Bölüm 19

5 1 1
                                    

Gönül Uğurlu’nun ölüm emrinin Talat tarafından verildiğinin kanıtı olan resim ve tadilat nedeniyle konağa bırakılan diğer hususi eşyaları görmezden gelip odama çekildim. Ancak bu durumun etkisinden kurtulamadım. Bu öğrendiklerimi birilerine anlatıp anlatmama konusunda karar veremedim. Yalnız kalmak istemediğim için Vahide Sultan ile görüşmek üzere konaktan ayrıldım.

Yol boyunca gözlerim doldu, ağlamamak için dişlerimi sıktım. İçimde adını koyamadığım bir ruh hali barınıyordu ve farkına vardığım iki şey vardı. Biri hiç şüphesiz tanımadığım bir adamla evlenmiş olduğum gerçeği ve bir diğeri ise Ferda Sultan ile şarkı söylemeyi özlemiş olmamdı. Sonunda evlenerek misafiri haline geldiğim Erenler Konağı’na gittim. Önce, ben evlendikten bu yana Akif Efendi ile arasının nasıl olduğunu merak ettiğim Nusret ve sağlık durumunu sormak istediğim annesini gördüm. Beni görünce sevinç içinde sıkıca sarılan Nusret ve dinlenmek üzere girdiği yataktan kalkmakta zorlanan annesi ile beş on dakika kadar oturup ardından da Vahide Sultan ile görüştüm. Onun evliliğimin nasıl gittiği yönündeki sorularına olabildiğince kısa, içimden gelmediği kadar olumlu yanıtlar vermeye çalıştım. Oturduktan kısa süre sonra çalışma odasında olan babam yanımıza geldi, benden önce Ata ile Sedef Uğurlu çiftinin nasıl olduklarını sordu.

-Ah, Ayşe. Hoş geldin!

-Hoş buldum baba.

-Sedef ile Ata Bey nasıllar? Talat ile görüşüyoruz lakin sormaya pek fırsat olmuyor.

-İyiler baba, ben de iyiyim. Talat biliyorsun,  parti binasının tadilatı ile ilgileniyor. Hepimiz çok mutluyuz.

-Ya, mutlu olmanıza sevindim kızım.

Konuşmadan sonra gerçekten misafir olduğumu anladığım Erenler Konağı’ndan ayrıldım. Karanlık çökmek üzereydi. Uğurlu konağına gitmemem, bir şeyler ile meşgul olmam gerekiyordu.

Düşündüm ve sonunda Semih ile olan ilişkisini dinlemeye bile razı olduğum Berrin ile görüşmek  için evine gittim. Evde değildi. Bir kaç kez daha kapıyı vurdum; ancak açan olmayınca geri dönmek üzere merdivenleri indim. Yarı sarhoş Semih’in kollarında olan Berrin ile karşılaştım kapı önünde.
-(Gözleri yarı açık ve sarhoş olmanın yarattığı etki ile) Aaa, Ayşe. İşte biz de Semih ile tekrar barışmanın şerefine bir şeyler içtik. (İçki şişesini kaldırıp sallayarak) Ama açmadığımız bir şişe daha var. Hadi gel, girelim içeri.
Düşmemesi için belini sardığı elleri ön taraftan bakınca göğüslerinin hemen altında olan, gözleri de diz kapaklarına varmayan kısa turuncu renkli elbiseli Berrin’in bacaklarında çakılı kalan Semih, daha içeri girip girmeyeceğim konusunda bir cevap vermeden söze girip yorgun olduklarını söyleyince dosdoğru Uğurlu Konağı’na gitmek üzere yola koyuldum. Gönül Uğurlu’nun ölümü ile ilgili cevapsız sorular bir yana yol boyu bir de yalnız, yapayalnız olduğum gerçeğini düşünüp durdum.

Konağa vardığımda Ferit ağabeyin salonda bir başına oturduğunu gördüğümde beni fark etmediği için doğruca odama çıkan merdiven basamaklarına yöneldim. Ata Bey, Talat’ın yanından geliyor olmalıydı. Çünkü merdiveni çıkarken karşılaştık ve bu saate kadar nerede olduğumu sordu. Başımı kaldırıp kendisiyle göz teması kurarak Vahide Sultan’ı ziyarete gittiğimi söyledim. Hım, diye mırıldandıktan sonra gözlerini tablodan başka hiçbir şey olmayan duvara dikip basamakları inmeye devam etti. Odama çıktığımda Talat ile Sedef Hanımın giriş kapısının önünde konuştuğunu gördüm ve aşağı ineceğini söyleyen Sedef Hanım gidince Talat ile birlikte odaya girdik. Bana nerede olduğumu, hemen ardından da neden kimseye söylemediğimi sorunca aramızda uzayan bir konuşma geçti.

-Nerden geliyorsun?

-Annemleri ziyarete gittim.

-Seni merak ettik. Beni bekleyebilir ya da gitmeden evvel  bu evdeki herhangi birinin iznini  alabilirdin.

BEY KIZI /KİTAP OLDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin