Mutlu Ol Yeter

1.2K 69 32
                                    


İbrahim Tatlıses - Mutlu Ol Yeter

...

Kör birine yeşili anlatmak gibiydi aşk yaşamayan asla anlamıyordu...

Barış tam olarak  bir saattir bana kerem'e olan duygularımın aşk olup olmadığını anlamam için yardım ediyordu ama bırakın hislerimi anlamayı aşkın ne olduğunu bile anlayamamıştım

Kerem ege'nin evime geldiği günden sonra benimle muhabbeti neredeyse tamamen kestiği için yapayanlız kalmışım onun yanında olmayıncada duygularımı anlama işi daha da sarpa sarıyordu

Yunus barış'ın koluna vurup kaşlarını çattı öfkeyle

"Bu kızın aklına girme o kerem' e aşık değilmi Miray?"

Benden onay beklerken bana döndüğünde midemde oluşan kramp yüzünden konuşma yetimi kaybetmek üzereydim. Başımı iki yana sallayıp ısrarla defalarca kez kurduğum cümleyi yineledim

"Ben kerem'e aşık olup olmadığını bilmiyorum sadece o ege ile yaşadığım şeyi öğrendiği için çok utandım belkide sadece abi olarak görüyorumdur"

Yusuf ellerini saçlarında öfkeyle gezdirip sinirle barış'ın koluna vurdu

"Nilay annem şaka mısın sen, komiklik mi yapıyorsun yoksa?"

Ben dudaklarımı büzmüş koltuğa sinmiştim utanarak. Barış kolunu tutup önce Yunus'a sonra da Yusuf'a vurdu öfkeyle

"Amına koyduğumun salakları ne bana vuruyorsunuz ayrıca saçmalamayın kızın üzerine gitmeyin kolay değil bu işler"

Yunus omuz silkip bana döndü barış'ı umursamadan

"Şimdi ben Tuğçe ile öpüşürken okan hoca gördü diye utandıysam bu ben okan hocayı abi olarak görüyorum demek mi  asıl Nilay saçmalıyor"

Cümlesinin ardından iki elini şaşkınlıkla ağzına götürüp ufak bir çığlık attı

"Lan ben yoksa okan hocaya aşık mıyım"

Yok ben bunların arasında delirecek ve ruh hastanesinde düşünmeye devam edeceğim kerem'e aşık mıyım diye

Barış yere oturup elini dizlerine götürdü. Hayatı sorguluyor gibi bir hali vardı

"Sizinle nasıl aynı takımda oynamak gibi ortak bir noktam olabilir, nasıl bir bahtsızım ben"

Yunus yere barış gibi oturup başını barış'ın omzuna yaslayınca bulunduğunuz durumu unutup güçlü bir kahkaha attım

"Ya siz ne yaşıyorsunuz gerçekten"

Yusuf ellerini iki yana açıp kafasını yana doğru yatırıp iç çekti

"Yaşıyormuyuz diye sor istersen bir"

Yunus cevap vermek için dudaklarını araladığı sırada çalan zil sesiyle ayaklandım

Tuğçe ve Miray gelecekti bildiğim kadarıyla

Elimi eyvallah dercesine kalbim götürüp başımı eğdim yavaşça

"Bu yiğitlik bana düşer kafa dağıtırım belki"

Çocuklar arkamdan şaşkınca bakarken kapıya koştum kızları daha fazla bekletmemek adına

Kapıyı açtığımda gördüğüm manzarayla iç çekip olayı idrak etmeye çalıştım bir süre

Miray ve Tuğçe iki kolundan gardiyan gibi tuttukları kerem'i üzerime doğru atıp zafer kazanmış gibi güçlü bir çığlık attılar

"Bunu da başardık"

Kerem'in kolunu düşmesin diye tutarken kızlara şok içinde bakmayı sürdürdüm

Kerem ellerini beline koyup içerideki çocuklara seslendi

"Sevgililerinizi de alın şuradan defolun gidin sinir krizi geçirmek üzereyim"

Çocuklar kerem'in sesiyle salona koşunca iç çekerek kollarımı göğsümde birleştirip ortamı izlemeye başladım

"Hh aaah Tuğçem gelmiş"

"Benim sevgilim yok ben kimi götüreyim"

"Kerem kızlara seni karınca gibi nasıl yakalamış ama"

"Ayyy keroşum inşallah Miray seni ısırıp yaralamadı"

"Kerem sen ölümden dönmüşsün"

Birbirine giren seslerin arasında kerem'in kolundan tutup herkesi susturdum

"Biz keremle içeri konuşmaya gidiyoruz istediğiniz gibi sizde burda kalıp tantanayı kesiyorsunuz okey"

Yunus sevinçle zıplayıp beni onayladı

"Okey beybi"

Kerem'in kolunu bırakıp tanıdık olan mutfağa girdim

Kerem'in hissiz bakışları beni gersede gülümseyip sandalyeye oturdum

"Kerem, ege"

Elini havaya kaldırıp beni durdurdu sakince

"Bak Nilay bizim çocukları tanıyorum gaza geldiler aşk falan seni de gerdiler kerem'e aşıksın diye farkındayım, ben senin abinim bu değişmeyecek seni burda üniversiteden mezun edene kadar da abin olarak kalacağım istediğin kişiyle birlikte olabilirsin benim sana karışmaya hakkım yok annen seni bana emanet etti diye kalkıp seni kısıtlamam da istediğini yapabilirsin benden çekinme, ayrıca kendini germe senin ve benim aramda birşey olma ihtimali yok sen çocuksun daha, çocuk olmasan bile birşey olamaz aramızda daha fazla üzülme gerçekten egeyle istediğini yaşayabilirsin"

Nedenini bilmediğim bir şekilde kalbim acımıştı, gerçekten kırılmıştım...

Kendimi açıklamaya çalıştım yine dolan gözlerimle

"Kerem ege benim gerçekten"

Ayağa kalktı öfkeyle sandalyesi geriye düşmüştü. İlk defa onu böyle görüyordum

"Nilay açıklama yapmaya çalışma artık sıkıldım gerçekten yaptın birşey arkasında dur kimse sana kızacak değil bende kızmıyorum zaten"

Gözlerime bakıp sertçe yutkundu, daha sakin ve kırılgan bir sesle devam etti.

"Ben senin abinim Nilay abiler kardeşlerinin mutluluğunu ister,  tek dileğim mutlu olman"

Ne denirdi böyle birşeye ki!

Bana kardeşim diyen birine aşık mıyım diye sorguluyordum bende.

Aşık olsam ne olacaktı sanki onun için bir ihtimali yoktu bunun

Dolan gözlerimle kanadı kırık bir şekilde hızlıca masadan kalktım

Ne arkamdan gelmişti ne de birşey söylemişti, ben kırık bir kalple kalmıştım ve öğrenmiştim

Bizim bir şansımız yoktu kalbim onun için atmayacaktı

İzin vermeyecektim. Abim olarak kalacaktı kerem

"İstediğin gibi olsun kerem abi zaten öyleydi ama abimsin ve senden çekinmiyorum artık"

Duraksayıp hıçkırıklarımı gizlemeye çalışarak gülümseye çalıştım

"Ben egeye gidiyorum kerem abi"

Sondaki kelimeyi bastırarak söylememle buruk bir gülümseme belirtmişti dudaklarında

"Güle güle abicim, mutlu ol, mutlu olun"

...

Kerem'e çok pis sövesim geldi

Bays balımsular💋

Çakma Potter/Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin