Fass arama kampı başlamıştı. Ormanda aynı yerlerde dolanmamak için etrafı ezberlemeye çalışarak ilerledi. Orman bilinen ormanlardan çok farklı değildi. Çeşit çeşit ağaçlar vardı, kimi çok uzundu kimiyse kısa. Yer yer ağaçların dallarında meyve gibi farklı farklı renkte fasslar vardı. Ve fassların olduğu ağaçların hepsi incir ağacıydı.
'ÇIT!'
Korkuyla irkildi. Yakınlardan bir ses gelmişti. Hemen etrafı kolaçan etmeye başlayınca küçük bir dal parçasına basan katılımcıyla yüz yüze geldi. Selam verme niyetiyle başını eğerken o ise hiç görmemiş gibi yapıp yoluna devam etti. Bir saatlik süreleri konuşularak tüketilemezdi, bu yüzden katılımcının davranışını mazur gördü.
Elindeki kum saatini istemsizce kontrol etti. Her kum tanesi karşı tarafa geçerken titremesini hissediyordu. Hatta biraz daha dikkatli dinlese kum tanelerinin sesini bile duyabileceğini düşündü. Ya da bu zihninin bir oyunu muydu emin olamadı. Toprak'ın söylediği gibi kum saatini çevirse de kum aynı yönde hareket etmişti. Sanki ormana özgü bir yerçekimi vardı. Böyle büyülü bir saatten de bu beklenirdi.
Diğer elindeki fass yuvası ise yılanvari hareketlerle kâh avcunun içinde kâh bileğinde rahatsız edici biçimde hareket ediyordu. Parmaklarının arasında dolaşırken bir yüzük boyuna kadar küçülürken, bileğine ulaştığında tekrar uzuyordu. Şimdi annesinin kolyesinin neden kısalıp bilekliğe dönüştüğünü anlamıştı.
Bütünleşeceği fassı nasıl bulacağını bilmeksizin ormanın patikalarında yürümeye devam etti. Teyzesi, fassı bulduklarında bir an bile olsa şüphe etmeyeceğini söylemişti.
Vakit daralıyor, kum saatindeki kum zerrecikleri daha da hızlı akıyordu. Patikalarda ne yapması gerektiğini bilmeksizin yürüyen Togan önüne çıkan yolların iyiden iyiye daralmasıyla geriye dönmeye karar verdi. Arkasına döndüğünde aniden beliren birine çarptı. Birlikte yere düştüler.
"Par..." Togan ellerini ve üzerini kaplayan tozlu toprak parçalarını çırparken cümlesini tamamlayamamıştı. Diplerindeki ağacın tam üzerine düşen izdüşümündeki daldan katılımcının başına düşen ufak gümüşi renk fass son hecesinin gecikmesine sebep olmuştu. "...don."
"Önemi yok." Dedi keyifle gülerken. "Sayende fassımı buldum."
Düştüğü yerden kalkmaksızın önce başına çarpıp sonra kucağına düşen fassı alıp yuvasına koydu. Yuvanın kıvrımlarından damarlanmış, tel kadar ince yedi parçanın gümüşi fassı parıltılar arasında sarması Togan'ı heyecanlandırmıştı. Fass arama kampı başlarken artlarında bıraktığı beyaz ışık huzmelerinin yerine gümüşi ışık huzmeleriyle bir anda ortadan kaybolmuştu katılımcı.
Şimdiye kadar yanlış yöne ilerlediğini düşünüp geri dönmeye karar veren Togan, katılımcının fassına sahip oluşuna şahit olunca, gittiği yönde ilerlemek için daha cesur adımlar atmaya başladı. Yine de çalıların sıklaştığı patikanın neredeyse yürünemeyecek kadar daraldığı kısımlarına geldiğinde pişman oldu. Patikada geçecek yol kalmamıştı. Çıkmaza sürüklendiğinde yakınlardan gelen dingin suyun sesini duymuştu. Boyu kadar uzun çalıları, keşfettiği suya ulaşmak için her iki koluna çizikler alarak aşmıştı. Göl kısmen de olsa görüş alanına girdi.
Togan, her adımını kendisinden önce beyaz ışık huzmelerinden oluşmuş ruhani robotun attığını birkaç çalıyı daha aşınca fark etmişti. Bir aralık robotun gizemine kapılıp fass arama kampını da tükenen zamanı gösteren kum saatini de unutmuş, kendisini robotu takip ederken bulmuştu.
Son olarak kendisinden de uzun çalılığı aştığında karanın bittiğini bir ayağıyla gölün durgun sularını hareket ettirdiğinde anlayabilmişti. Islanan ayağını hızla geri çekti. Memnuniyetsizce homurdandı. Robotu kaçırmaktan endişe edip gözlerini ayırmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamâne Telepatı - ( Tamamlandı )
FantasyHatırlamasa da Togan, kazanın olduğu uğursuz gecede dönüşüm geçirmişti. O artık bir kaminsti. Sadece bir kamins de değildi aynı zamanda bir Zamâne Telepatıydı.