Selam canımlar! Nasılsınız?
Güzel mi oluyor emin değilim.
İyi okumalar!
Hatırlatma
"Jisung neler oluyor? Söyle artık!" dedi Seungmin. Jisung ise hala kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama telefondaki adamın dedikleri aklından çıkmıyordu. Changbin sinirlenmişti artık. Oturduğu yerden kalkarak Jisung'un kafasını vurdu.
"SÖYLE LAN ARTIK!" Jisung'un ağzından çıkan ise beş kelimeydi.
"Hazırlıklarımız tamamlayın. Yarın gece başlayacağız"
-------------------------
"Erken değil mi daha? Baskını bir ay sonra yapacaktık. Öyle anlaşmıştık" dedi Minho.
"O gerizekalı aradı. Bir şeyler zırvaladı. Onun çenesini kapamam lazım" dedi Jisung dişlerini sıkarak.
"Acaba ne dediğini bize de mi söylesen?" dedi Hyunjin.
"Hyunjin haklı Jisung. Bizi arayıp sadece acil toplantı dedin" diyerek araya girdi Changbin.
"Jeongin'i ve bebeği öğrenmiş" dedi Jisung. Jungwon hızla ayağa kalktı.
"Ben arka tarafa gidiyorum. Junhyuk sen adamın işyerinde kullandıkları telefonları bulmuştun. Onları getir" diyerek odadan çıktı. Jeongin'i koltukta görünce yanına ilerledi. Jeongin ise aşağı inmiş. Kimseyi görememişti. Üst kata çıkıp odalara bakmıştı. Kimseyi bulamayınca aşağı geri inip koltuğa oturup beklemeye başlamıştı. Bir süre sonra da uyuya kalmıştı. Jungwon Jeongin'i kucağına alacaktı ki Jisung'un sesiyle durdu.
"Ben götürürüm Jungwon. Sen adreslerden emin ol" dedi. Jungwon başta tereddüt etmişti. Ama sonra kabul etmişti. Yapması gereken acil bir iş vardı. Söz konusu Jeonin'in hayatıyken hızlı olmalıydı. Jungwon hızlıca garaj kısmına girdi. Garajın arka kısmındaki duvarın yanına gitti. Kenardaki çekmecedeki tarama cihazına elini tarattı ve duvarın açılmasını sağladı. Odadan geçtikten sonra yine diğer taraftaki kitabın altındaki tarama makinesine elini koyarak kapının kapanmasını sağladı. Ardında bilgisayarların olduğu odaya ilerledi. Bir kaç dakika sonra Junhyuk ve Haruto da gelmiş. İşe koyulmuşlardı. Yeonkyu, Seungmin ve Felix üzerlerini değiştirerek evden çıkmışlardı. Adamlarının yanlarına gitmişti. Changbin , Seunghwan, Bin ve Hyunjin silahları hazırlıyordu. Bangchan ve Minho kafalarındaki planı tartışıyorlardı.
Jisung, Jeongin'i kucağına alarak asansöre ilerledi. Jeongin'in odasına gelince yatağına yatırdı. Ardından yanında uzandı ve Jeongin'i seyretmeye başladı. Arada Jeongin yüzüne kelebek öpücükler konduruyordu. Jisung geçtiğimiz bu iki ayda Jeongin'le yakınlaşabilmek adına şeyler yapmıştı. Boş olduğu bir gün birlikte pasta yapmayı teklif etmiş, başka bir gün ilginç kurabiye tarifi diyerek Jeongin'in dikkatini çekmişti. Bazen sabahları Jeongin'in komidinine çiçek bırakıyordu. Bazen şirin bulduğu bebek eşyalarını alarak Jeongin'in kapısına bırakıyordu. Ki evdekiler bile Jisung'un bunları yaptığına şaşırıyordu. Çünkü hepsinin bildiği bir kaç şey vardı. Jisung mutfağa girmezdi yemek yapmak için, küçükken yaşadığı vazo olayından beri çiçeklerden nefret ediyordu.
Jisung Jeongin'in bir süre daha izlemiş ardında hafif doğrularak Jeongin'i kirpiklerinden ve alnından öperek yataktan kalkmıştı. Kapıya doğru ilerlerken Jeongin uyanmış ve gitmek üzere olan adama seslendi.
"Jisung?" Jisung hızla Jeongin'e döndü. Gerçekten hızlı dönmüş olmalı ki düşecekti. Jeongin ise adamın bu haline kıkırdamış ve yerinde doğrulmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özür Dilerim Ve Seni Seviyorum / Jeongsung
Fanfiction"Jisung sen de" diyerek uyardı İnyeop hyung. İnyeop hyung'un odadakiler üzerinde baskınlık kurabildiğini fark ettim. "Tamam!" diyerek kafasını kaldırdı. Artık gözlerime bakıyordu. Göz göze geldiğimizde bir şimşek çakmış gibi hissettim. O sırada akl...