Yeni bölümden selamlarrr! Hemen bölüme geçelim! Let's go!
Hatırlatma
"KES SESİNİ!" diyerek ilerlemeye devam ettiler. İlerledikçe garip bir koku almaya başladım. Bir kapıdan geçtik. Burası aydınlıktı. Sağ ve solda kapılar vardı.Ben demiştim gitmeyelim diye. Keşke daha fazla diretseydim. Gitmeyelim diye. Garip koku daha fazlaydı bu koridorda. Yerdeki kırmızıya yakın bir renkte olan ayak izlerini fark etmem ile birlikte korkum iki katına çıkmaya başladı. Gözyaşım akmasın diye gözlerimi kırpmamaya çalışıyordum. Koridorun sonundaki kapının önünde durduk. Adamın biri kapıya tıktıkladı. İçeriden gelen
"GEL!" sesiyle kapıyı açıp içeri beni içeri doğru yere ittiler. Kafamı kaldırıp etrafa baktığımda gözyaşımı daha fazla tutamadım ve yanağımdan kayıp yere düştü.
---------------------------------------------------------
Karşımda yedi sandalye vardı .Sandalyeler üçgen şeklinde konulmuştu. Beş tanesi doluydu. Ortadaki ve sağ taraftaki ortadaki sandalyeler boştu. Sanırım ileride camın orada konuşan iki kişiye aitti. Hepsinin arkasında birer tane iri yapalı adam duruyordu. Kapının yanında yani sol tarafımda iki varil vardı. Biri ağzına kadar su doluydu diğerini göremiyordum. Sağ tarafımda bir sandalye vardı . Etrafında makineye benzer iki alet ve kablolar vardı. Biraz ilerisinde de bir masa üzerinde de farklı aletler vardı. Hepsinin üzerine ve yerlerde hem kurumuş hem de ıslak kırmızılıklar vardı. Bunların kan olduğuna inanmak istemiyordum. Bir kaç tane dolap ve köşede bir lavabo vardı. Camın önündeki iki kişi gelip yerlerine oturdu.
Sol taraftaki ilk sandalyede siyah üzerinde yazılar ve resimler olan deri bir ceket, siyah tişört, siyah kot pantolon ve siyah botları vardı. (Takı vs detaylarına girmiyorum) Arkasında demin gördüğüm Spearb vardı. Onun arkasında bir dakika... bu hastanede çarpıştığım adamdı. Neydi adı C... Chen? Hayır hayır! Chan'dı.
Sağ taraftaki ilk sandalyede oturanın üzerinde siyah kısa kollu tişört, eşofmana benzeyen bir pantolon, siyah botlar , siyah eldiven ve bir omzundan kolunu kapatan bir askımsı bir şey vardı. Onun arkasında Lee Know? Lee Know'un arkasında yarısı deri yarısı normal siyah bir gömlek, deri bir pantolon ve siyah botları vardı. Onun arkasında yani hepsinin ortasında oturan adamın ise siyah bir gömlek , farklı bir model pantolon , siyah botlar ve kafasında siyah bir gözlük vardı. Bu adam beni başta yakalayan adamdı. Bu adamda gözümü almak istemedim bir an. Sonra bakışlarımı yere geri odakladım. YAHHH YANG JEONGİN KENDİNE GEL! BİRAZDAN ÖLECEKSİN SEN NE DÜŞÜNÜYORSUN! Ortadaki adamın konuşmasıyla ona geri baktım.
"Hoşgeldin tilkicik!" biraz fazla gerici ve derin bir ses tonu vardı. Gözüm ne zaman eline aldığını bilmediğim silaha odaklandı. Ayağa kalkıp yanıma gelip benim hizama eğildi. Kulağıma doğru yaklaşıp
"Neden arabamı çalmaya çalışıyordun tilkicik! Ya da çalıyordunuz mu demeliyim?" geri çekilip, ayağa kalktı. Hareketlerini izliyordum. Ellerini şıklattı. Şıklatması ile birlikte orada duran adamlardan ikisi gelip kollarımdan tutup kaldırdılar. Beni sol taraftaki sandalyeye götürmeye başladılar.
"Lütfen! Lütfen bırakın gideyim!" kıkırdadı.
"Tch tch olmaz!" dedi mutlu şekilde. Sanki hayatının en eğlenceli şeyini yapıyormuş gibiydi. Adamlar beni sandalyeye oturtup bağlamaya başladılar. Debelenip kurtulmaya çalışıyodum.
"Lütfen bırakın gideyim! Bir daha dokunmayacağım lütfen" kıkırdayarak cevap verdi.
"Tch tch! Bunu yapmadan önce düşünecektiniz" kafamı Lee Know'a doğru çevirdim. Yardım etmesi umuduyla ama sandalyesi boştu. Sağ tarafta bu adamın yanında oturan adam yanıma doğru gelerek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özür Dilerim Ve Seni Seviyorum / Jeongsung
Fanfiction"Jisung sen de" diyerek uyardı İnyeop hyung. İnyeop hyung'un odadakiler üzerinde baskınlık kurabildiğini fark ettim. "Tamam!" diyerek kafasını kaldırdı. Artık gözlerime bakıyordu. Göz göze geldiğimizde bir şimşek çakmış gibi hissettim. O sırada akl...