Genelde voleybol çok yazmadan AU (Alternatif Evren) işlemeyi severim ancak bu kurguda AU olmasa bile yine de çıtayı biraz yükseltmeyi düşünüyorum😌
Hande'yi benim kalemimden alışık olmadığınız bir şekilde okuyacaksınız :)Hadi bakalım keyifli okumalar :)
"Tebrikler yine twitter hanzeh hashtag'iyle çalkalanıyor."Ebrar, nefes nefese kalmış bir şekilde soyunma odasına girdiğinde odadaki herkesin yüzü anında ona döndü. Olimpiyat haftasının ilk turunu atlatmış az önce de sahadan galibiyetle ayrıldıkları ikinci oyunlarını oynamışlardı. Dolayısıyla kızların her birinin yüzünde yorgun ama tatmin edici bir gülüş vardı.
Cansu, Ebrar'ın ona gösterdiği ekrana baktığında Simge de aşağıdan uzun boylu oyuncunun koluna asılarak bileğini biraz daha yakına çekip telefona baktı.
"Oha cidden hanzeh fanları bizim hatta kameraların bile yakalayamadıklarını fark edip paylaşmakta bir numaralar."
Hande, bakmasa bile hangi anlarının fotoğrafının alındığını az çok tahmin edebiliyordu. Bu yüzden de yanağında hafif pembemsi bir allıkla soyunma odasının bankında oturmaya devam ederken kafasını kaldırıp Ebrar'ların olduğu tarafa bakmıyor ve spor ayakkabısının bağcıklarını her zamanki durağanlığından da yavaş bir şekilde bağlamakla uğraşıyordu. Fakat saçlarını kurulayarak yanındaki banka gelen Zehra'nın sesini duyduğunda konuşulanlara daha fazla kayıtsız kalamadan kafasını kaldırıp önünde duran kıza baktı. "Ne varmış ki orada?" diye sordu Zehra ve o da tam da aynı anda kafasını aşağı eğip elleri hala ayakkabısının bağlarında olan Hande'ye baktı. "Yine ne halt yedik acaba farkında olmadan," dedi alayla ve Hande'nin yanından geçip Ebrar'ların olduğu kapı ağzına doğru yürüdü. "Hey, bana da gösterin."
Hande'nin sayı aldığı bir sırada herkesin onu tebrik etmesi gereken bir anda tam tersini yapıp onun Zehra'ya sarılarak boynunu öptüğü bir kare kırpılmış ve Instagram, twitter gibi sosyal mecralarda paylaşılmıştı. Hatta twitter'da en çok konuşulanlar arasında gündeme girmeyi başaran bir kare olmuştu. Hande zaten fotoğrafa bakmadan o anın paylaşıldığını tahmin ettiği için kızlar alayla konuşmaya devam ederken o da ayakkabısının bağcıklarını nihayet bağlamayı bitirip çantasını toplamaya başlamıştı. Aslında bu konunun üzerine herkesin alayla konuşması canını sıkmıyor değildi. Özellikle de Zehra'nın gülerek insanların hayal dünyasının ne kadar geniş olduğunu vurgulamasını duyduğunda kaşlarını iyice çatmış ve çantasının fermuarında olan iki parmağının tutuşunu daha da sıklaştırmıştı.
Bir an için kafasını kaldırıp hala kapının ağzında duran dörtlüye baktı. O Cansu, Simge, Zehra ve Ebrar dışında soyunma odasında başka oyuncu kalmamıştı. "Ebrar orada çene çalacağına gel de giyin hadi. Herkes yorgun bir şekilde aşağıda bizi bekliyor."
Bir anda odadaki dört yüz de şaşkınlıkla ona baktı. Hande'nin kaşları hala çatıktı. Dolayısıyla da ona bakan yüzlerde de hala şaşkınlık ifadesi sürmeye devam ediyordu. Herkes Hande'nin neşeli, enerjik haline alışıktı. Kimse ondan böyle bir yükselme beklemiyordu.
"Hey sen biraz gergin misin?" dedi Zehra, yüzünü biraz daha ona dönüp bakışlarını bankın üzerinden kulpunu kavradığı çantasına doğru indirirken. Sonra yeniden gözleri hala onu izlemekte olan Hande'nin gözlerine geri kaydı.
"Hayır, gergin değilim ama herkes yorgun bir şekilde aşağıda bizi beklerken goygoyculuk yaparak burada oyalanmamızı doğru bulmuyorum."
"Öyle olsun."
Zehra, biraz kırılmışa benziyordu. İlk defa Hande'nin onunla soğuk konuştuğunu duymasının da bunda etkisi olabilirdi. Bu yüzden de Hande hala onu izlemeye devam ederken onun yanına kadar yürüyüp yüzüne bakmadan çantasını bankın üzerinden kaptığı gibi aynı şekilde geriye döndü ve kapıyı kulpundan kavradığı gibi gergin bir şekilde açarak arkasından kapatmadan kapının ağzında durmaya devam eden üç yüzün şaşkın bir şekilde peşinden bakakalmasını sağladı.
"Kızım kafan mı güzel senin şurada yendiğimiz bir maçın heyecanını yaşıyoruz kızı neden tersledin?"
Ebrar yeniden yüzünü Hande'ye döndüğünde Hande her ne kadar Zehra'nın kırılmasına üzülse de içten içe kaynayan öfkesine de dur demeyi başaramıyordu. Bu yüzden de o da Zehra'nın peşinden çantasını kapıp kapıya doğru yürüdü ve Ebrar'la Simge'nin arasından geçip giderken arkasına bile bakmadan duyabilecekleri bir şekilde birkaç kelime mırıldandı.
"Herkesin hayal gücü aynı düzeyde gelişmiyor işte ben bu kadar bozulacağını hayal edemedim."
"Ne dedim ben şimdi?"
Ebrar hiçbir şey anlamadan ellerini iki yanına açıp kapı ağzında öylece kalakalırken Hande'nin neden bu kadar yükseldiğini içten içe anlayan Simge ise kafasını olumsuz anlamda sallayarak bakışlarını koridorun sonunda gözden kaybolan kızın peşinden ayırdı ve odanın içine döndüğünde onunla göz göze gelen Cansu'yla buluşturdu. Cansu da kafasını bir kez aşağı yukarı sallayarak ona bilmiş bir ifadeyle bakınca Simge artık Hande'nin ona bile söyleyemediği gizli aşkının o kadar da gizli kalamadığını fark etti. O ve Cansu içeri geçip üzerlerini değişmeye başlarken Ebrar hala kapının ağzında durmuş olanları sorguluyordu.
"Gel annem gel buraya," dedi Simge kızı üzerini değişmesi için yanlarına çağırırken. "Hande daha kendini anlayamıyor ne yaptığını da anladığını pek sanmıyorum."
----
Otobüse yaklaştığında göz ucuyla otobüsün sağında her zaman onun bir koltuk ilerisinde oturan Zehra'ya bakmak için kafasını soluna döndü ama onu orada görmedi. Ondan önce soyunma odasından çıkmıştı çoktan otobüse varması gerekiyordu. Kaşlarını çatarak bu düşünceler eşliğinde otobüse bindiğinde Zehra'nın arka koltuklardan birinde Saliha'yla oturduğunu fark etti. Dudağının sol köşesi alayla kıvrıldığında Zehra'nın bilerek önünde oturmadığını fark ederek geçip yerine oturdu ve tam o oturduğu esnada Zehra ona bir şeyler anlatan Saliha'dan bakışlarını ayırarak yüzünü Hande'nin oturduğu koltuğa döndü. Kaşları çatıldı öfkeyle. Son haftalarda Hande'nin gelgitli hallerine bir türlü anlam veremiyordu. Onunla, Simge'yle paylaşmadığı bir sıkıntısı olduğu ortadaydı ama sormalarına rağmen her defasında bu durumu geçiştiriyor ve iyi olduğunu söylüyordu. Dengesizliğiyle onun da dengesini bozuyordu açıkçası ve Zehra mental olarak Hande'nin ruh halinden bu kadar etkilendiği için kendine kızmakla kalmıyor hatta bu durumdan nefret ediyordu. "Uyuz" dedi, Saliha'nın duyamayacağı bir fısıltıyla ve konuşmasının yarısından çoğunu kaçırdığı konuyu anlayabilmesi için yüzünü yeniden arkadaşına döndü. Çünkü biraz daha ona bakmaya devam etse kalkıp en yakın arkadaşını boğazlayacağını çok iyi biliyordu. Gerçi aslında abartılacak bir durum da yoktu ortada ama nedense son haftalarda özellikle de olimpiyat kampından sonra ikisi arasında düzensiz bir ilişki mevcuttu. Bir iyi bir kötüydüler ve bu dengesizlik artık tüm takıma yansıyacak şekilde kendini belli etmeye başlıyordu.
Zehra, derin bir iç çekip konuşmasını bitiren Saliha'nın ardından kulaklıklarını takarak kafasını koltuğuna yasladı ve bakışları farkında olmadan yeniden belli bir koltuğa doğru kaydı.
Tell me, why does my heart burn this way?
When I see your faceSöyle bana kalbim neden böyle yanıyor
Senin yüzünü görünceEn sevdiği şarkının sözleriyle gözlerini kapatarak yüzünde rahatlamış bir gülümsemeyle biraz da olsa dinlenmeye çalıştı. Diğer şeyleri düşünmek ve çözmek için sonrasında da uğraşabilirdi ancak şimdi en sevdiği müzik eşliğinde otele kadarki yolun keyfini çıkarmayı düşünüyordu.
Evet nasıl başladık sizce? :)
Ve unutmadan ileride ateş edecek olan bir kurguya anı olarak ilk okuduğumuz tarihi bırakalım arkadaşlar😌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NKBİ ~ gxg | hanzeh
ChickLitSöyle bana kalbim neden böyle yanıyor Senin yüzünü görünce?