İYİ OKUMALARR...
Bölüm Şarkıları
Kendimden hallice- Sakince Yoruldum
Çağan Şengül- Papatya
''Al yanaklar, al dudaklar, ben sana bitap olmuşum da haberim yokmuş.''
Bazen, küçücük ihtimalleri kafamda öyle çok kurardım ki beynimi yiyip bitirirdi. Hayalini bile kendime yasaklamışken bir anda beni ele geçiren hisler her şeyi yerle yeksan etmişti. Tüm algılarım kapanmıştı, bu duygular bir bomba ile eş değerdi. Güvenmek benim için oldukça zor ve yıkım getiren bir histi.
Eğer yara aldıysanız bunun büyüklüğüne ya da küçüklüğüne bakmamanız lazımdı. Benim yaralarım hiçbir zaman küçücük bir kesik olmamıştı. İzi kolay kolay geçmeyen derin yaralardı. Bir bıçak yardımı ile gittikçe daha derine saplanmıştı.
İhanetin ıssız ve yakıcı kısımlarını tenimde hissetmiştim.
Bir daha da kimseye güvenmemiş kimseyi sevmemiştim.
Fakat Gıyas Ulukan beni tamamlamıştı. Duvarlarımı tek tek elleri ile yıkmış kendimi hapis ettiğim yerden zincirlerimi kırarak kurtarmıştı. Bu kadar çabuk bağlanmış olmam beni bile bu kadar şaşırtırken onu nasıl etkiliyordu am olarak kestiremiyordum.
Bazen düşününce inime bir yılan gibi girmesi kafamı bulandırıyordu ama artık düşünmek beni dehşet derecede yoruyordu. Şu hayatta başımıza ne geliyorsa ya merak ya da her şeye burun sokmaktan kaynaklanıyordu. Bu yüzden Gıyas'a güvenmeyi seçmiştim. Eğer onu araştırsaydım altından eminim ki bir şeyler çıkacaktı ve ben bir vurgun daha yemek istemiyordum.
Ben ilk kez tam tamına birine güvenmek istiyordum. Sözleri o kadar derinden ve göz alıcıydı ki gözlerimin ışıldamasına sebep oluyordu.
''Gözlerinin rengi toprağın en güzel tonu biliyor musun? Durdu ve harelerimi iyice süzdü. ''Sadece senin toprağına gömülmek istiyorum. Öyle çok bağladın ki kendini bana, senden en ufak ayrılık bana düzenlenen bir cenaze töreni gibi."
Utandım, öyle çok utandım ki sözlerine karşın, gözlerimi hemen kaçırdım. Ben bu sözlere alışık değildim. Ben bu değildim. Yanaklarımın kızardığını hissediyordum.
Gıyas'ın hafiften gülme sesi odayı doldurdu. Hafiften yanıma biraz daha yanaştı. "Seni utandırabiliyormuşum da demek," ellerini ellerime getirdi. Ufak dokunuşlarla bana kendini hissettirdi.
"Evet, utanıyorum sen böyle konuşunca sus lütfen."
"Ben çok sustum Ahenk. Artık konuşma zamanı. Ayrıca senin o güzel yüzünü kızartmak çok heyecanlı."
Duyduklarım karşısında hemen gözlerimi ona diktim.
"Niye manyak mısın sen?" Diye sordum hafif bir kızgınlıkla.
"Evet manyağım var mı?"
"Var çok var. Seni nasıl binbaşı yapmışlar anlamıyorum, sen insan sinirlendirmekten başka bir şey yapmazsın."
Dudaklarını kıvırdı ve muzip bir tonda bana bakmaya başladı.
"Sinirlendirmekten başka öyle güzel şeyler yaparım ki aklın şaşar, bir hafta yerinde duramazsın."
Yaptığı imayı anlayınca daha da yerime sindim. Ben bir şey dememiştim ki o konuyu nerelere çekmişti.
Bu adam çok terbiyesiz olmaya başladı Ahenk Mirin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEHRİN
Genç KurguYara... Kanar,acır sonra ise kabuk bağlardı. Zehir, aşkın ölümüydü. ... Ahenk Mirin Balaban. İşinde son derece ön planda olan başarılı bir Cumhuriyet Savcısıdır. Yaşadığı travmalar sonucunda işine hırsla bağlanmış güçlü bir kadındır. Bu kişiliğinin...