasına ne derdim ki. Sonra aklıma tek dostum olan Emir geldi. Arabayı sağa çektim ve telefonumdan Emir'in numarasını tuşladım. Tek çalışta açtı.
"Efendim kardeşim"
" Emir kardeşim eğer müsaitsen bu akşam sen de kalabilir miyim ?"
"Tabi ki kardeşim ev senin buyur gel"
"Sağol kardeşim"
Telefonu kapattığım gibi Emir'in evine sürdüm. Iki dakika sonra kapının önündeydim. Zile bastığımda kapıyı açtı ve içeri geçtim. Emir halimden anlamıştı ama soru sormuyordu ben de o çatlamadan anlatmaya başladım.
"Babam annem ile barışmış bugün bana geldiler yanımda da Bahar vardı. Bize anlattılar sinir oldum bağırdım çağırdım en sonunda babam patladı ve beni kendi evimden kovdu hem de bizi yıllar önce bırakıp giden bir kadın için" dedim. Emir hiçbir şey dememişti. Birkaç saniye daha bekledikten sonra "boşver kardeşim takma böyle konuları kafana. Biliyorum annen sizi yüz üstü bıraktı ama sonuçta o senin annen. Seni doğuran kadın bence ona bir şans daha vermelisin. Hemen esip, gürleme dediğim gibi o senin annen otur bir dinle eminim mantıklı bir açıklaması vardır. Hadi şimdi kafanı yorma da yat uyu. Misafir odasını sana hazırladım. "

"Sağol kardeşim benim iyi ki varsın" dedim ve misafir odasına çıkıp kendimi koltuğa attım. Emir doğru söylüyordu. Yarın gidip sakin kafa ile her şeyi dinlemem gerekiyordu. Gözlerimi kapadım ve bir şey düşünmemeyi umarak uykuya daldım.

Umarım beğenirsiniz. Uzun bir ara oldu. Bu bölümü ben çok beğendim hoşuma gitti. Her neyse size iyi okumalar. Öpülünüz :*

Mavili Çocuk (Düzenleniyor !) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin