Hayata Geri Dönüş

12 7 9
                                    

Bugün İzmir'e gidiyordum. Babama ve anneme kaydımı dondurmaları için yalvarsam da yapmadılar. Ve şu an mecburen gitmek için önce İstanbul otobüsüne biniyordum. Koltuğuma oturduğumda camdan annem ve babama el salladım. Kulaklıklarımı takıp 'charlotte Cardin'in dirty dirty " şarkısını açtım ve yolu izlemeye başladım.

*2 saat sonra*

İstanbul'a geldiğimde sallana sallana havaalanına gittim çünkü uçağıma daha çok vardı. Yemek yedikten sonra oturdum ve beklemeye başladım. Galeriye girip Mert ile olan bütün fotoğraflarımıza bakmaya başladım. Onu çok özlüyorum. Her şey benim yüzümden olmuştu. Onu ben gel diye zorlamıştım ve bana kızgın bir şekilde öldü. Hayatı resmen ellerimin arasından kaydı gitti. Biz onunla evlenicektik. Bunun gibi bir sürü hayallerimiz vardı. Şimdi ben onsuz ne yapacağım ? O olmazsa ben nasıl yaşarım. Şu kısa zamanda ona o kadar çok alıştım,karıştım ki. O olmazsa nefes alamam ben. Uçağımın kalkacağı anonsu gelince gözyaşlarımı sildim ve oturduğum yerden kalkıp ilerledim.

Uçaktan inip yurda gitmek için bir taksiye bindim ve arabadayken annemi aradım.
"Efendim canım kızım"
"Anne ben geldim İzmirdeyim"
"Tamam kızım. Dikkat et "
"Tamam anne " deyip telefonu kapattım. Kimseyle konuşasım yoktu ama yurda girince mecburen Çağla ile konuşmalıydım. Sessiz ve yavaş adımlarla odama çıktım. Kapıyı açmadan önce kendimi konuşmaya zorladım. Zor da olsa hazırladıktan sonra kapıyı açtım ve içeri girdim. Fakat içeride kimse yoktu. Tuttuğum nefesi verdim ve bavulumu bir köşeye atıp yatağa yattım. İstemsizce akan gözyaşlarımı sildim ve yarın başlayacak okulum için uykuya daldım.

Alarmın sesi ile kalktım. Her gün aynı şeydi. Uyan ve Mert için yaşa ! Elimi yüzümü yıkayıp saçımı at kuyruğu yaptım ve üzerime kıyafetlerimi geçirdikten sonra çantamı alıp odadan çıktım. Otobüse binip okula gittim. Dersimin olduğu binaya girdim ve sınıfa çıktım. Şu an da kimse yoktu. Kafamı sıraya koydum ve yaşadığım her şeyi düşündüm. Hayatım eskiden gerçekten güzeldi fakat daha sonrası kesinlikle boka sarmıştı. Anlayacağınız mavi hayallerim birer birer siyaha dönüşmeye başladı. Hatta hayallerim değil,komple hayatım simsiyah oldu benim. Şu an sırf yaşıyorsam Mert için yaşıyorum ama bu pek uzun sürecek gibi durmuyor. Hayatımı sanki dondurmuşlar gibi. Mert gidince yalnız kaldım ben. O olmayınca hayatım katlanılamaz derece anlamsız ve boş. Dertleşeceğim onca insan olmasına rağmen hiçbiri Mert'in yerini tutamaz. Bazen uzunca bir yere dalıyorum ve ilerisini düşünüyorum. Eskiden mavi hayallerim vardı. Her ne kadar imkansız görünse de Mert oldu mu hiçbiri imkansız değildi. Fakat artık o yok. Tek başımayım. Ben böyle dalmış yeni hayatımı düşünürken biri buna engel oldu. Yanıma oturan çocuğa baktım. Gerçekten iyi bir görünüme sahipti. İstediği her kızı elde edebilecek bir tiptendi. Ağzımı açıp konuşmaya,neden benim yanıma oturduğunu sormak istiyordum fakat bunun için çok yorgundum. Bedenen ve ruhen çöküntüdeyim. Adını bilmediğim çocuk "merhaba ben Toprak." dedi. Ona cevap vermeye o kadar yorgundum ki ! Fakat cevap vermezsem de bu büyük bir kabalık olurdu. Zorla gülümseyip "merhaba Toprak,ben de Öykü" dedim ve uzatmış olduğu elini sıktım. "Tanıştığımıza memnun oldum Öykü. Bitkin gözüküyorsun sanırım hayatında iyi gitmeyen şeyler var " ilk görüşte anlamıştı. Gerçi herkes anlardı. Ağlamaktan şişmiş ve morarmış olan göz altları herkesin dikkatini çekerdi. "Evet,mesela komple hayatım yanlış gidiyor desem sana ? "düşünürmüş gibi yaptı ve "her ne için üzülüyorsan,üzülme derim çünkü hayat üzülmek için çok kısa ve senin gibi bir kızın üzülmesini istemem. Eminim ki sana gülmek çok yakışıyordur." bu tanımadığım çocuk sanki biraz da olsa iyi gelmişti. Konuyu değiştirme amacıyla " ee nereden geliyorsun tanıt bakalım kendini yabancı" dedim ve zorla da olsa gülümsedim. " Heh, şöyle gül. Ben Toprak. Balıkesir'den geliyorum. Sen tanıt bakalım kendini efkarlı kız" deyip güldü. " İşte ben de Öykü. Kırklareli'den geliyorum. Pek bir özelliğim yok, insanım" dedim. Bu dediğime gülüp "bence sen insan olamayacak kadar güzelsin " dedi. Ona sadece gülümsedim ve üniversitede olan ilk günüme başladım.

Çok yorulmuştum. Yurda geldiğim gibi kendimi yatağa bırakacaktım fakat bu pek işe yaramadı. Tam odaya girdiğim sırada Çağla da çıkıyordu. "Ooo kanka gelmişsin " dedi. "Ne yazıkki geldim bebeğim" dedim. Yüzünü buruşturup "yaa öyle deme be güzelim,biliyorum zor zamanlar geçiyorsun haklısın da ama kendini kapatma dünyaya. Gençsin,güzelsin şu an zor zamanlar geçiyor olabilirsin ama emin ol ileride güzel şeyler seni bekliyordur. Üzülme diyemem. Elbette üzülürsün ama sakın kendini salma. " dedi. Bu aralar herkes böyle şeyler diyordu ama benim içimde yaşama sevinci kalmamıştı artık. Herkese yaptığım gibi Çağlaya da 'tamam' deyip geçiştirdim ve yatağıma yattım. Bu aralar sürekli uyuyordum. Neden mi ? Başka kaçışım yoktu. Aslında var. Çoğu insanın korktuğu fakat benim bu ara istediğim en çok şey. Ölüm.

Mavili Çocuk (Düzenleniyor !) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin