Ozan kapı kapanır kapanmaz doğrudan konuya giriş yapmıştı. "Çıldırdın mı sen? Düşünsene, özel yetilerimiz olacak! Hayallerimizin dahi ötesinde bir hayat kapılarını açmış bizi beklerken o kapıları kapatamazsın." Dedi boş bulduğu sandalyeye oturarak. "Doğaüstü yetilere sahip olduğumuz yeni bir dünyadan bahsediyoruz. Ve benim bu dünyaya sensiz adım atmaya hiç niyetim yok."
"Çıldırmadım." Dedi Togan, tek düze fısıltıyla konuşur gibi. "Annem ve babam malum haldeyken onları ardımda bırakıp bahsettiğin yeni hayatı yaşayamam. Hem de her yeni bilgiden sonra onların şu an ki durumlarını hatırlayacağım..."
"Bu çok saçma." Dedi Ozan, kollarını sabırsızca birleştirerek. "Onları zaten attığın her adımda hep anmalı, kalbinde yaşatmalı ve yanında hissetmelisin. Aile olmak bunu gerektirir. Ne yani bir gün ben yanında olmazsam beni zihninden tamamen silecek misin? Bak..." diye ekledi kısa bir nefes alarak. "Çok zorlandığını görebiliyorum, seni kısmen de anlayabiliyorum. Geçen yıl babamı kaybettikten sonra zor zamanlar geçirmiştim ama babama dair hatıraları gülümseyerek hatırlamaktan asla vazgeçmedim."
Ozan mizacının aksine son bahsettiklerinden sonra duygusal bir varlığa dönüşmüştü. Togan, şen şakrak yüzünün ardında her zaman duygusal bir yanı olduğunu herkesten daha iyi bilirdi, belki teyzesinden bile.
"Bazen hayali olarak onun varlığını hissederim." Diye konuşmaya devam etti Ozan. "Özellikle zor kararları vermem gereken anlarda gitmem gereken yolu bana göstermesi için." Togan sessizce Ozan'ı dinliyordu. "Hem annen ve baban geri dönülemez noktada değiller, henüz onları kaybetmedin. Bir mucize olması için hiçbir engel..."
"Adı üstünde mucize." Dedi Togan, aniden araya girerek.
Ozan beklemediği bir tepkiyle karşılaşmıştı, ama yılmak gibi bir niyeti hiç yoktu.
"Davet almanı mucize olarak görmüyor musun?"
"Annem ve babamın daha önceden bahsetmediğini ve her şeyden bihaber olduğumu varsayarsak mucize olarak görülebilir ama tüm bunlardan daha önceden bahsedilmiş olsaydı sıradan bir haber olur, mucize olarak görünmezdi." Dedi Togan, sakince.
"Sıradan bir haber mi?" diye sordu Ozan, küçümseyici bir gülümsemeyle. "Bu davetin genlerinden gelen bir yetiye bağlı olduğunu falan mı zannediyorsun. Annenin ve babanın özel yetilere sahip olması senin de olacağın anlamına gelmiyor." Diye ekledi soluk soluğa. "Bu daveti alamamaktan çok korkuyordum."
Ozan'ın ateşli, sert konuşması sonlara doğru epeyce sakinlemiş, yumuşamıştı. Ama şimdi sıra Togan'a geçmişti.
"Nasıl yani?" diye sordu bir anda şaşkınlıkla yerinden fırlayarak. "Bunları daha önce biliyordun ve bana söylemedin mi? Kardeşiz, arkadaşız, kuzeniz, her şeyiz sanıyordum. Birbirimizden birbirimizi ilgilendiren sırları saklamadığımızı sanıyordum."
Bir insanın bir başkasından sır saklamama gibi bir lüksü yoktu. İstesen de bazen her şeyi anlatamazdın bir başkasına. Ya kendinden ya karşındakinden ya da başkalarından çekinirdin, anlatacağın kişiyi bir parçan gibi hissetsen bile... Ama bu sır öyle karmaşık düşüncelerin yer aldığı bir sır değildi. En azından Togan için bilinmesi gereken bir sırdı.
"Çünkü anneme söz vermiştim." Dedi yere eğdiği başını usulca kaldırıp Togan'ın gözlerinin içine bakarak. "Annen ve baban bilmeni istemiyordu. Hatırlar mısın bilmem ama ben hep sana bazı sorular sorardım. Eğer sana özel bir güç verselerdi hangisini seçer..."
"E... evet, hatırlıyorum." Dedi Togan, kekeleyerek. "Yedi yetiden bahsederdin ve hangisini seçeceğimi sorardın." Diye ekledi mırıldanır gibi.
"Aslında ben hep sana anlatmaya çalıştım, ama annen ve baban bilmeni istemiyorken, anneme söz vermişken sana doğrudan söyleyemezdim." Dedi Ozan, mahcup bakışlarıyla. "Annen ve baban abin gibi olmandan çok korkuyorlardı."
![](https://img.wattpad.com/cover/342149491-288-k589131.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamâne Telepatı - ( Tamamlandı )
FantasyHatırlamasa da Togan, kazanın olduğu uğursuz gecede dönüşüm geçirmişti. O artık bir kaminsti. Sadece bir kamins de değildi aynı zamanda bir Zamâne Telepatıydı.