12 - Uğursuz Geceye Dair Anı

104 49 9
                                    

Togan için sessizlik, yalnızlık demek değildi. Çünkü yalnızlık teriminin sevdiklerine duyduğu hisler, acısıyla tatlısıyla geride bırakılan anılar varken gerçekleşemeyeceğini, olsa olsa his yanılması olacağını düşünüyordu.

Sabahki sessizliğinden sonra neredeyse beline kadar uzanan eski taş duvarların arasında yol boyunca binanın giriş kapısına doğru ağır ağır yürürken bulmuştu kendini. Bir yanında teyzesi diğer yanında kuzeni vardı. Üç katlı terapi merkezinin kapısına ulaştığında dış cephesi gibi taşlarla örülmüş üçgen tabelasına gözleri takılı kaldı. Babasını her seferinde bu çatının altında bırakıyor olmak zorunda oluşunu halen kabullenemiyordu. Hiçbir zaman da kabullenemeyecekti.

Ozan, eğitim ve dersler dışında kuzenini yalnız bırakmamak adına üstün çaba gösteriyordu. Şimdi de içerisinde alev topu taşıyan balona benzeyen gözleriyle yanındaydı. Togan, gece boyu uykusunu bölen su ve tuvalet ihtiyacı sırasında Ozan'ın odasının ışığını hep açık görmüştü. Gece boyu ne yaptığını merak etse de uzayacak konuşma ve uykusunun bölünme endişesiyle hiç görmemiş gibi davranmıştı.

Terapi merkezinin kapı eşiğinde onları karşılamaya gelen terapi memuru onları görünce el işaretleri yaptı.

Teyzesi hemen yorumladı. "Baban bahçede bekliyormuş."

Togan, beklemek fiilinin gerçek manasıyla bu cümlede yer almadığını biliyordu. Babasının onları tanıyabilecek bir düşünce dünyası dahi yokken onları beklemesi mümkün değildi.

Yemyeşil, göz alabildiğine geniş bahçeye girdiğinde cennete adım atmış gibi hissetmişti. Hastanenin oluşturduğu negatif enerjiyle ortaya çıkan kasvetli havayı görmezden gelse buranın dinlenmek ve rehabilite olmak için fazlasıyla uygun olduğunu söyleyebilirdi. Hastaların negatif enerjileriyle oluşan kasveti peşlerinde hayvan gezdirir gibi tasmalarıyla sürüklediğini söylese belki abartı olmazdı.

Babasının bulunduğu kamelyanın bir köşesine sessizce girip oturdular. Babası terapistin fassından çıkan, başının etrafında yörüngeler çizerek ilerleyen turuncu ışık huzmelerini dağıtmak istercesine başını sağa sola agresifçe sallıyordu. Babasını kontrolsüz hırçınlığıyla görmek Togan için yaralayıcı olmuştu. Terapist onları fark edene kadar işlemine devam etmişti. Terapistin babasına acı çektirdiğini düşünerek dayanamayıp araya girmeye niyetlenmişti ama gerek kalmadı.

"Imm..." dedi terapist, etrafındaki kalabalığı fark edip işini yarıda bırakırken. "Şu an ziyaret için pek de uygun bir vakit değildi aslında." Diye ekledi hastasıyla ziyaretçileri arasına girip görüşmeyi engellemeye çalışarak.

"Dün bildirmiştik. Bize bugünün uygun olacağı söylendi." Dedi teyzesi ve elleriyle geldikleri yönü göstererek devam etti. "Biraz önce de terapi baş memuru bizi buraya yönlendirdi."

Hem Duygu teyzesi hem de Togan durumu onaylamak zorunda kalan terapistin onları yalnız bırakmasını bekledi ama beklentileri karşılık bulmadı.

"İzniniz olursa yalnız kalabilir miyiz?" diye sordu teyzesi.

"Ah, tabi." Dedi terapist, zoraki kabullenen bakışlarıyla.

Terapistin ağzından çıkan onay kelimesine rağmen yüz hatlarındaki gerginlik aksi yönde hareket etmek istediğini gösteriyordu. Giderken iki adım ileri bir adım geri atar gibi ayaklarını sürüdü. Terapist memuru gittikten sonra bir yalnızlık talebi de Togan tarafından geldi. Teyzesi ve kuzeni de terapist kadar olmasa da zoraki kabullendiler.

Yalnız kaldıklarında Togan babasını tam karşısına alıp oturmuştu. Çevredeki insanların müsaade ettiği ölçüde doğanın sessizliğinde göz göze gelmişlerdi. Togan babasıyla böyle sessizce göz göze geldikleri bir başka an var mıydı diye tüm geçmişini taradı ama yoktu. Babası espritüel bir adamdı öyle sessizce oturamazdı. Togan'a bakarken gülerdi, gülümsetirdi hep.

Zamâne Telepatı  -  ( Tamamlandı )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin