Duruma ne kadar sevinmiş olursa olsun, mutluluğunu, heyecanını gizleme taraftarı olan Talat Bey, önce elimden tutup beni çok mutlu edeceğini dile getirdi sonra da Seyis İrfan’a Şahnaz ile birlikte en efendi atı da kendimiz ile birlikte geziye çıkaracağımız haberini verdi. Daha önce at binmeyi Fettah Efendi’nin yardımları ile birlikte dört sene evvel kaldığımız konakta öğrendiğim için, Talat Bey’in at binip binmediğim hakkındaki sorularına düşünmeden cevap verdim. Hatta benden başkasını üstünde tutmaz dediği Şahnaz’ı ısrar kıyamet elinden aldım.
Sonunda gezi başladı. Biz arka kapısından çıkış yapınca orman yoluna giden konaktan ayrıldık. Şahnaz, Talat Bey’in söylediklerinin aksine fazlasıyla sakin ve Talat Bey’den başkasını taşımadığını düşünecek olursak beni sevdiği kesindi. Gezi devam ediyordu.
Talat Bey için, sevinçlerini gizliyor, duygularını saklıyor, diyordum ancak bu düşüncemden vazgeçtim. Çünkü o gezi boyunca konuşmaktan kendini alıkoyamadı. Yüzündeki o mutluluk gülüşü bir an olsun eksik olmadı. İşte o vakit birini mutlu edebiliyorsam gerçekten şanslı olduğumu ve aşk konusunda kendimi soyutladığımı fark ettim. Hah, bir de almış bulunduğum bir karar vardı ki o karar Talat Bey’i sevebileceğim düşüncesinden başka bir şey değildi. Ben de Talat Bey’in o iltifat yığınına güzel bir şekilde karşılık vereyim, dedim ancak bir anda hırçınlaşan Şahnaz beni yere serdi. İncinen kolumun ağrısı, yerde iki büklüm oluşum ve Talat Bey’in endişesi beni iyiden iyiye etkiledi. ’’Tamamdır’’ dedim ‘’Ayşe öldü, Anadolu yasa boğulacak...’’ Baygın değildim ancak tam anlamıyla da kendimde sayılmazdım. Talat Bey beni kollarına alıp Uğurlu konağına götürdü. Biraz dinlendikten sonra eve dönmek üzere çıktım. Nazarım Seyis İrfan’ın başında olduğu Şahnaz’a değdi. Şahnaz söyledikleri gibi gerçekten konuşuyordu. Çünkü ben o bakışlardan, önce benden özür dilediği ve sonra da beni üstünden atmasındaki maksadın Talat Bey’i kimseye değişemediğinin olduğu anlamını çıkardım.Aradan iki gün geçti. Bugün pazartesiydi ve ben çarşamba günü için Sedef Hanım’ın davetini kabul etmiştim. Söylediğine göre beni yeterince iyi ağırlayamamışlardı ve telafi etmek istedikleri için çarşamba gününe çok güzel bir mekânda yer ayırmışlardı. Kabadayı Cevher için bugün özel bir gündü. Çünkü Talat Bey onun isteğini yerine getirmişti ve yakın dostu Maruf’un cezaevinden çıkışı gerçekleşmişti. Çıkar çıkmaz soluğu Cevher’in yanında aldı Maruf. Sebebi çok yakın iki dost olmaları, Maruf’un, İbne Ali, Çeçen Rıza ve Fırat Delitaş’la yarım kalmış hesabını Cevher aracılığıyla kapatıp intikamını alacak olmasıydı. Maruf’u karşısında gören Cevher kollarını açarak ona doğru yürüdü :
“Vay vay vay!” diye art arda mırıldanıp sarıldı, ardından karşısındaki masaya oturtarak onu yanındaki adamlara tanıttı. Malum tanışma evvelden beri aynıydı. Cevher birini ayakta karşılıyor ise o adam önemli biriydi. Yanındakilerle tanıştırıyorsa orada onu tanımak üzere olanlar onun için gerekirse can vereceklerini bilirlerdi. Cevher’in yanındaki adamlara Maruf’u tanıtma hareketi de bunu açık açık belirtir cinstendi.
-Maruf; bu İbrahim, İbrahim; bu vakti gelince onun için ölmeyi göze alacağın adam.
Tanışma faslından sonra söze girişen Maruf, İbne Ali’yi, sonrasında da Çeçen Rıza’yı sordu ve bunun üzerine eliyle çenesini kaşıyan Cevher anlatmaya başladı.
İbne Ali ne alemdedir bilmem lakin gazinosunu elinden aldığımdan bu yana Çeçen Rıza’nın hakkında tek kelam duymadım.
-Mapustan çıktığım kulaklarına gitmiştir çoktan.
-Velev ki kulakları böyle bir şey işitti. Ne olur? Kendine açtığı eğlence mekânını zamanla büyütüp gazinoya çeviren sonra da şerefi haline gelen gazinoyu ölmemek için bana veren Çeçen Rıza ne yapabilir? Canını aldığımda mezar taşına İbne yazacakları Ali ne yapabilir? Yahu gerçekten sen neden girmiştin içeri?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEY KIZI /KİTAP OLDU
General FictionKİTAP OLDU D&nr ve kitap satan her yerde. Bey Kızı Ayşe' nin; babası Sadi Enver Erenler ve Anadolu Milli Parti Başkanı Talat Bircan Uğurlu karşısında Cevher'e olan zorlu aşkı. Başlangıç Tarihi : Eylül 2016 Bitiş tarihi. : Ekim 2017 Keli...