Bir aydır Selim'le aynı evi yani onun evini paylaşıyordum.
Fakülte ve hastanede çalışma programımı bildiği için beni bırakıyor ve almaya
geliyordu. Yemeklerimizi birlikte yiyorduk. Neyi nasıl yemekten hoşlanır,
çayını kaç şekerli içer, kahveyi nasıl sever artık biliyordum. Birlikte
olduğumuz zamanlarda onu incelemeyi seviyordum. Bazen sessizleşiyor ve beni
sessizliğiyle cezalandırıyordu. Bazı geceler bana sarılarak uyuyordu. Bu
süreçte, bana kendini, kendini de bana yavaş yavaş alıştırıyordu. Teni tenime
değdiği zamanlarsa, mucizevi bir huzurla hayattan kaçamaklarım oluyordu.
Neredeyse iki sevgili gibi bir ilişki yaşıyorduk. Ne yazık ki o bunun farkında
değildi. Bilmeden kalbime hatıra defteri hazırlıyordu, onun olmayacağı zamanlar
için.
Hayatıma bir artısı daha olmuştu ki paha biçilemezdi. Birol
baba... Kayıp çocukluğumu yaşıyordum. Şefkat ve sevgiyle yeniden yoğuruluyordum.
Hayatımın eksik parçalarını tamamlıyordum, Selim sayesinde.
Dermatoloji kliniğindeki iki haftamı bitirmiş kadın
hastalıkları ve doğum kliniğindeki dört haftama bugün itibariyle başlıyordum.
Jinekoloji ve jinekolojik onkoloji servislerinde en az iki ameliyata girecek,
doğum servisinde en az üç doğum ve sezaryen sevisinde en az beş sezaryen
takibinde bulunacaktım. Bunun için heyecanlıydım. Bir hayatın başlangıcında yer
alacaktım ve bana göre bu çok özeldi. Şimdiden sabırsızlanıyordum.
"Bugün için içine sığmıyor gibi kıpır kıpırsın" dedi Selim
yoldan gözünü ayırmadan.
Arabadaydık. Beni fakülteye bırakıyordu. Gülümseyerek "Öyleyim
vallahi. Dişiliğim tuttu" dedim espriyle. Telefonumun çaldığını duyunca hemen çantamdan
çıkardım. Ekrandaki ismi görmemle gülümsemem dondu ve duraksadım. Bir şey oldu
kesin kötü bir şey oldu yoksa annem beni hayatta aramazdı.
Selim bana kısa bir bakış attıktan sonra "Açmayacak mısın"
diye sordu sorgulayıcı bir üslupla.
Ona baktıktan sonra açıklama yapma gereği hissettim ve
"Annem" dedim şaşkınca. Hiçbir şey söylemedi. Telefon kapanmadan açtım ve
kulağıma götürdüm. Tedirgin sesimle "Efendim" dedim. "Seda" dedi ve ağlamaya
başladı annem. Arabanın içi birden soğudu sanki. Güçlükle yutkundum ve "Anne"
diyebildim. "Seda... Görkem... Doktorlar hayati tehlikesi olduğunu ve hemen
ameliyat olması gerektiğini söyledi. Biz ne yapacağımızı bilemedik. Biz oraya
geliyoruz. Bir saat içinde gelmiş oluruz. Sen ilgilenir misin" dedi zar zor.
Kuru bir sesle "Tamam. Ben ilgilenirim. Bekliyorum" dedim fazla uzatmadan ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sessiz SEDAsız
Romance"Seni istiyorum!" "İstediğin bir beden... Her gece sahip olduğun ancak hor gördüğün bedenler gibi geceni geçireceğin sıcak bir ten... Ben değilim..." "Senden ne kadar uzağa kaçarsam, o kadar hızla sana çarpıyorum. Düşüncelerime sızıyorsun ve bu daha...