36 - Arz-ı Beyza

49 22 7
                                    

Geride bir tek Zeren kalmıştı. Togan'ın gelişini görür görmez fassının olduğu elini geçide uzatırken diğer elini gel işareti yapar gibi uzatarak gülümsedi. Geçidin çekimiyle kaybolunca Togan, geçidi kullanmadan son bir kez daha ardına bakmak istedi ama beyaz bir el fass okuma sisteminden çıkıp onu çekti ve geçidi kullanmaya zorladı. Kendisini bir anda bembeyaz ışık huzmelerinin arasında süratle ilerlerken bulmuştu. Ortamı geç algılamış olmasına rağmen onu çeken kişinin Mır olduğunu görebildi. Mır, Togan ile yüksek süratle sürükleniyor olmasına rağmen dünya hiç umurunda değilmiş gibi neşeliydi. Togan, neşeli görünmesini gayet normal buldu, en fazla ışık huzmeleri birkaç saniye içerisinde bir araya gelmek üzere sağa sola dağılırdı. Işığı bir kılıçla keserek öldürmeye çalışmak gibi nafile işti.

Yolun sonunda beyaz ışık huzmeli bulutlar inişi yumuşattığında yeniden beyaz adamın misafiri olmuştu. Beyaz adam, etrafındaki beyaz ışık huzmelerinin arasında renklerin zıtlığı sayesinde çarpıcı biçimde karşısında belirdi.

"Hoş geldin." Dedi sevecen gülüşüyle.

Togan yine yeniden burada oluşunun sebebini bilmiyordu fakat şansı olsaydı bugüne kadar birçok kez buraya gelmek isterdi. Daha önceki görüşmesi ve yaşadığı birçok olayla alakalı soruları vardı. Soracağı kişinin beyaz adamdan daha iyisi olamayacağını hissediyordu.

"Hoş bulduk."

"Uzun zaman oldu görüşmeyeli." Dedi beyaz adam. "Aslında benim için fazlasıyla kısa ama senin için uzundu." Diye ekledi açıklama yapar gibi.

Öyleydi. Togan ara ara verdiği öğüdü çiğnediği zaman rüyasında ya da hayalinde belirir mi diye merak etmişti.

"Bana anlamadığım bir şeyler söyledin." Dedi Togan, parmağını kaldırırken duraksayarak. "Ve tabi bir içecek de var. Daha sonra bir anda beni gönderdin." Diye ekledi yarı sitemle.

"Öyle oldu, daha fazla zaman kaybetseydin, daha çok dikkat çekerdi Zamâne Telepatı." Dedi beyaz adam, tonton dedeler gibi gülerek. "Ayrıca insanlar kusursuzluk içeceğini yani Ab-ı Hayat'ı bulmak için ne kadar uğraştığını bilsen bana teşekkür ederdin."

"Ab-ı hayat..." diye mırıldandı Togan, aklından Sibel'in görüsüne dair sözleri geçerken. "Pe... Peki Zamâne Telepatı olduğumu nereden biliyorsun?"

"Orman seçer Zamâne Telepatlarını. Benim de orman kiracısı olduğumu düşünürsek kim olduğunu biliyor olmamın garip olmayacağını düşünüyorum." Dedi ufak kahkahayla.

Neden burada olduğunu sormak üzereydi ama Sibel'in görüsü bir kez daha aklına gelmişti.

"Buraya kusursuz içeceği yani Ab-ı Hayat'ı almak için mi geldim?"

"Bu da bir sebep." Beyaz adam gözleriyle Mır'a işarette bulundu. "Belki bunun dışında sormak istediğin sorularda vardır."

Mademki soru sorabileceğini söylemişti cevapları da net olmalıydı. Bu sefer kafasındaki karmaşadan kurtulmadan buradan gitmeye niyeti yoktu.

"Zamâne Telepatlarıyla neden olması gerekenden erken zamanda bağlantı kurdum?"

"Aslında bilinç altında bu sorunun cevabını keşfettiğini düşünüyorum." Dedi beyaz adam, kendinden emin ses tonuyla. "Annenin kutsal ormana fedakarlıkla sunduğu fassı orman tarafından kabul edildi. Orman kendisine sunulanı geri çevirmez. Ama hak etmeyene de hak etmediğini vermez." Diye ekledi bir anda öfkeyle sertleşerek. Yumuşaması da hızlı olmuştu. "Fassın bağlantısı koptuğu gün hak ettiği kişiyle bağlantısını kurdu."

Annesi, fassını abisi için ormana daha önce sunduğunu kuzeninden duymuştu. Beyaz adamın bahsettiği fedakârlık bu olsa gerekti. Acaba annesi fassının Togan ile bağlantısının fedakarlığından kaynaklandığını biliyor muydu diye düşünmeden edemedi. Togan bu konuyla da alakalı olabilecek konuda tam ikinci bir soru soracaktı  ama beyaz adam aklını okumuş gibi ağzını açmasına müsaade etmeden cevap verdi.

Zamâne Telepatı  -  ( Tamamlandı )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin